Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Temmuz 2023

Mangal muhabbeti

Yaşanıyor olmanın ilk sıcağında değil, yaşanmışlığın biraz ılıdığı, hazmedildiği günlerde daha oturaklı değerlendirmeler olur düşüncesindeyim.

Kurban’ın hemen ardından, henüz soğumamışken sakince bir şeyler konuşalım.

Kurban ibadeti hakkında çok tartışmalar yapıldı, yapılıyor. Tartışmayı, çözümsüz ve sonuçsuz tartışıp durmayı yaşama biçimi olarak kabul etmiş insanlar olduğu sürece daha çok da tartışılacaktır.

Biz tartışmayacağız. Düşünce belirteceğiz. Birkaç farklı cümle kurulabilir mi, bir deneyeceğiz.

Kesik bir acı gibi dolaşır kurb/an. Seneden seneye gündemimizde netleşir.

O kesik acı: ilkelerimizden vazgeçmeme direncimizin kesildiği zamanlara ait bir acıdır. O kesik acı; mesela en önemli ilke olan adaletin, eşit doyma, eşit protein almanın yani maddi refah düzeyini adaletle ve hakça paylaşamamış olmanın acısıdır…

İlkelere kurban olunur.

Adalete kurban olunur.

İlkelere ve adalete yakın/kurb olmadıkça kurban bütün amacı ve anlamıyla henüz gerçekleşmiş sayılmaz…

Hz. İbrahim’e de neredeyse kendini feda edecektin, neredeyse en sevdiğini feda edecektin. İlkelere bu kadar yakın durduğun sürece bunlara lüzum yok. En azından sembolik olarak bu koçu/bir şeyi, değerli bir şeyi feda et, gerekirse her şeyi feda edebilecek, her şeyden kesilecek kadar sev ilkeyi, İlk’i, Tek’i… der gibi yaşanmadı mı bu emrin başladığı kök tarih?

Biliyoruz ki; kurb yakınlık demek. Artık bunu literatürden uzak olanlar da biliyor. Kurban; yakınlaşmak için yapılan güzel eylemleri kapsar bir kelime olsa da bu eylem için özelleştirilmiş gibidir. İnsanın insanı kurban etmesinin devrim gibi bir “olay” ve -bundan böyle insan telef edilmesin, koç kurban edilsin- anlamına gelen bir emirle ilga edildiği, Allah için insanın insandan vazgeçmesi gerekmediğinin sembolleştirildiği bir ibadettir bu. Katliam filan değildir. Katliamın -zaten yapılıp durulan bir çeşit “av”, doyma, doyurma ile- önüne geçme, katliama son verme geleneğidir. Kan donduran bir insanlık geçmişini ve akan kanı durduran bir ikamedir.

Allah ile kurbiyyet/yakınlık konusuna gelirsek;

Bütün bir hayat, doğal adalet bürosu vicdanımıza karşı/Allah’a karşı neredeyse her gün "Eskisi gibi yakın mıyız, yoksa aramıza soğukluklar, geri dönülmesi zor uzaklıklar mı girdi?" şüphesinin besleyip büyüttüğü bir sevgiyle yaşarız. Çok değişik ve birbirinden güzel eylemlerle kurban oluruz O’na… Yakınlaşmaya çalışırız.

Gurbet ise aslında şundan bundan değil, O'ndan ayrı düşmek anlamına gelir. İnsanın asıl memleketi doğruluk dürüstlüktür öyle ya… Yanlışlıklar, özellikle büyük hatalar bir çeşit sürgün gibidir. Tam aksi değişmek ve güzelleşmek ise aslına geri dönmektir. Ve işte birçok şeklinin yanı sıra; yakınlaşmanın sembolü olarak şu günlerde icra edilen kurban töreninin içinde en değerli besini paylaşmak, kısmi de olsa eşit ve adilce doymaya, refahı yaygınlaştırmaya atıf da var. Kurban'ın başka birçok hikmeti, güpgüzel neden ve sonuçları var. Fakat her şey bir yana kurban ibadetinde anlam olarak en çok da vazgeçmek var, gerekirse en değerli olandan vazgeçebilecek kadar sevmek var. Her şey bir yana Allah bir yana, her şey bir yana ilkelerim bir yana diyebilmek var.

Kadim insanlık geleneğinde Hz. İbrahim cananını, Hz. İsmail canını Allah'tan (yani O yücenin temsil ettiği temel ilkelerden) daha fazla sevmediğini gösterdi. Kurbanın kökeninde bunlar var. İnsanlık ortak ataları Allah’a yakınlık derecelerini en kritik sınavlarda kanıtlamış oldu. İnsandan can istemiyor Allah, kan istemiyor. Onu insan Allah üzerinden çağlarca uydurmuştu, bitti. (Gerçekten bitti mi? İnsanın insanı telef etmesi bitmiş olabilir mi? Bu ayrı bir konu…)

İnsana canını bağışlayan ve canlılık ve hayatın kaynağı olan Allah’ın buna, insan telefine ihtiyacı yok.

İlke esaslı bir yaşamda gerektiğinde canından, canından çok sevdiğinden vazgeçebilecek bilinçli bir bağlılığı olsun diyor, bunu teklif ediyor insana. Bağlılığı bilinç mektebinden geçirerek bağımlılıktan özgürleştiriyor. İnsan candan, canandan özgürleşecek kadar sevdiğinde ise ona artık bir -koçun- var, diyor. -Canından kesilmene gerek kalmadı-, demiş oluyor.

Güvenli, özgür bir aidiyetin hediyesi olarak koç kurbanı ikame ediliyor.

Siz de bu duygu, düşüncelerdeyseniz:

Eş dostun çağırıldığı veya yakından uzağa hep birlikte eşit doymanın, eşit sofranın tadının çıkarıldığı günlerdi geçtiğimiz günler. Herkesin sofrası şenlenmedikçe kurulan sofralarda bir daha bencil bencil zehirlenmeye dönmeyeceğimiz günlerdi… Aslında bu vesile ile baş protein kaynağından eşit yararlanan bir dünya hayalini kurmanın ve gerçekleştirme çabamızı yılda bir kontrol etmenin imkanı olarak yaşanması da gerekiyor.

Daha çok şey var söylenecek. Fakat beyinler arası bir zikir, bir hatırlatmadır yaptığımız. Daha ötesi kitaplardan devam ediyor.

Tamam. Elbette tek meselemiz et yemek değil. Kurban ibadeti mangal muhabbetine indirgenmesin isteriz. Fakat mangal da insan için ve maddi şartlar bakımından epey yüksek bir indirgenme sayılabilir.