Marjinallik kaybettirir
Marjinal gruplar büyüyemezler. Cılız kalmaya, küçülmeye ve kaybolmaya mahkûmdurlar. Toplumun geneline hitap eden parti ve kurumlar da marjinalliğe kaydıkları an küçülmeye başlarlar. Bunun en iyi örneği Deniz Baykal’ın başkanlığını yaptığı CHP’nin, 1999 seçimlerinde yüzde 8,71 oy alarak barajın altında kalmasıdır. Baykal, o seçimde hatasını anlamış, partiyi Türk insanının tamamına hitap eder duruma getirmiştir. Bir sonraki seçimde de partisinin oyunu yüzde 20’lere çıkarmıştır.
Türkiye’de azınlıklar kendilerini dev aynasında görürler. Azınlık grupların verdiği nüfus rakamlarını alt alta toplarsanız, Türkiye, 200 milyonu aşan bir nüfusa sahip olur. Üstelik bu 200 milyonluk nüfus içinde adını devlete vermiş olan Türkler yoktur…
Marjinal, kenardaki, sınırdaki anlamında kullanılır. Marjinalin karşılığı merkezdir, merkezdekidir. Türkiye’de sağ kesimde 1950’li yıllarda Demokrat Parti, 60’larda Adalet Partisi, 80’li yıllarda Anavatan Partisi merkezde yer almış, iktidarı üstenmiştir. Son 17 yılın iktidarı Ak Parti’nin geçmişteki seleflerinden daha uzun bir süredir iktidarda olması, geçmişin hatalarından ders alması sonucudur.
***
AK Parti, iktidarda iken hem iktidar, hem muhalefet gibi davranmış, kendi yanlışlarını düzelterek ilerlemiştir. Geçmiş iktidarların hatalarını da araştırarak onları tekrarlamaktan kaçınmıştır. Yapılan hatalardan da kısa sürede dönülmüştür.
Kriter, halkın yapılan icraatı beğenip benimsemesidir. Halk bu konudaki kararını seçimde verir. Tercihini icraat yapandan, kendisine hizmet edenden yana kullanır. Hizmet etmeyeni diskalifiye eder. Yerel seçimler bunun yoğun şekilde yaşandığı mahallerdir.
Marjinal unsurlar toplumun bir parçası olmakla birlikte belirli yönlerden ortalamadan uzak bir duruşa sahiptir. Genellikle bu kelime Türkiye’de sol düşünceden beslenen örgütlere yakıştırılan bir kavram olmuştur.
CHP, bu seçimlerde uç noktalardaki marjinal insanları belediye meclislerine taşıyarak Türkiye’ye büyük bir kötülüğü başlatacaktır. O “arkadaşlar”ın Güneydoğu Anadolu’da şehirlerin altını tünellere dönüştürdüğünü bile bile bunu yapması CHP’yi aşağı çekecektir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla marjinal grupların Taksim’de yaptığı eyleme CHP’nin sahip çıkması, bu davranışın en bariz örneğidir. Marjinal gruplar önceden düdüklerini hazırlamıştı. Yapacaklarının yasal olmayan bir gösteri olduğunun farkındaydılar. Neymiş, polis önlerini kestiği için onu protesto ediyorlarmış. İyi de sizin ezana saygınız varsa, gümbür gümbür ezan okunduğunda protestoya arar verir, ezandan sonra devam edersiniz. Ama bırakın saygıyı bazı gruplar ezan başlayınca ıslık ve düdük seslerini daha da artırdılar.
CHP’nin bu davranışı sergileyenleri dışlamak yerine sahip çıkmaya kalkması yanlıştı. Hem de seçim öncesinde…
O gösteriye katılan kadınların büyük çoğunluğunun ezan diye bir kutsalı ve hassasiyeti yoktu. Ezan okunuyor, onlar düdük çalmaya devam ediyor. Nerede kaldı ezanın kutsallığı?.. Bu düşüncedeki kadınlar ve onların beyleri bir zamanlar azınlık olduklarına bakmadan Türkiye’ye ve çoğunluğa hükmederlerdi. Kendi değerlerini dindar ve inançlı insanlara dayatırlardı.
Taksim Camii bir semboldür. Tıpkı Ayasofya gibi… Taksim Camii minarelerinden yükselen ezan sesi ile İslam düşmanlarının sesini bastıran bu nida, Türkiye’nin önünü açacaktır. Marjinal gruplara sahip çıkan ve marjinalliğe doğru sürüklenen partililer ise halka rağmen kazanamayacaklarını bir kez daha anlayacaklardır!
CHP, bu davranışları devam ettirdiği sürece kendisine oy veren, dinine, imanına, bayrağına, ezanına bağlı, milletin kutsal değerlerine saygılı inanları da kaybedecektir.