MALATYA BULUNMAZ EŞİN
“Dostluğun
birçok ve büyük faydası vardır, ancak içlerinden biri diğer hepsinden daha
üstündür: Dostluk geleceğe dair bir umut ışığı yakar, ruhun zayıflamasına ve
kendini kaybetmesine engel olur. Zira gerçek dostuna bakan, âdeta kendisinin
bir benzerine bakar. Bu yüzden yanımızda olmayan dostlar bile yanımızdadır,
yoksullar zengin olur ve zayıflar güçlü, söylemesi zor olsa da, ölü dostlar
bile canlı sayılır, dostların saygınlığı ve anısı öyle değerlidir ki, onlara
duyduğumuz özlem bizi terk etmez. Dostların ölümü kutlu, yaşamı övgüye değer
bulunur.”
“Dostluk Üzerine” kitabında Cıcero milattan önce yüzüncü yıllarda böylesine anlamlı cümleler
kuruyor. Dostluk her çağda, her zamanda aynı. Zamanın eritemediği erdemler
durağı. İnsana yaşama umudu aşılayan, zorlu dünyanın duraklarında rahatlatan,
dirilten, deva olan, şifa olan dostlarımızın, dostluklarımızın,
kardeşliklerimizin olması ne güzeldir.
Dostlarımızın ve kitabın çağrısına uyarak Malatya
Kitap Fuarına gitmek nasip oldu.
Malatya dost bir şehirdir ve orada kadim dostlarımız
vardır. Hepsi birbirinden kıymetli dostlarımız. Biz dostlarımızın yüzlerinde,
gözlerinde bulduğumuz umut ışığıyla daha bir umutlanırız. Bu sefer de böyle
oldu. Deprem sonrasında kızım Hümeyra ile geçen yıl gitmek nasip olmuştu.
Malatya’yı mahzun ve hüzünlü bulmuştum. Nice buluşmalar yaşadığım, sokaklarında
gezdiğim, kitap fuarlarıyla bizleri mesrur eyleyen güzel insanların şehri
Malatya’da da yıkımlar olmuş, canlar gitmişti.
Deprem sonrası çok düşünmüşümdür. Anadolu insanı
nice yıkımlar görmüş, nice savaşlardan geçmiştir ama yine de umudunu
kaybetmemiştir. Yaşadığımız büyük deprem yüreklerimizi dağladı, ocaklar söndü,
nice canlarımızı kaybettik. Dersler çıkarmaya çalıştık. Milletçe kenetlendik,
yardımlar yapmaya çalıştık elimizden geldiğince. Ve anladık, deprem öldürmez,
çürük betonlar, çürük binalar, çürümüş zihniyetler, ihmal edilmiş, kontrolsüz eğitim
öldürür. Merhametsiz insanlar, hırsız ve hırslı müteahhitler öldürür. Bir kez
daha anladık dürüstlüğün, erdemin, merhametin, özverinin, çalışkanlığın, umudu yeşerteceğini. İhmalin,
işi ehline vermemenin, çalıp çırpmanın nasıl insanlığı zillete taşıyacağını bir
kez daha yakinen yaşadık.
Anadolu’nun güzel insanları oradaydı. Yürek yüreğe
kardeşçe, dostça kenetlenmişlerdi yine. Biz bunu da gördük deprem sonrası.
Acılar yüreğimizi dağlasa da, gidenlerin özlemi kara yaslara sürüklese de
bizleri biliyorduk yıkılan binalardı, insanlığımız, merhametimiz, özverimiz,
dostluğumuz kardeşliğimiz dimdik ayaktaydı.
Son yıllarda özlem duyduğum resim çalışmalarımı
yoğunlaştırarak artık profesyonel olarak resim yapmaya da başladık. İlk resim sergimizi
depremzede kardeşlerimiz yararına Fatih Belediyesi’nde Gülendam’ın Renkleri adıyla gerçekleştirdik. Rabbim bizlere
kardeşlerimizi ziyaret etmeyi nasip eyledi. Dostlarımız, sevenlerimiz de güzel
desteklerde bulundular. İşte o zaman anladım ki yıkılan evlerdir, büyük devasa
binalardır, oysa yürekler, insanlık, dostluk dimdik ayaktadır.
10.
Malatya Kitap Fuarı Coşkusu
Umudu yeşertenler var olsunlar. Malatya 10. Kitap
Fuarı etkinliklerinden dolayı hafta sonu kitap fuarında dostlarımız ve
okurlarımızla buluştuk. Bu sefer Malatya’yı çok canlı, adeta küllerinden
yeniden doğan Simurg Anka kuşu gibi heyecanlı ve coşkulu buldum diyebilirim.
Malatya Belediye Başkanı kadim dostumuz, manevi
abimiz Sami Er’i ziyaret ettik dostlarla. Bizleri samimiyetle misafir etti
teşekkürlerimi sunuyorum. Devraldığı belediyenin eksikliklerini gidermeye
çalışırken, deprem sonrası, yorulmuş, kırgın, yıpranmış bir şehri devralmak
kolay değil elbet. Ama gördüğüm o ki, eşi Sevgi Hanım’ın da yardım
programlarına, sosyal dayanışma projelerine katılımı ile samimiyetle, şevkle ve
heyecanla çalışmalar yapıyorlar. Kısa sürede Malatya’nın yeniden eski haline
döneceğine hatta daha iyi duruma geleceğine inancımız sonsuz.
Yol arkadaşım, bereketli, çalışkan dostum, kitapları
ile binlerce çocuğu büyüleyen Nehir Aydın Gökduman ve yazdığı birbirinden
sürükleyici ve güzide fantastik hikâyelerle çocukların dünyasını
zenginleştiren, naif kardeşim Esra Bahadır Cesar ile eşine az rastlanır
güzellikte bir yolculuk ve ziyaret yaşadık. Ortak dostlarımızla buluştuk.
Sevgili Nehir’in geç de olsa gelen Necip Fazıl Çocuk Kitapları Yazarlığı ödülünün
haberini kutladık.
Nilüfer Zontul Aktaş, namı diğer “Nimem Korkut” tüm
meşguliyetine rağmen bizi hiç yalnız bırakmadı. Dostluğu ve eşsiz samimiyeti,
özverisiyle her daim yanımızda oldu. Kendisine minnettarız.
Kadim dostum Sevgi Er, tüm yoğunluğuna rağmen bizi
programlarımızda, imza etkinliğimizde yalnız bırakmadı ne kadar teşekkür etsem
az gelir.
Malatya deyince benim aklıma kardeşliği, dostluğu
vefayı yaşadığım kıymetli insanlar gelir. Bunların başında, kütüphanemize de
destek olan Dr. Mehmet Aslan Hocamız’ı, dekan olarak atandığı İnönü Tıp
Fakültesi’nde ziyaret etmek nasip oldu. Bizleri büyük bir nezaketle ağırladılar
var olsunlar. İşin ehline verildiğini bilmek bizleri bir kere daha mesrur eyledi.
Hüseyin Cömert hocam, hastası olmasına rağmen ziyaretimize
geldi. İsmiyle müsemma yine cömertçe davranarak pek çok kitabımızı hediye
olarak gençler için imzalattı. Sağ olsun var olsun.
Bünyamin Gülbay kardeşim, 100 Kitap Kafe projesiyle bizleri
yeni kurulan ve gerçekten muazzam bir alan halini almış olan 100. Yıl Parkı’nda
ağırladı. Gençlerle ve çocuklarla buluştuk. Çocukların zekâlarına, sordukları
sorulara hayran kaldık. Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum kıymetli kardeşim,
kitap dostu güzel insan Bünyamin Gülbay’a. Yine bizleri ziyarete gelen yazar
kardeşimiz Erol Afşin’le de sohbet etme fırsatı bulduk. Kendisine şükranlarımı
sunuyorum.
Yazar dostlarımızla bizleri ağırlayan Malatya Kent
Konseyi’ne teşekkürlerimi sunuyorum. Çok verimli ve bereketli bir sohbet
gerçekleştirdik. Kent Konseyi’nde tanıdığım, “Sevmek Cesurların İşidir”
kitabının yazarı sevgili Tuğba Tülin Durdu ile kurulan dostluğumuz
kardeşliğimiz çok anlamlıydı, güzel dostluklar kuruldu yine Malatya’da. Malatya
insanıyla, havasıyla bizleri sarıp kuşattı sıcacık… Malatya’dan ayrılırken
Deniz Kitap Evine uğradık. Bir kahvenin kırk yıl hatırının peşinde, kitap
dostu, cesur girişimci Mesut Özdemir kardeşimizin misafiri olduk. Gösterdiği
eşsiz misafirperverlik için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kitap – kafe
konseptiyle açılan, 4 bin metrekarelik bir alanda kurulmuş olan kitabevinin
dizaynı örneklik teşkil edecek güzellikte. Malatya’ya yolu düşenler bu mekânı
mutlaka görmeli. Böyle mekânlar tüm şehirlerimizde artsa, kitapla, okumayla,
sanatsal etkinliklerle gençlerimiz buluşsalar ne kadar güzel olur.
Kitap fuarı şehrin dışında olmasına rağmen kitap
dostları akın etmişlerdi fuara… Yine Belediye Başkanımız Sami Er’in
bildirdiğine göre; 10. Malatya Kitap Fuarı’na, 120 yayınevi katılım sağlarken,
247 yazar ağırlandı. 210 bine yakın ziyaretçi kültür şöleni gibi geçen fuarı
ziyaret etme fırsatı buldu, 150 okuldan 30 bine yakın öğrenci fuar alanına
taşındı, 150 okulda yazar – öğrenci buluşması gerçekleşti ve yine fuar
alanında, okullarda, STK’larda 52 söyleşi gerçekleşti.
Deprem sonrası gerçekleşen fuarda mutlaka eksikler
vardı. Ama büyük gayretlerle ve özveriyle hazırlanmış kendisini toparlamaya çalışan
bir belediye ve şehirde gerçekleşmiş olan fuar zorluklara rağmen muazzam bir
buluşmaya şahitlik etti diyebilirim.
Tüm zorluklara rağmen, böylesine anlamlı bir fuarda
dostlarımızla ve okurlarımızla bizleri buluşturan Malatya Valiliğine, Milli
Eğitim Müdürlüğüne, Başkanımız kıymetli ağabeyim Sami Er’e, heyecanı ve
dostluğuyla daima yanımızda olan dostum Sevgi Er’e, emeği geçenlere sonsuz
teşekkür.
Anladık ki umudu yeşertenlerden olacağız.
Kardeşliğimiz, dostluğumuz ve sımsıcak dualarımızla kenetlenerek yeniden
yeniden başlayacağız. Bir kere daha anladık ki yıkılan binalarmış, gönüller
dimdik ayakta... Güzel yürekli insanlar dimdik ayakta. Rabbim bizleri,
ülkemizi, Malatya’mızı, Maraş’ımızı, Hatay’ımızı ve ülkemin tüm şehirlerini,
tüm dünyamızı muhafaza eylesin. Bizleri felaketlerden korusun.
Ve bir kere daha anladık ki Malatya bulunmaz eşin…
Gönülleri coşturur ayla güneşin…