Mantık çarpıklığı veya partizan çarpıtma
İyi Partili bir milletvekili devletin 1999 Adapazarı depremine son günlerdeki Seferihisar depreminden daha seri ve daha donanımlı yaklaştığını iddia etmiş.
Bu söze gülelim mi ağlayalım mı şaşırıyoruz.
Hâlbuki biliyoruz ki İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından devlet bütün kurumlarıyla ivedilikle organize bir şekilde vatandaşı için seferber olmuştur. Şimdi yaşanan devlet refleksi, akıllara 1999'da Gölcük'te yaşanan deprem sonrası günlerce yardım gitmemesini ve dönemin başbakanı Ecevit'in yardımcılarının 'Ecevit'i uyandırmaya kıyamadık' sözleriunutulmaması gerekirken Sayın milletvekilinin sözlerini nasıl açıklasak?
İzmir'de meydana gelen deprem, Seferihisar'ın yanı sıra kent merkezi ve çevre ilçelerde yoğun olarak hissedildi. İzmir'de bazı binaların yıkıldı, çok sayıda binada da hasar oluştu. Sonrasında Elazığ ve Malatya'da da başarıyla tecrübe edildiği gibi devletin bütün imkânlarıyla seferber olması vatandaşın takdirini topladı. 17.480 kişinin hayatını kaybettiği ve 23.781 kişinin yaralandığı 1999'daki büyük afet ve devletin düştüğü acziyet ise hala hafızalarda olması gerekmez mi?
1999 yılında yaşanan ve binlerce kişinin evlerinden olmasına neden olan Gölcük depremini ile ilgili soruya Beyazıt Öztürk "Yardım getiriyorsunuz, yardımın nereye gideceği belli değil. Çıkan cesetlerin nereye götürüldüğü belli değil. Kim olduğu belli değil, sahibi belli değil, kafa bir yerde kol bir yerde. Çocuklar aç perişan anne-babalarını bulamıyorlar. Hastaneye gidiyor ama anası babası kim nereye götürülüyor, hiç bir şey belli değil" cevabını vermişti.
Gece saatlerinde yaşanan 1999 depreminde Marmara adeta yıkılırken dönemin başbakanı Ecevit ise evinde uyuyordu. Depremin yaşandığını sabah vakitlerinde öğrenen Ecevit'in bu durumunu yardımcıları ise 'Uyandırmaya kıyamadık' gibi trajikomik bir cümle ile ifade etmişti.
Depremin üzerinden 48 saat geçmesine rağmen ne gelen vardı ne giden... Bırakın canlı bulmayı, ölülerini bile çıkaramayan depremzedeler isyandaydı.
Buna karşılık İzmir'de depremin yaşandığı ilk anda AFAD ve İzmir Valiliği ivedilikle organize olmuş. 4 bakan; Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül acil yardım planlarının uygulanmaya başlandığını açıklamıştı. Arkasından ise Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan deprem bölgesine varmıştı bile.
Bu milletvekilinin sözleri partizanlığın ve hak bilmezliğin ne ölçülere varabileceğini göstermekte ve ülkemiz, Meclisimiz için üzüntü vermekte ve kaygı duymamıza sebep olmaktadır.