Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2411.26
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Nisan 2021

Mahremiyet eğitiminde neredeyiz?

Ne yazık ki gittikçe daha sık rastladığımız ve toplum olarak neredeyse ipin ucunu kaçıracak hale geldiğimiz noktadayız. Gün geçmiyor ki çocuğa yönelik cinsel istismar haberiyle çocuk tecavüzcüsüyle tanışmayalım. Çocuklara yönelik istismar konusunda gerek aileler, gerek ise devlet yetkilileri üzerine düşen sorumluluğu daha da sıkı tedbirler ile yerine getirmesi, konunun daha çok önemsenmesi hayati derecede önemli. Çocuklarımızı daha iyi bilinçlendirerek farkındalık oluşturmak adına istismar durumları ile karşılaştıklarında neler yapmaları gerektiği, kendilerine kötü niyet ile yaklaşanları sezdiklerinde neler yapmaları gerektiği, nasıl karşılık vererek korunmaya çalışmaları gerektiği yönünde bilinçlendirmediğimiz sürece istismar vakalarını daha sık görmeye devam ederiz!

Bilimsel olarak çocuklarda kritik dönem 0-6 yaş aralığıdır. Bu yaş aralığında çocuğa “özel bölge eğitimi”, “özel alan”, “kişisel korunma alanı” adı altında çocuğun kendi kişilik özelliklerini, organlarını tanıması, koruması, kendi bedeni ile diğer insanlar arasında sağlıklı bir sınır çizmesine yönelik eğitimler verilmeli. Çocuğun kendi istemediği, kendi rızası olmadığı müddetçe anne ve babası dışında hiçbir kimsenin bu özel alanlara dokunması, yaklaşması, temasa geçmesi, bakması dahi müsaade edilmeyecek ölçüde bir eğitim verilmelidir çocuğa.

Hatta o kadar çok cinsel istismar vakaları yaşanıyor ki, artık anneler haklı olarak çocuklarını babalarına dahi emanet etmekte tedirgin oldukları, imtina ettikleri bir dönemi yaşıyoruz. Bu nedenle anneler, şüphe duydukları durumlarda hem devlet yetkililerinden psikolojik ve teknik destek almalı, hem de çocuklarına babalarına karşı da özel alanları noktasında mesafeli olmaları gerektiği yönünde farkındalık oluşturulmalıdır. Çocuklara verilecek mahremiyet eğitimi alelade olmamalı. Özel bir zaman ayırılmalı. Günlük doğal yaşantı içerisinde, çocukta psikolojik travma oluşmasına fırsat vermeyecek şekilde, onun anlayacağı dilden verilmeli. Ebeveynler mahremiyet eğitimini ne ölçüde ciddiye alırlarsa çocuklar da o ölçüde ciddiye alacağı unutulmamalı.

Çocuklar maruz kaldıkları istismar konularını korku, endişe, kaygı gibi travmalar nedeni ile yaşadıklarını çoğu zaman anne babalarından gizlerler. Çocuklarının davranışlarında anormal bir hareket sezen anne babalar, çocuklarıyla daha fazla ilgilenip bu konuya girmeden ama konuya dair ipuçlarını yakalamaya çalışarak sohbet etmeli, etkinlikler düzenlemeli, özetle kaliteli zaman geçirmelidir. Yalnız çok şüpheci yaklaşmamaları gerekiyor; aksi halde çocukta tersi yönde bir kişilik oluşumu meydana gelir. Aşırı korumacı, aşırı asosyal bir birey olmasına neden olunabilir. Dengeli olunmalı. Bu nedenle Aile, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı’nın hazırladığı “Mahremiyet Eğitimi” modülü oldukça faydalı ve işlevsel olup, incelemelerini öneririm. Bakanlık belli periyotlarla bu modülü revize ediyor. Tüm ebeveynlerin bu modüle ulaşıp okumaları, incelemeleri önemli olduğunu belirtelim. Gerektiğinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından da bu yönde teknik destek alabileceklerini okurlarıma duyurayım. Bakanlık bu yönde özverili ve her zaman yardım bekleyenlerin imdadına koşar nitelikte.

Bakanlık mahremiyet eğitimi modülünü ‘Bebeklik döneminde mahremiyet’, ‘Okul öncesi dönemde mahremiyet’, ‘İlk öğretim döneminde mahremiyet’, ‘’Ergenlik döneminde mahremiyet’, ‘Dijital mahremiyet’ ve ‘İstismara maruz kalmış çocuğa yaklaşım’ başlıkları altında konuyu ele almış. Burada mahremiyet eğitimi derken akıllara sadece okul öncesi veya bebeklik dönemi gelmemeli. Evet bu dönemler kritik dönemler olarak gösterilebilir ancak ilerleyen dönemlerde de elbette mahremiyet eğitimi oldukça önemli. Ergenlik dönemimde de bu eğitim teknik olarak devam etmeli. Belki de en önemli eğitim dönemi olarak geçen hafta buradan ele alıp yazdığımız Dijital anlamda mahremiyettir.

Birçok çocuk, hayatının belli bir döneminde dijital ortamda denk geldiği pornografik görüntüler veya videolar ile mahremiyetine yönelik saldırılara maruz kalabilir. Çocuğun dijital ortamda neler yaptığı ölçülü olarak kontrol edilmeli ve dijital ortamın nasıl kullanılması gerektiği nelere dikkat edilmesi gerektiği yönünde de ebeveynlere büyük sorumluluklar düşüyor.

Özetle teknolojinin yaygınlaşması, sosyolojik olarak toplumun gittikçe dejenere olması, boşanmaların artması gibi etmenlere dayalı olarak başta çocuk istismarı olmak üzere birçok istismar yaşanmakta. Mahremiyet eğitimi risk altında olan çocukları daha iyi korumak adına önemli olup bu koruyucu görev ve sorumluluk öncelikle anne babaların, sonra da devletin görevidir.

Ülke ve ülkedeki anne babalar olarak mahremiyet eğitiminde neredeyiz, ne aşamadayız?