Lozan'a saygı duymuyorum, sadece....
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Sen Lozan'ı tanımıyorsan biz de seni tanımıyoruz." dediği için bu yazıyı yazıyor değilim. Çünkü Kemal Bey ne dediğini bilmiyor, bilmediği için de söyledikleri pek dikkate alınacak türden değil. Kılıçdaroğlu bundan 4-5 yıl önce yine Lozan-İnönü üzerinden Sayın Erdoğan'a yakışısız laflar etmişti.
24 Kasım Perşembe günü Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi'nde YENİLER KULÜBÜ bendeniz ve a haber'de KADRAJ programından tanıdığınız gazeteci Zeynep Bayramoğlu ile konuşmacı olduğumuz panelde TÜRKİYE'DE DARBELER VE 15 TEMMUZ DARBESİ konusunu konuşmuştuk.
Öncelikle programı tertipleyen Dicle Üniversitesi YENİLER KULÜBÜ'nü tebrik ediyorum. Kısa sürede pek çok başarılı etkinliklere imza atan gençler ümid var olmamızı sağlıyor. Bu gençlerin çabaları takdire şayandır.
Bir teşekkür borcumuz da programa en baştan itibaren iştirak eden Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Talip Gül'e. Sayın Gül bu konulardaki etkinlikleri desteklemekle gençlerin önünü açıyor.
Programdan sonra bir gencimiz, "Hocam, biz Yunanlıları denize dökmedik mi? O zaman neden Lozan Yunanistan'ın lehine sonuçlandı?" sorusunu sordu.
Lozan'a Giden Yol
Lozan'a bir ay kala TBMM Saltanatı kaldırıp Osmanlıyı bitirdiği için konferansta tanınmış bir devlete sahip değildik. Dolayısıyla Lozan'a "devlet" olarak değil, "hükümet" olarak katılmıştık. Bu, eğer biz Lozan'da İngilizlere, Fransızlara, İtalya ve Yunan'a istediklerini vermezsek devlet olarak tanınmayacaktık demekti. İşte Lozan'a bu büyük dezavantajla gitmiştik. Bu yüzden Lozan bile bile ve göz göre göre hezimete dönüştü.
Rıza Nur hatıratında Lozan'ı ayrıntılarıyla anlatıyor. Aslında İsmet İnönü de anlatıyor. Musul'u neden ve nasıl verdiğimizi, Süleymaniye'nin neden kaybedildiğini okuduğumuzda aklımıza bir takım istifhamlar gelmiyor değil.
İngilizler Lozan konferansı süresince baktılar ki "fedakarlık yapmaya gelen" ve Musul için ısrar etmeyen, hatta Riza Nur'a, "Gel şu Musul'u verelim de kurtulalım" diyen bir İsmet Paşa var, onlar da konferansı gönüllerince evirip çevirdiler. Rıza Nur, "İngilizlerle görüşmelerim neticesinde epeyce ilerleme sağladım. Bir gün İngilizler ellerinde haritayla geldiler. 'İşte size Musul'un hemen Kuzey'indeki Süleymaniye Sancağını verelim' dediler. Bizim askeri Müşavir Tevfik, (İ. İnönü'nün adamıdır. A. Ay) Süleymaniye dağlıktır, başımıza bela olur dedi ve beni de kandırdı." diyor.
İsmet Paşa Musul için ısrar etmeyi gereksiz görüyordu. Rıza Nur, "Musul için çabaladım ve Milletler Cemiyeti'nde yapılacak oylama lehimize iken Bern Büyükelçimizin Musul oylaması öncesi çıkardığı rüşvet skandalı yüzünden oylama az farkla aleyhimize döndü."
Bunun dışında İsmet Paşanın Ankara'ya çektiği telgrafları ele geçiren İngilizler, heyetteki İsmet Paşa'nın Lozan'a Musul'u alma niyetiyle gelmediğini çözüyorlar ve bu yüzden Musul'u kaybediyoruz. Çünkü Lozan'da Ankara hükümeti ile önceleri Romanya-Köstence hattı üzerinden gerçekleşen telgrafla haberleşme, İnönü, "telgraflar bozuk, okunmuyor" diyerek telgraf ulaşım hattını İngilizlerin kontrolündeki Doğu Hattı üzerinden gerçekleştirmeye başladı. Halbuki telgraf için Köstence-Romanya hattının daha güvenilir olduğu biliniyor idi. İsmet Paşa'nın ısrarıyla bu hattan çekilen telgrafları ele geçiren İngilizler Türk heyetinin pazarlık hedefini, hassasiyetlerini öğreniyor ve masaya avantajlı çıkıyordu. Sadece bu kadar olsa yanmazdım, bakın İsmet İnönü 4 Şubat 1923'te Lozan için ne diyor:
"Toprak meselesinde kendi zararımıza ve müttefiklerin lehine kararlar aldıku2026 fedakarlık yaptımu2026"
Demek "kendi zararımıza ve fedakarlık" öyle mi? Ne büyük zafer!? Bakalım başka neler feda edilerek fedakarlık etmiş İnönü:
"Boğazların serbestisini kabul ettimu2026 İtilaf devletleri ne istiyor, işte onların tamamını kabul ettimu2026"
Neden?..
Hani Kurtuluş Savaşını kazanmıştık, neden düşmanlarımızın her isteğini kabul ettik?
Marian Kent Lozan ile ilgili olarak, "Lozanla belirlenen sınırlar 1919'dan önce (yani henüz Kurtuluş Savaşı başlamadan önce A. Ay) İngiltere'nin belirlediği sınırların aynısıydı." diyor. O zaman biz neyin kurtuluşunu/zaferini kutluyoruz? Ya İsmet Paşanın şu itirafına ne der Kılıçdaroğlu:
"Başka milletleri memnun etmek için savunma araçlarından vazgeçen Türkiye'yi tarihin nasıl yargılayacağını bilmiyorum." Neden savunma araçlarımızdan vazgeçtik? Kim hükümette idi?
Dahası da var:
"Askerden tecrit adı altında kabul ettiğimiz fedakarlıkların, hakiki dokunulmazlığı ağır surette baltaladığını görüyorum." Yine fedakarlık yapan neden biz olduk?
Şimdi Kılıçdaroğlu'na soruyorum:
Bu mudur başarı dediğiniz?
Bundan başka Lozan'da ne olsaydı antlaşma aleyhimizde sonuçlanmış sayılacaktı?
"Lozan'aa saygı duymamak ihanettir" diyen Kılıçdaroğlu,
Kardeşi kardeşten ayıran Lozan'a zerre kadar saygı duymuyorum, sadece katlanıyorum, şimdiliku2026