Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2430.02
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Haziran 2021

Marifet, iltifata tâbi midir?

Nâdân yanında zerrece yok ise kadrimiz

Ârif katında gün gibidir itibarımız.

(Vücûdî)

MARİFETE mukaddime olan ilim değil midir ve dahi iltifatsız marifet muhal değil midir? İltifat, rağbet, teveccüh, takdir, tebrik, teşekkür ve ihtiram...

Medeniyet tarihimiz, insanın kadr-ü kıymetini ifade eden ve insanı değerli hissettiren ne mühim kelimelerle doludur. Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisinde iltifatı dördüncü sıraya koyar. İltifat, bir saygınlık gereksinimi. Başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak, takdir etme ve edilme ihtiyacı. Bizim şiir tarihimizde kasidelerle sultanların gönülleri kazanılmış ve iltifatnâmelerle sultanlar, ulemânın, fukahânın ve şuarânın gönlünü kazanmıştır. Marifet, hep iltifata tâbi olmuş ve iltifattan mahrum olmak ziyanla sonuçlanmıştır.

Şu aralar Latîfî’nin Tezkiretü’ş-Şuara’sını okuyor idim. Kastamonulu Latifî, devrinin kültür hafızası, şair ve münşî... Sayfalar arasında gezinirken bir mısraya takılıverdi gözlerim. “Nâfeyi mülk-i Hutenden çıkaran rağbet imiş” Yani misk kokusunu, Çin ülkesinden çıkarıp getiren rağbet imiş, der şair. Nitekim bu koku, misk geyiği denilen ve Tibet, Moğolistan ve Tonkin Dağları dolaylarında yaşayan bir geyiğin nâfesinde/misk kesesinde biriken kanın kurumasından elde edilen bir kokudur. Dolayısıyla miski, Osmanlı döneminde ve o devrin şartlarında kervanlar maharetiyle Çin’den Anadolu’ya getiren şey, kokuya olan rağbet ve iltifat değil de nedir?

Latîfî, Fatih devrini anlatıyordu eserinde... Şanlı padişahın devrinde hiçbir padişah devrinde olmadığı kadar çok âlimin, fâzılın ve şâirin yetiştiğini dile getiriyor ve ardı sıra buna vesile olan şeyin “İltifat” olduğunu ifade ediyordu.

Sosyal Gelişim Endeksleri ile ilgili bazı araştırma gruplarının çalışmalarını inceledim. Güney Kore, Japonya, Finlandiya gibi dünyanın en iyi eğitim sistemine sahip olan ülkelerinde bu ileri eğitim seviyesinin oluşmasında önemli bir unsur olarak “Öğretmenliğin bir meslek olarak çok büyük saygınlığının olduğunu” fark ettim. Bu saygınlık, bir iltifat değil de nedir?

Oysa “Âlimin ölümünü âlemin ölümü gibi gören, âlimin mürekkebini şehidin kanından daha faziletli bulan, âlimi peygamber varisi kabul eden, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen” bir inancın mensupları biz değil miydik? Ve dahi bilenle bilmeyeni görenle görmeyen kadar net bir şekilde ayırt eden nazm-ı celilin okuyucuları bizler değil miydik?

Latîfî, çok mühim bir anekdota yer verir eserinde. Fatih Sultan Mehmed, astronom, matematikçi ve kelâm âlimi olan Ali Kuşçu’yu İran’dan İstanbul’a getirtmek için kendisine büyük iltifatlarda bulunmuş ve İran’dan Anadolu’ya gelinceye kadar konakladığı her menzil için ona bin akçe tayin ve takdir etmiştir. Ali Kuşçu, Osmanlı-Akkoyunlu sınırında büyük bir törenle karşılanmış ve Ayasofya medresesine müderris tayin edilmiş. Bir padişahı kendisine hayran bırakan bilgeyi, yaşadığı memleketten alıp ailesi ile birlikte Istanbul’a getiren sır neydi? Cevabını şairin kendisi verir: İltifat. “Gevhere rağbet viren sarrâf-ı dânâdur yine” Mücevhere rağbet veren yine bilge bir sarraftır. Bu da demektir ki, cevâhir kadrini cevher-fürûşan olmayan bilmez imiş. Vücûdî, o sebeple bilgisizler katında her ne kadar kadr ü kıymetimiz bilinmese de ariflerin yanında değerimiz tıpkı güneş gibi ortadadır, der.

Divan Şairi der ki, insanın kemâle ermesinde itibar ve iltifatın yeri yadsınamaz. “İtibâr u iltifât ile olur kesb-i kemâl. Şair Baki, yaşadığı asırda bile kemal ehline itibarın eksikliğinden şikayetçidir. Câhil ü nâ-dân olıgör ister isen mertebe/Kim kemâl ehline Bâḳî şimdi raġbet ḳalmadı.

Asya'dan Avrupa'ya kadar bugün neden büyük alimlerin ve şairlerin çokça yetişmediğinden dem vuranlara sormak gerek. Topraklarınızda eli kalem tutan gençlerinizden saç ve sakalına aklar düşmüş bilge ihtiyarlarınıza varıncaya dek, bu isimsiz kahramanlara ne kadar iltifat ediliyor? Âlimlerin, şâirlerin ve muallimlerin itibarının azaldığı bir çağda Muallim Nâcî’yi rahmetle anıyorum. Marifet iltifata tabidir/Müşterisiz meta zayidir.