Dolar (USD)
34.51
Euro (EUR)
36.19
Gram Altın
2962.09
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Ocak 2021

Madde Bağımlılığı Raporu alarm veriyor

İHH, İnsani Yardım Vakfı’nın Türkiye’de 36 ilde saha çalışması yaparak hazırladığı “Madde Bağımlılığı ve Bağımlılıklarla Mücadelede Sivil Toplumun Rolü” raporu hepimiz için acil seferberlik çağrısı olarak açıklandı.

İHH Mütevelli Heyeti Üyesi, araştırmacı yazar Osman Atalay öncülüğünde, İki yıl süren saha çalışması; Türkiye’de 36 ilde, Balkanlar ve Avrupa’da toplam 6 ülkede gerçekleştirildi. “Mahallene ve Okuluna Sahip Çık Uyuşturucuya Hayır” konferansları verildi. Öğretmenler, din görevlileri, AMATEM çalışanları, psikiyatri doktorları, psikologlar, muhtarlar, din görevlileri ve STK’ların katılımı ile gerçekleştirilen programlar ve yapılan saha çalışmalarında “bağımlılık” sorununun bilinenden çok daha fazla ve yakın gelecekte büyük sorunlara yol açacak seviyede olduğu görüldü.

***

“Bağımlılık” ismini çatı olarak kabul edersek, özellikle beş bağımlılık çeşidine dikkat çekiliyor.

Alkol, uyuşturucu, kumar, tütün-sigara ve her geçen gün sayısı artan teknoloji bağımlılığı, gençlerimizin ve geleceğimizin kâbusu olarak önümüzde duruyor. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon insanın madde ve davranış bağımlısı olduğu tespit edilmiş.

Bu kâbustan kurtulabilmek için devlet ve millet olarak el ele yoğun bir çalışma planına ihtiyacımız var. Göstermelik ve standart kalıplaşmış mücadele metotları ile değil, sahada, işin her yönüne vâkıf insanlarla ve rantçı güç odaklarına taviz vermeden gerçekleştirilmesi gereken bir mücadele…

Bağımlılıkla mücadelede zaman ve zeminin şartlarına göre gerçekleştirilirse netice alınabilir. Bugünün şartlarında bağımlılığa yol açan ve insanın bağımlılık yapan maddeye ulaşmasını kolaylaştıran, “konjonktüre adaptasyon sağlayan kötülüğü”, eski ve mevcut duruma uygulanamaz metotlarla engelleyemeyiz.

Mesela kumar bağımlılığı denilince eskisi gibi izbe kahve ve kulüplerde oynanan kumar gelmesin aklınıza. Bugün herkesin elinde bir cep telefonu, her uygulamada insanın gözüne sokulan bahis ve kumar siteleriyle, isteyen istediği yer ve zamanda rahatça kumar oynayabiliyor, kendisiyle birlikte ailesinin geleceğini de bahis masasına yatırabiliyor.

Bu kadar rahat ulaşılabilen ve bağımlılık yapan bir kötülüğe karşı alınacak tedbirler de o seviyede etkin olmalı.

Devlet uyuşturucu ve sair bağımlılık yapan maddelerin, temin, tedarik ve arzı noktasında gerekli mücadeleyi yapıyor olsa da, meselenin sosyal yönünde maalesef zayıf kalmaktadır.

İşte bu noktada raporun diğer bölümü, “Bağımlılıkla mücadelede STK’ların rolü” devreye girmekte. Ülkemizde her alanda faaliyet gösteren 125 bin STK var ve bu STK’ların “bağımlılıkla mücadele” derdini sırtlanma zamanı gelmiştir. Çünkü bu sorun hepimizi ilgilendiriyor ve sadece kanun ve kolluk güçleriyle halledilecek bir mesele değil...

Ülkemizde sigara, alkol ve uyuşturucu maddeleriyle tanışma ve madde kullanım yaşı giderek düşüyor. Teknolojiye bağımlı bir nesil geliyor. “Gençliğimiz neden bu yola tevessül ediyor ve nasıl bu kadar rahat ulaşabiliyor” sorusu en başa konulması gereken soru olmalı bizim için.

Çünkü, suçun zemini ortadan kaldırmak, yani insanların madde kullanımına yönelmesini engellemek mücadelenin en önemli kısmını oluşturmakta.

Diğer yandan parça olarak bu mücadeleyi gerçekleştirirken, bütün olarak bu meseleyi sistem sorunu olarak ele alma zaruretini gözden kaçırırsak, atılan her müspet adım bizi boşluğa düşürecektir.

Suç ile, suçun oluş sebeplerini ortadan kaldırmadan mücadele etmek hayaldir. Dünyada ve ülkemizde işlenen suçların (cinayet, saldırı-tecavüz ve taciz vakaları başta olmak üzere) büyük çoğunluğunun, alkol, uyuşturucu vs madde kullanılarak gerçekleştirildiği DSÖ raporları da dahil, konuyla alakalı her raporda ortaya konulmuştur.

Aslında bu durum, toplum olarak yaşam tarzımızın getirdiği doğal sonuçlarını gösteriyor bize. İşsiz, başıboş, idealsiz, meselesiz, gayesiz yetiştirilen, tabir caizse Tik-Tok gençliğinin, hem de bu kadar rahat bir şekilde ulaşabildiği bağımlılık yapan madde ve davranışlara kapılıp gitmesinden normal ne olabilir ki?

Kanun ve kolluk gücü bir yere kadar önüne geçebilir. Ama her insanın başına bir polis koyamazsınız. İnsanın polisi, inancı, ahlakı ve vicdanıdır. Maneviyatıdır. İnancının sorumluluğunu taşımasıdır. Bu yüzden cemiyet hayatının, yani sosyal hayatın nasıl olduğu, bu tür bağımlılık ve suç oranlarını doğrudan etkileyen bir durumdur.

Genel olarak toplumda her alanda yaşanan ahlaki erozyona çare bulmalıyız. Televizyon ve sosyal medyada insanlara sunulan yaşam tarzı, İnternet ve medya üzerinden yoğunluğu artarak devam eden kültür emperyalizmiyle, insanımızın kendi örfünden kültüründen kopuşu ve nihayetinde egemen Batı kültürünün rant ve kontrol çarkını çevirebilmek için “bireyselliği kutsayarak hedonist ve bencil bir insan oluşturma çabasının” doğurduğu sonuçtur bu.

İnsanı kendi toplumu, inancı, kültürü, geleneği ve inancından kopartarak oluşturulan yeni yaşam tarzının sonucu…

Yani gençlerin bağımlılığa kapılması gençlerden çok yetişkinler olarak bizlerin ve ötesinde devletin şuurlu bir tavır ve yeni bir sistem inşa edememesi sebebiyledir. Toplumun her kesiminden her insanın vazife addederek bu mücadeleye omuz vermesi için gerekli çalışmalara başlamalı, suçu oluşturan zemini ortadan kaldırmalıyız.