Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Şubat 2023

​Maraş depremi bir milat olsun!

Düzce, Gölcük, Marmara, Bingöl depremleri oldu ve aradan belli bir süre geçtikten sonra unutuldu!

Van depremi oldu, onu da unuttuk.
Elazığ depremi oldu, onu da unutacağımızı biliyorduk ve unuttuk!
Depremden depreme hatırlıyoruz yaşadığımız acıları.
Ne yazık ki ya hiç ders çıkarmıyoruz ya da çıkardığımız dersler az oluyor; canımızı kurtarmaya yetmiyor. Binlerce hayat yok olup gidiyor. Evet, ateş düştüğü yeri yakıyor ama yeni yerlere ateşin düşmesinin önüne geçemiyoruz.
Elazığ depremi yaşandıktan hemen sonra 30 Ocak 2020 tarihinde, ironi bir başlık ile “Deprem, eğitimi tetikler mi?” diyerek deprem ile ilgili yeterli ölçüde halkı bilinçlendirmediğimiz, önlem almadığımızı dile getirdim. O dönem İstanbul depremi konuşuluyordu ve Kanal İstanbul depremi tetikler mi tartışması gündemde iken Elazığ’da Sivrice depremi olmuştu. Ben de acaba Elazığ depremi, deprem konusundaki eğitimleri arttırır mı, daha çok üzerinde durur muyuz, bu işi daha çok ciddiye alır mıyız diye düşünerek “Deprem, eğitimi tetikler mi?” başlığı ile köşemde yazmıştım.

Dediğim gibi ne yazık ki depremleri, felaketleri, acıları çabuk unutan bir milletiz. Ailecek pek TV seyreden biri değiliz. Aylardır evimizde TV’yi açmışlığımız yok. Deprem nedeni ile son günlerde biraz biraz açtığımız oluyor. Kanallara bakıyorum; 11 ili saran, devasa bir büyüklükte yaşanan ve asrın felaketi olarak nitelendirilebilecek derece derin bir depremi ve kaybettiğimiz on binlerce insanımızı hemencecik unutmuş gibiler. Hayat normalleşmiş gibi onlar için. Diziler, programlar yayınlamaya başlamışlar bile. Dedim ya çabuk unutan bir milletiz ne yazık ki! Bu kanallara dönüp sorsanız; Depreme dair ne yaptınız, ne tür programlar düzenlediniz halkı bilgilendirmek bilinçlendirmek için hangi adımları attınız mangalda kül bırakmazlar. Ama oysaki benim gördüğüm ve tanıklık ettiğim hiçbir somut adım yok yaptıklarına dair. Medyamızın bir kısmının deprem gibi onlar da bizim imtihanımız olduğunu biliyoruz elbette. Onlardan hayır gelmeyeceğini de biliyoruz. En iyisi biz devlet-millet olarak kenetlenip kaldığımız yerden acılarımızı sarmaya devam edelim.
Millet de üzerine düşeni yapmalı devlet de!
Devlet yetkililerinin radikal somut adımlar atmalarını bekliyoruz açıkçası. Daha önce yaşanan deprem olaylarından sonra da dile getirdim; bizim depreme dair yaptıklarımız deprem sonrasına ait ne yazık ki. Deprem sonrası muazzam kenetlenip yaraları hızlıca sarmaya çalışıyoruz. Devletimiz anında oraya koşup gerekli tüm imkanları seferber ediyor. Ama deprem öncesi de adım atmamız gerekiyor! Bu konuda eksik olduğumuzu düşünüyorum.

Gerekirse her binadan tek tek numune alınsın, depreme uygun yapılar inşa edilmiş mi denetlensin. Her ilde AFAD il müdürlüğü kurulması yetmeyebilir gerekirse ilçe bazında teşkilatlanma yapılsın. Hatta her mahallede gönüllü mahalle temsilcilikleri kurulsun. Yeni inşa edilecek binalarda daha sıkı kurallar uygulansın. Çok katlı binalarda sınırlama getirilsin. Dört veya beş kattan fazlasına müsaade edilmesin.

Biraz ütopikmiş gibi olacak ama gerekirse her eve tek tek girilip rehberlik edip hayat üçgeni alanlar belirlensin. Site site dolaşıp yaşayan halka deprem anında neler yapılması gerektiğine yönelik daha ciddi eğitimler verilsin. Müteahhit olmanın koşulları zorlaştırılsın. Olanlar hakkını versin. Hakkını vermeyenler ağır bir şekilde cezalandırılsın. Yapılan binalar belli periyotlarla denetlensin. Daha güvenli bölgeler imara açılsın. Kentler daha güvenli yerlere taşınsın. Bunları ve çok daha fazlası yapılsın.

Ama bunların hepsini devletimiz yapsın demiyorum. Devlet millet el ele vererek birçoğunu yapabiliriz. Millet olarak bizlerin de üzerine düşen görevler var elbette. Kolonların içine büyük büyük taşları kim gelirse gelsin, kim dayatırsa dayatsın, şerefli ve namuslu bir inşaat ustasına kimse koydurabilir mi? Depremde çatlamış bir binanın duvarını sıva ile kaplamak ve üzerini boyatmayı namuslu ve şerefli bir boya ustasına, hiç kimse yaptırabilir mi? Bunların yapıldığını Maraş depreminde gördük. Bu tür yanlışlar yüzünden hayatını kaybeden vatandaşlarımız oldu! Devleti eleştiriyoruz, eleştirelim de, ama dönüp kendimize halkımıza esnafımıza işverenimize memurumuza çalışanımıza ve kendimize bakmamız gerekmiyor mu? En önemlisi de kendimize bakalım.
Çuvaldızın ucunu kendimize batırmayı da bilelim.
Sağlam binalar inşa etmenin yolu sağlam vicdana sahip olmaktan geçer!
Önce kendimizden başlayarak ahlak, vicdan, dürüstlük eğitimi vermeliyiz. Depremi ancak bu eğitimleri almış insanlar sayesinde az hasarla atlatabiliriz.
Maraş depremi bir milat olsun!