Mahmud Efendi ile anılarım
Bismillêhirrahmênirrahîm…
MUHTEREM
kardeşlerim. Cuma’nız mübarek olsun. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi
üzerinize olsun. Salât ve selâm Sevgili Peygamberimizin üzerine olsun.
İsmailağa
Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi, geçtiğimiz günlerde böbrek
rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 93 yaşında hayatını kaybetti.
Mahmut Efendi’nin Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazı son yıllarda
görmediğimiz bir kalabalık eşliğinde kılındı.
Bendeniz 77
yaşındayım, Müslüman camianın benim yaşadığım dönemdeki ilk ve en ihtişamlı
cenaze cemaati, Mehmet Zahid efendi merhumun cenaze namazında gerçekleşti.
Cenaze namazı
13 Kasım 1980 Cuma günü Cuma namazından sonra Süleymaniye Camiinde kılınıp
Süleymaniye kabristanına devredildi.
Cuma hutbesini
ben okumuş ve Cuma namazını da ben kıldırmıştım. O gün hatiplik hayatımın
unutamadığım günü olmuştur.
Dönemin
şartları içinde iletişim ve ulaşım imkânları günümüze nispetle çok daha kısıtlı
olmasına rağmen cenaze cemaati camiyi, dış avlularını ve avluya bitişik çevre
yolları doldurmuştu.
Muhteşem bir kalabalık
Daha sonraları
mümin devlet adamları olan Turgut Özal, Erbakan hocamız ve
Abdülmetin Balkanlıoğlu kardeşimizin cenaze cemaatleri de muhteşem oldu. Bilmiyorum
ama 24 Haziran 2022’de cenaze namazını kıldığımız Mahmut efendinin cenaze
cemaati hepsinden muhteşem oldu da denebilir.
Cenaze cemaati
arasında yer alabilmek için musallaya yaklaşık 600 metre uzaklıkta iniş eğilimi
olan taş bir yolda 3.5 saat geçirmek durumunda kaldım.
Yeryüzünde
Allah’ın şahitleri olduğuna şehadet edebileceğim gıpta ettiğim cenaze
cemaatinde yalnız sakallılar değil her tür insan vardı.
Önemli Olan İhlastır
Kişisel ve
usul hatalarınız olabilir ama uzunca bir ömür kulluk çizgisinde yaşar ve ihlas
ile mücadele verirseniz, Allah, sizden razı olduğunu yansıtırcasına sizin için
pek çok sayıda müminleri cem edebilir. Cemaatiniz müminler için güven ve
mütecavizler için de korku salıcı olabilir. Cemaatin büyükleri bana daha önce hissetmediğim
bu duyguları yaşattı.
Hocaefendiyle
istişarem
1985 yılında “İslam’a
Göre Cinsel Hayat” isimli kitabım yayınladıktan sonra büyük bir ilgi gördü. Simavi’lerin çıkardığı Günaydın
gazetesi, kitabın benim
belirleyeceğim
küçük bir bölümünü yayınlamak istedi. Amaçları çıkarılacağı duyurulan Sabah
gazetesine okuyucu kaptırmamaktı.
Kitap aleyhine
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açılınca istedikleri reklamı
yapamadılarsa da yayından vaz geçmediler.
Kitabım
yayınlanması, bazı cahil ve hased ehli kesimin aleyhime hücumlarına sebep olduğu için Günaydın
gazetesine olumlu cevap vermeden bazı istişareler
yapma gereğini
duydum.
Bu amaçla Emin
Saraç merhumdan sonra İsmailağa’nın yolunu tuttum. Mahmut efendi hocamızla
uzunca bir görüşme yaptım.
Kendisine
Günaydın Gazetesi’nin küfre ve nifaka yakın olduğunu ve de yarı uryan resimler
bastığını anlattım. Bölesi bir gazetede kitabımdan benim seçeceğim bazı
bölümlerin yayınlamasının sağlayabileceği faydaları da dile getirdim. Görüşünü
sordum.
“Bir düşünelim hele” dedi. Hocam benden cevap bekleniyor,
kararımı etkileyeceği için görüşünüzü şimdi istirham edeceğim, dedim. Bekledim
ama olumlu veya olumsuz bir cevap alamadım.
Ayrılıp
dışarıya çıktığımda, sorumluluk gerektirir durumlarda öyle kolay karar alınamadığını
bir daha anladım.
Medine’deki sohbetimiz
Yaklaşık otuz
yıl kadar önce yaptığımız Hac sonrasında Mahmut efendi ile Mescid-i Nebi’de bir
sohbetimiz oldu. Beraberimde olan 15 yaşlarındaki oğlum Eymen’e sakal bırakması
çağrısını yapmayı ihmal etmediler.
Neler
konuştuğumuzu tam olarak hatırlamamakla birlikte müritlik daveti aldığımı
anımsıyorum.
Ben, “Hocam İstanbul’da sık görüşemediğimiz için sizden
feyz alamıyoruz” dediğimde “Bundan sonra gerçekleştiririz” dediler.
Bu
görüşmemizde talep etmemiz halinde Şeyhlik-Müritlik ilişkisi kurulabileceği
izlenimini aldım. Ne var ki bende böylesi bir arzu oluşmadı.
Ben, İslam’ı
bir hayatı düzeni olarak algılayan bir adamım. Jakoben laik düzenle mücadeleci
bir tavrım vardı. Az çok bilinen bir insan olduğum için, bağlılık çalışmalarımı
engelleyebilir, İsmailağa’yı da ilzam edebilirdi. Oysa ki Mahmut efendi bazı
dengeleri gözetmek durumundaydı. Yoksa büsbütün engellenirdi. Tarikat yolunun
doğasında var olması gereken teslimiyeti gösteremezdik. Ama mütekabil sevgi ve
saygımız devam etti.
Allah rahmet eylesin…
NOT: Ali Rıza Demircan Hocamızın Mahmut Ustaosmanoğlu ile ilgili anılarının tamamını mirathaber.com’dan okuyabilirsiniz.