Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Temmuz 2022

Mahmud Efendi ile anılarım

Bismillêhirrahmênirrahîm…

MUHTEREM kardeşlerim. Cuma’nız mübarek olsun. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Salât ve selâm Sevgili Peygamberimizin üzerine olsun.

İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi, geçtiğimiz günlerde böbrek rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 93 yaşında hayatını kaybetti. Mahmut Efendi’nin Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazı son yıllarda görmediğimiz bir kalabalık eşliğinde kılındı.

Bendeniz 77 yaşındayım, Müslüman camianın benim yaşadığım dönemdeki ilk ve en ihtişamlı cenaze cemaati, Mehmet Zahid efendi merhumun cenaze namazında gerçekleşti.

Cenaze namazı 13 Kasım 1980 Cuma günü Cuma namazından sonra Süleymaniye Camiinde kılınıp Süleymaniye kabristanına devredildi.

Cuma hutbesini ben okumuş ve Cuma namazını da ben kıldırmıştım. O gün hatiplik hayatımın unutamadığım günü olmuştur.

Dönemin şartları içinde iletişim ve ulaşım imkânları günümüze nispetle çok daha kısıtlı olmasına rağmen cenaze cemaati camiyi, dış avlularını ve avluya bitişik çevre yolları doldurmuştu.

Muhteşem bir kalabalık

Daha sonraları mümin devlet adamları olan Turgut Özal, Erbakan hocamız ve Abdülmetin Balkanlıoğlu kardeşimizin cenaze cemaatleri de muhteşem oldu. Bilmiyorum ama 24 Haziran 2022’de cenaze namazını kıldığımız Mahmut efendinin cenaze cemaati hepsinden muhteşem oldu da denebilir.

Cenaze cemaati arasında yer alabilmek için musallaya yaklaşık 600 metre uzaklıkta iniş eğilimi olan taş bir yolda 3.5 saat geçirmek durumunda kaldım.

Yeryüzünde Allah’ın şahitleri olduğuna şehadet edebileceğim gıpta ettiğim cenaze cemaatinde yalnız sakallılar değil her tür insan vardı.

Önemli Olan İhlastır

Kişisel ve usul hatalarınız olabilir ama uzunca bir ömür kulluk çizgisinde yaşar ve ihlas ile mücadele verirseniz, Allah, sizden razı olduğunu yansıtırcasına sizin için pek çok sayıda müminleri cem edebilir. Cemaatiniz müminler için güven ve mütecavizler için de korku salıcı olabilir. Cemaatin büyükleri bana daha önce hissetmediğim bu duyguları yaşattı.

Hocaefendiyle istişarem

1985 yılında “İslam’a Göre Cinsel Hayat” isimli kitabım yayınladıktan sonra büyük bir ilgi gördü. Simavilerin çıkardığı Günaydın gazetesi, kitabın benim belirleyeceğim küçük bir bölümünü yayınlamak istedi. Amaçları çıkarılacağı duyurulan Sabah gazetesine okuyucu kaptırmamaktı.

Kitap aleyhine İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açılınca istedikleri reklamı yapamadılarsa da yayından vaz geçmediler.

Kitabım yayınlanması, bazı cahil ve hased ehli kesimin aleyhime hücumlarına sebep olduğu için Günaydın gazetesine olumlu cevap vermeden bazı istişareler yapma gereğini duydum.

Bu amaçla Emin Saraç merhumdan sonra İsmailağa’nın yolunu tuttum. Mahmut efendi hocamızla uzunca bir görüşme yaptım.

Kendisine Günaydın Gazetesi’nin küfre ve nifaka yakın olduğunu ve de yarı uryan resimler bastığını anlattım. Bölesi bir gazetede kitabımdan benim seçeceğim bazı bölümlerin yayınlamasının sağlayabileceği faydaları da dile getirdim. Görüşünü sordum.

Bir düşünelim hele” dedi. Hocam benden cevap bekleniyor, kararımı etkileyeceği için görüşünüzü şimdi istirham edeceğim, dedim. Bekledim ama olumlu veya olumsuz bir cevap alamadım.

Ayrılıp dışarıya çıktığımda, sorumluluk gerektirir durumlarda öyle kolay karar alınamadığını bir daha anladım.

Medine’deki sohbetimiz

Yaklaşık otuz yıl kadar önce yaptığımız Hac sonrasında Mahmut efendi ile Mescid-i Nebi’de bir sohbetimiz oldu. Beraberimde olan 15 yaşlarındaki oğlum Eymen’e sakal bırakması çağrısını yapmayı ihmal etmediler.

Neler konuştuğumuzu tam olarak hatırlamamakla birlikte müritlik daveti aldığımı anımsıyorum.

Ben, Hocam İstanbul’da sık görüşemediğimiz için sizden feyz alamıyoruz” dediğimde Bundan sonra gerçekleştiririz” dediler.

Bu görüşmemizde talep etmemiz halinde Şeyhlik-Müritlik ilişkisi kurulabileceği izlenimini aldım. Ne var ki bende böylesi bir arzu oluşmadı.

Ben, İslam’ı bir hayatı düzeni olarak algılayan bir adamım. Jakoben laik düzenle mücadeleci bir tavrım vardı. Az çok bilinen bir insan olduğum için, bağlılık çalışmalarımı engelleyebilir, İsmailağa’yı da ilzam edebilirdi. Oysa ki Mahmut efendi bazı dengeleri gözetmek durumundaydı. Yoksa büsbütün engellenirdi. Tarikat yolunun doğasında var olması gereken teslimiyeti gösteremezdik. Ama mütekabil sevgi ve saygımız devam etti.

Allah rahmet eylesin…

NOT: Ali Rıza Demircan Hocamızın Mahmut Ustaosmanoğlu ile ilgili anılarının tamamını mirathaber.com’dan okuyabilirsiniz.