Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2434.74
BIST 100
9769.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Temmuz 2021

Makamlardan Bir Bayram…

Kurbiyet; kulun Allah’a yakınlığı… Akrebiyet ise Allah’ın kula…

Vakit bir kapı aralığına sıkışmış gibi bakar gözlerimize bazen. Taş binalar arasında nefeslenmeye çalışan kelimeler yaralar bizi. Devran tüketime kurulu olunca insan biriktiremez gönül bile. Gecenin eşiğinde bekleyen dua unutulmaktan muzdarip, çekilir içine… Metal çerçeve içinde gün bereketini yitirir, sesler susar, usulca kapanır perde. İnsan cismini mekanik bir yaşama biçimine matuf kılınca ruh aynı nakaratı tekrarlar. “Anlam arayışı”nda olanın dehşet ifadesidir bu tüketime odaklı kopuş, bu sarsıcı rutin. Neyse ki takvimlere nefes aldıran iklimler var. Tarihin hikmetli sayfalarından süzülüp gelen; uzak yıllardan, yollardan unuttuğumuz sesleri getiren, hüzünlendiren, sevindiren…

Bayramlar insan ruhunu onarıp iyileştiren bereketli bir yapıya sahip. Bilhassa kurbiyet kelimesinin taşıdığı derinliğin bir şerhi sadedinde olan kurban bayramı, ihtiva ettiği mesaj itibariyle gönlü dolduran, insanı ıssızlığından çekip çıkaran bir yoğunluğun habercisi. Dinimizin, ilmimizin, sandıklara kilitli gelenek ve göreneklerimizin, misafirine sevinçle koşan paslı kelimelerimizin cümle kapısı kurban bayramı... Bir babanın evladını Allah’a adayışı, bir evladın Allah için bıçak altına yatışı, bir annenin sükûtla beslediği hanımlık sanatı. Nesilden nesle aktarılan İbrahim, İsmail, Hacer teslimiyetinin sabır ve iradeye set olan şeytanı taşlamaları. Onların gidip gelişlerinin, iniş çıkışlarının özlerimizle kurduğu sembolik bağın saltanatı. Bu lirik kıssada herkesin hikâyesine ayarlı bir renk, bir motif var. Daima teslimiyet ve tevekkül üzerinde okunan ve insanlığa bir bayram ikram eden bu yakınlık kervanı sadakat, sabır, ahde vefa, rikkat ve edep gibi nice değerli yük taşıyor. Bu sebeple kurbiyetin omuzlarına yüklenecek mana hepimizde ayrı bir hüviyetin ağırlığına kapı aralıyor. Nedense herkes için farklı okunabilecek girift bir yapısı olduğunu çok düşündüm kurbanın bu bayram. Onda, herkesi ayrı bir sesten geçmeye davet eden ince bir çağrının varlığını sezinledim. Nitekim “Bayramda gelir yâda ne hoş hâtıralar ki: Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır” diyen Mehmet Akif’in içinden geçtiği bayramla “can bula cananını/bayram o bayram ola/kul bula sultanını/bayram o, bayram ola” mısralarını terennüm eden Alvarlı Efe’nin baktığı bayram aynı değil. Yahya Kemal’in Süleymaniye’nin kubbesi altında milletine ve tarihine nazar ettiği heybetli bayram sabahı ile Abdurrahim Karakoç’un yoksul bir hüznü bölüştüğü bayram sabahı aynı değil. Hâl böyle iken bayramı fırsata çeviren tatilcilerle, hizmet ve ibadet şuuru telakki eden gönül ehlinin bayrama bakışı nasıl aynı olabilir?

Kimimizin gönlünü İbrahim Peygamberin ağrılı tevekkülüne, kimimizi İsmail Aleyhisselam’ın çocuk yüreğindeki aydınlık teslimiyete, kimimizi Hacer annemizin merhametle yoğrulmuş muazzam metanetine kilitleyen bir çağrı kurban bayramı. Maddenin dişlilerinden kurtularak, imgesel bir bakış açısı ile üzerinde durulduğunda zahiri aşan bir yanı da var elbet. Sadece evladüiyalin değil, eşyanın putlaştırıldığı bir zamanda, adanışı anlamlı bir tablo gibi önümüze seriveren ve neyi kaybettiğimizi hatırlatan bir elçi gibi geldi yine, hoş geldi. Yârin, yâranın, yaranın bir basamak olduğunu anlatarak geldi. Önce halk eden, sonra verdiğini kendisi ile olan yakınlığa sebep eyleyen o yüceler yücesinin kulundan istediği ince idraki hatırlatarak geldi. Hoş geldi. Aile meclislerinin, suretine sükût düşen muhabbetlerin ne kadar özlendiğini hissettirerek geldi. O’na yakınlığın, insanın kendine ve kendinden olana uzaklığı ile tesis edilemeyeceğini, bu yakınlığın paylaşmanın bereketi ölçüsünde sağlanabileceğini anlatarak geldi. Hoş geldi. Temelinde ebedî muhabbet ve O’nun rızası olan sevgilerin bayramla karşılanacağını bildirerek geldi.

Yolculuğumuzu his yordamıyla yokladığımızda yokluğunu hissettiğimiz ne ise, onu almaya yardımcı olacak bir maneviyat var kurban bayramında. Yeter ki açık bir yürek ile icra etmek nasip olsun.

Mübarek olsun.