Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Eylül 2018

Marka İlçe Kangal

Dün Sivas’ta medeniyetlerin gölgesinde gerçekleştirdiğimiz yolculuğun rotasını Kangal’a doğru çevirme vakti.

Kızılırmağı, Taşlıdereyi, Yağdonduranı, Halep Köprüsünü, Kurusırtı geçip Kangal’a doğru ilerliyoruz.

Kangal; tarihiyle, köpeğiyle, koyunuyla, hububâtıyla, çermiğiyle, termiğiyle, altın- demir-krom maden yataklarıyla, güneş ve rüzgâr enerjisiyle marka değeri yüksek bir belde.

Kurusırt’tan kuşbakışıyla Kangal’a doğru ilerlerken toz zerrecikleri yer yer beldeyi net olarak seyretmemize mâni oluyor. Beldenin merkezine girerken tam bir şantiye görüntüsüyle karşılaşıyoruz. Mesele anlaşılıyor; su, doğalgaz ve atık su kanal projeleri için hummalı bir çalışma var. Kangal’a büyük konfor sunacak olan bu dev projelerin gerçekleşmesine katkısı olan başkan Mehmet Öztürk ve emeği geçenlere teşekkürler.

Fakat kazı çalışmaları sebebiyle uzun emek ve masraflar sonucu cadde ve sokaklara döşenen parke taşlarının neredeyse tamamı sökülüp atılmış. Yazık olmuş!..

AK Parti’nin belediyeciliği “3 Ç” formülü üzerinden rağbet görmüş, başarıların zaferle taçlanmasına sebep olmuştur. Vakti zamanında bu formülü sayın Recep Tayyip Erdoğan şöyle açıklamıştı: “Çöp, Çukur, Çamur. Bunlar belediyenin asli görevidir. Bir belediye çöpü kaldırmıyorsa, çukuru yok etmiyorsa, çamuru yok etmiyorsa görevini yapmıyor demektir. Bunun dışındakiler, üzerine bina edeceği fantezidir, bu işin ambalajıdır, güzellikleridir.”

Son zamanlarda belediyelerin bir kısmı fanteziye teslim olmuş, temel ruhtan uzaklaşmıştır.

Önümüzdeki yerel seçimlerde görev alacak kadroların bu açıdan bütün yönlerinin araştırılıp titizlikle belirlenmesi gereği dünden daha fazla önem arzetmektedir.

Belediyeciliğin betonlaşmayla değil, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” anlayışının inşa ve ihyasıyla ifâ edilebileceği olmazsa olmaz şart olarak görülmelidir.

İnsan nasıl yaşatılır?..

Hizmetlerle... “Sevmeyeni seveceksin, vermeyene vereceksin, gitmeyene gideceksin” düsturuyla...

Yapılan hafriyat çalışmalarında tedbir alınmadığı için insanlar tozdan zehirlenip hastaneleri dolduruyorsa...

Yağmur yağdığında insanlar çamur deryasında boğuluyorsa...

Sık sık kesilen sular sebebiyle insanlar marketlere mahkûm ediliyorsa...

Hizmette sıkıntı var demektir.

Ne demiştik beldeye girerken; “Marka İlçe Kangal”.

Bir marka ilçe “sudan sebepler”le heba edilir mi?

Edilmemeli.

Yeniden keşfetmeye gerek yok; su sadece insanlığın değil, bütün varlıkların ihtiyacıdır.

Çalışma ve arızadan dolayı musluklardan su akmıyor; olabilir. Gayet normal.

Fakat “tedbir almak” diye bir şey var. Özellikle merkez Abdurrahman Paşa Camii tuvalet ve şadırvanı için.

Çözüm için mühendislik bilgisine ihtiyaç yok; sadece bir depoya bakar!..

Probleme hem belediye, hem de müftülük duyarsız kalıyorsa...

Tankerle getirilen sudan ihtiyacını karşılayanlar seviniyorsa...

“Eski Türkiye”den kalma sıkıntılar yaşanıyor demektir.

Yüzyıllar sonra dünyada en son kale değişik rivayetlerin halk arasında yayılmasıyla Kangal’da inşa edilmiş. “Bayraktepe ve Şehitler Kalesi”; başkana aynı zamanda “En Başarılı Yerel Yönetici Ödülü” kazandırmış. Tebrik etmezsek hasetlik olur; tebrikler başkan.

Amma velâkin bu devasa projenin sosyal ayağı eksik. Hiç değilse şehitlerin hatırasını yaşatacak bir müze, insanların oturup nefesleneceği bir kafeterya, en önemlisi de bu kaleye ulaşacağı güzel bir yol yapılamaz mıydı?..

Kangallılar aynı zamanda Türkiye’nin ilk “Millet Bahçesi”ne sahip olmanın gururunu yaşıyor. Dünyada tek olan ve doktor balıklarıyla şifâ dağıtan Termal Balıklı Kaplıca yolu üzerine yapılan mesire alanı, kene zehirlemesi korkusu yaşayanlara rahat bir nefes aldırıyor.

Bu noktada “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” gibi olmasın ama metruk binaları mesken tutanlar, yarın “Bayraktepe -Şehitler Kalesi” ve “Millet Bahçesi”ni işgal ederse şaşırmamak gerekir!..

Madde bağımlılığı ülke genelinde habis bir ur gibi büyüyerek gençliği esir alıyor. Kangal da geçtiğimiz günlerde gencecik bir ferdini bu uğurda kurban verdi!..

Bunları ifade etmekteki maksadımız kimseyi tahkir etmek değil. Herkes bu fotoğrafa baksın; ders çıkartsın, tedbir alsın, çözüm üretsin. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Vali Davut Gül’e kadar herkes, ama herkes.

Yoksa İstiklâl Marşı şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un umut ve özlemle bahsettiği “Âsım’ın Nesli” sadece dizelerde hayat bulur.

Türkiye’de işsizlik oranının en düşük olduğu ilçeler arasında bulunan Kangal, maalesef yıllardır göç vermeye devam ediyor. Köylü Kangal’a, Kangallılar ise Sivas’a taşınıyor. Sık sık değişime uğrayan ekonomik, kültürel ve sosyal yapı ile birlikte demografik yapı bozuluyor. Memleket yol geçen hanına dönünce de ortaya büyük problemler çıkıyor.

Bu durum tez konusu yapılacak kadar araştırma ve derin bir analize muhtaç.

Ezcümle; problemleri çözmek için dayanışma şart. Fitnenin zirve yaptığı şu dönemde birliğimizi, dirliğimizi ve kimliğimizi daha sağlam inşa etmekten başka çaremiz yok.

***

Yazımıza konu ettiğimiz eleştiriler politik saiklerle değil; her şey daha güzel olsun, memlekete fayda sağlasın diye serdedilmiştir, biline.