Lübnan'daki ateşkesi kabul edenler Gazze'nin aleyhine çalıştılar!
Ateşkesle Amerika, Yahudi saldırganlığına karşı iki önemli
şeyi başarmış oldu...
Hizbullah güçlerinin Litani’nin kuzeyine çekilmesi ve iki
cephenin birbirinden ayrılması!
27.11.2024'te Lübnan cephesinde Yahudi Varlığı ile Hizbullah
arasında ateşkes ilan edildi. Bunun şartları arasında, ‘israil’in saldırgan
ordusunu iki ay içinde güney Lübnan'dan çekmesi ve Hizbullah kuvvetlerini
Litani nehrinin kuzeyine çekmesi de vardı. Eğer anlaşma tarafça ihlal edilirse,
Yahudilerin güneyde hareket özgürlüğüne sahip olması, ayrıca düşman uçaklarının
gözetleme ve casusluk amacıyla Lübnan hava sahasını kullanması da var şartlar
arasında!
Savaşı durdurma anlaşmasının ayrıntılarını şu şekildeydi:
Güçlerin çekilmesi: ‘İsrail’ ordusu yavaş
yavaş Güney Lübnan'dan çekilerek, 60 günü geçmeyecek bir süre içinde çekilmeyi
tamamlıyor. Hizbullah, İsrail sınırının yaklaşık 30 kilometre kuzeyindeki
Litani Nehri'nin kuzeyine çekiliyor. Lübnan ordusu, ‘İsrail’ sınırındaki 33
bölge de dahil olmak üzere "yaklaşık 5.000 asker" ile kuvvetlerini
Litani'nin güneyinde konuşlandırıyor.
İzleme mekanizması: Anlaşmanın uygulanması,
Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Gücü (UNIFIL), Lübnan ordusu ve İsrail
ordusu arasında halihazırda mevcut olan üçlü bir mekanizma tarafından
izlenecek. Bu mekanizma, ABD ve Fransa'yı da kapsayacak şekilde genişletilecek.
Washington bu gruba başkanlık edecek.
Bu anlaşmaya rağmen düşman, köylerine dönenlerden 4'ünü
direnişçi zannederek tutukladı ve Litani'nin güneyinde sokağa çıkma yasağı ilan
etti.
Anlaşmanın şartları da şunlardı:
Hareket hakkı: 'İsrail', güney bölgesinde yükümlülüklerin ihlaline
karşı her zaman harekete geçme hakkını saklı tutar. Güney bölgesi dışında ‘İsrail’,
Lübnan'ın sınırlar ve geçiş noktaları üzerinden yasadışı silahların Lübnan'a
sokulması da dahil olmak üzere bu tehditleri engelleyememesi veya engellemek
istememesi halinde, kendisine yönelik gelişen tehditlere karşı harekete geçme
hakkını saklı tutar. ‘İsrail’ bu tür adımlar atmaya karar verirse, bunu mümkün
olan her durumda ABD'ye bildirecektir. ‘İsrail'in Lübnan üzerindeki hava
saldırıları yalnızca istihbarat, gözetleme ve keşif amaçlı gerçekleştirilecek
ve mümkün olduğunca çıplak gözle görülmeyecek, ve ses bariyerini aşmayacaktır.
Böylece Lübnan ve Gazze'deki iki cephe birbirinden ayrılmış
oldu. Gazze Şeridi, Lübnan Cephesi'nden gelen desteğin sona ermesiyle birlikte
Yahudiler ve çevredeki hainlerin darbelerine maruz kalmış oldu.
Amerika ve onun işbirlikçileri, iki cepheyi ayıran ve Hizbullah’ın
güçlerini Litani nehrinin kuzeyine çeken bu anlaşmayı yaptıktan sonra, Gazze'yi,
hatta Batı Şeria'yı, Kudüs'ü ve tüm Filistin'i Yahudilerin kontrolü altına
alacak benzer bir anlaşmayla parçalamaya çalışıyorlar.
Tabi bütün bunlar Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin,
özellikle de Filistin'i çevreleyen ve ona yakın olanların, sanki Yahudilerle
Müslümanlar arasında tarafsızmış gibi gözleri ve kulakları önünde oluyor,
aslında onlar Yahudi Varlığı’na daha yakınlar! İran, anlaşmanın
kendisini mevzilerinden çekilmeye ve Gazze'ye destek vermemeye zorlamaması için
ordusunu Lübnan'daki partisini desteklemek üzere harekete bile geçirmedi. Hatta
Gazze ve Batı Şeria ile bitişik olan Mısır ve Ürdün
rejimleri bile bunu yapmadı. Ordularını Gazze ve Batı Şeria'yı desteklemek için
harekete geçirmek yerine Kahire'de buluştular ve sömürgecilerin kutsal
topraklara ektiği dikeni sökmek için orduları harekete geçirmek yerine
Yahudilerle Filistin topraklarıyla ilgili müzakereleri tartıştılar...
27.11.2024 tarihinde medyaya yansıdığı üzere: (Cumhurbaşkanı Sisi ve Ürdün
Kralı, Filistin topraklarındaki gelişmelere ilişkin pozisyonları koordine etme
çabalarını tartışıyor.)
Hulâsa; cephelerin birbirinden ayrılmasıyla Gazze
cephesi tamamen yüzüstü ve kaderine bırakılmış durumda.
Artık Yahudi işgalciler istedikleri gibi dünyanın gözü
önünde katliam üstü katliam yapacak. Ve maalesef ki gene önceden olduğu onlardan
hesap soracak kimse olmayacak (Kassam Tugayları dışında).
Elbette ki Netanyahu durmayacak, bir şekilde Lübnan
cephesini yeniden alevlendirmek için bir bahane bulur; Dünyanın ve İslam
Alemi’nin gözü önünde 14 aydır soykırımın bahanesini bulan şahıs da bunun
bahanesini de bulur.
{وَسَيَعْلَمُ الَّذٖينَ ظَلَمُٓوا اَيَّ مُنْقَلَبٍ
يَنْقَلِبُونَ}
{Zulmedenler, neye nasıl dönüşeceklerini (başlarına nelerin
geleceğini) yakında görecekler.}