Dolar (USD)
33.98
Euro (EUR)
37.82
Gram Altın
2819.73
BIST 100
9577.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Eylül 2024

Marazi huylarımız

Sosyal bir varlık olan insanoğlunun huy ve davranış biçimi toplumsal sorumluluklarını sürdürmede oldukça belirleyicidir… Özellikle müminlerin hem yüce Yaratıcıya hem de insanlığa yönelik yükümlülüklerini yerine getirmede huy, mizaç, karakter, kişilik, eğilim ve istekleri, topyekûn davranış biçimleri onun kulluk kalitesini ortaya koymada ciddi anlamda etkilidir… Hassaten İslam’ı temsil ve tebliğ etme durumun da olanlar için bu boyut daha bir önem kazanmaktadır…

Bugün Müslümanların ortak zeminlerinde bazı işler yolunda gitmiyorsa, verimlilik düşüyorsa, iş tutma biçimimizi ve davranış tarzımızı sorgulamamız gerekiyor… Öncelikle iç dünyamıza yönelik bir pencere açmamız, karakteristik zafiyetlerimizi görmemiz ve gidermemiz icap ediyor…

Şu an için bu zafiyetlerden sadece üçüne dikkat çekmek istiyorum:

Mızıkçılık…

Mızmızcılık…

… mış gibi yapmak

Mızıkçılık… Birlikte yapılacak bir işi çeşitli bahaneler öne sürerek, özürler üreterek işi aksatan, hatta sabote eden kişilere denir… Herkes işini yaparken o işi üstünden atmaya çalışır… Karar verilen işte istikrar göstermeyen, vazgeçmenin yollarını arayan, ipe un seren, oyunbozan, alınganlık gösteren, küsen, kaçamak yapan, hiçbir gerekçe göstermeden işin içinden sıyrılanlara profesyonel mızıkçı diyoruz…

Mızıkçı insanlarla yola çıkılsa bile yol alınmıyor, oyun kurulmuyor, sorun çözülmüyor…

Onlar cıvıktır, sudan bahanelerle sorumluluktan kaçar, bir işi sonuna kadar götürmeleri mümkün değildir… Birlikte hareket etmenin kuralları onları bağlamaz, kuralları kendilerine göre yontma yoluna giderler… Başkasını sorgulama ve suçlamada maharet sahibi fakat kendi kusurlarını görmezler…

Yaşlansalar da mızıkçı çocuk psikolojisinden kurtulamazlar…

Mızmızcılık… Her şeyde kusur bularak hiçbir şeyden memnun olmayanlara denir… Etraflarındakileri rahatsız edecek boyutta tembel, uyuşuk, ağırdan alan, yavaş hareket eden mızmız insanların kahrını çekmek gerçekten çok zordur…

Bazen ötekine kızar, herkeste kusur arar, kimi zaman kaderine yakınır fakat bir türlü kolektif bir ruhla hareket etmez… Ağlak ağlak dert yanar… İmkânların yetersizliğinden, insanların vefasızlığından dert yanar, olumlu bir cümle kurmazlar… Serapa negatiftirler… Sürekli ‘’beni anlamıyorlar’’ iddiasındadırlar…

Mızmızcı sıkıcıdır, sıkıntılıdır… Çözümün değil, sorunun parçasıdır… Yük almaz, yüktür… Kara kara düşünür, kahırlanır ama katkı sunmaz… Kaprislidir, kararsızdır, işin kolaycılığındadır… Ortak mücadele zeminlerinde, sorumluluk gerektiren ortamlarda silik, sinik ve pasif kalmayı kazanç bilirler…

Risk almadan yol almak isterler… Ayrıntılarla oyalanır, teferruatta boğulurlar… Çoğu zaman ayak bağıdırlar…

… mış gibi yapmak… Üzerine düşen sorumlulukları gereği gibi yerine getirmeyip, yapıyormuş gibi görünen kimselerin tutumunu ifade etmek için kullanılan bir deyimdir… Dostlar alış verişte görsünler mantığı ile hareket eden, günü kurtarmak için öyle görünenlerin marazi hallerini göz önüne getirelim… Göz boyamak, görüntü vermek ve buradan çıkar devşirme uyanıklığı… Tiyatral davranışlar, rol çalma, şov yapma peşinde koşanlar…

Şimdilerde yaygın bir şekilde ‘… mış gibi’ hayatların tokat gibi yüzümüze çarptığı günlerden geçiyoruz… Sahici, güven verici yaşamların özlemini çekiyoruz…

Ya olduğumuz gibi görünmek ya da göründüğümüz gibi olmak gerçeğinden uzaklaşıyoruz…

Rabbimiz bu ikircikli ruh halini uyarıyor:

‘’Ey iman edenler! İman ediniz…’’ (4/136)

İman etmiş gibi olmayın... Gerçekten iman ediniz…

Şirk, şüphe, nifak, riya içermeyen bir iman… İhlas, ittika, ihsan, ikan ile tezyin edilmiş bir iman…

Yüzeysel, şekilsel, yapay değil, yürekten bir iman…

Evet, … mışlı, …muşlu bir Müslümanlık değil, muvahhid ve muttaki bir kulluk bizden isteniyor…