Londra’daki Türkler çaresiz
Epeydir Londra'da bulunan bir arkadaşım geçenlerde arayarak, Zon1 denilen civardaki büyük Türk Kafe’leri, restoranları, bazı esnaf, iş adamı ve farklı öğrenci gruplarıyla yaptığı görüşmelerini aktardı. Çok üzüldüm. Hakikaten büyük bir eksiklik ve ihmal söz konusu.
Mevzu; FETÖ’den boşalan alanın hala doldurulmamış olması. Avrupa AK Parti teşkilatı olarak kurulan STK’yı, 15 Temmuz sonrası FETÖ’cüler ayrılınca sistemi yıkıp öyle gitmişler. Ve bir türlü toparlanamıyorlar.
Kafe’nin sahibi bir Türk, oradaki durumu şu şekilde aktarıyor: “Kardeşim biz hayırsever bir milletiz. Bu hainler(FETÖ) bizden öğrenciler, yoksullar, ümmet coğrafyası ve vatan diyerek gelir yardım isterdi. Biz de elimizden geleni yapardık. Buradaki Hristiyan ve Yahudilerin dayanışmasını ve yardımlaşmasını görünce, biz de İslam için, ülkemiz için bir şeyler yapalım derdine düşüyorduk.
Dolayısıyla ne talep etseler vermek istiyorduk. Bizden çok para topladılar. Çünkü onlardan başka kimse yoktu. Bunların hain olduğunu öğrendikten sonra yıkıldık. Haliyle FETÖ’den sonra kimseye güvenemez olduk ve burada yalnız kaldık. Ben burada Pakistan derneğine gidiyorum. En azından hayır, hasenat yapıyorum. Başka da yardım yapacak yer bulamıyorum.”
Adana kebapçısı 40 yıllık Londralı Türk amca: “Kardeşim, Tayyip Erdoğan buralara geldiğinde vallahi bize bayram oluyor. Diyoruz ki arkamızda biri var. Ama o gitti mi yine burada bir araya gelemez oluyoruz. Burada bizim camide (diyanetin) her coğrafyadan arkadaş var ama kimsenin kimseye faydası yok. Yukarıdaki camiye (FETÖ) o hainler dışında kimse gitmiyor. Cübbeli Hoca’nın bir camisi var burada, o da güzel ama Kur’an kursu dışında bir şey yapamadık.
Biz, on sene burada AK Parti’ye de devlete de destek olmaya gayret ettik. FETÖ haini buralarda var olan dernekleri de bitirdi. Şimdi teşkilata hizmet eden de yok. Bizi bir araya getiren de. Bugüne kadar hep biz birbirimize sahip çıkıp ayakta duruyorduk. Paris’te Viyana’da, Londra’da bir araya geliyorduk. Birçok cami, okul derneğine vs. para gönderiyorduk. FETÖ, insanların güvenini yıkınca işler değişti.”
Avrupa’nın farklı yerlerinde durum nedir bilmiyorum ancak arkadaşımın izlenimleri hakikaten vahim ve düşündürücü. Biran önce YTB ve TİKA gibi STK’lar harekete geçmelidir. Ben bu türden bir eksikliği 15 Temmuz üzerine tertiplenen bir konferans için Brezilya’ya gittiğimde de görmüştüm. Hâlâ FETÖ’nün ağırlığı hâkimdi ve bazı cesur yöneticiler hariç kimse kılını dahi kıpırdatmıyordu.
Yurtdışı sivil örgütlenmelerimiz vaktiyle FETÖ’ye emanet edildiği için oradaki boşluk bir türlü telafi edilememektedir. Dağınıklar ve ciddi bir birlik/dayanışma örneği ortaya koyamamaktadırlar. Aynı durumu Balkan ülkelerine gittiğimde de görmüştüm. O kurumların başında liyakat sahibi insanlar yoktu. Durum böyle olunca vatandaşlarımız arasındaki dayanışma da zayıflamıştı.
Anlaşılan o ki Londra’da TİKA ve YTB tabeladan ibaret. Büyükelçilik bu işlere de zaman ayırsa ve oradaki Türk vatandaşlarımızın bu tür sıkıntıları için çözüm yolları arasa daha iyi olmaz mı?
Düşünebiliyor musunuz, Londra’daki vatandaşlarımızın sosyal olarak katılacakları, hayır, hasenatta bulunabilecekleri ve elbette güvenebilecekleri İslami STK, Türk dernekleri vs. yok. Bir Türk vatandaşımız niye Pakistan derneğine gitsin ki. Neden boş bırakıyoruz orayı?
Bir vahim örnek de dil okulunda öğretmenlik yapan hali vakti yerinde kaliteli bir öğretmenin Türkiye’de faydalı olmak gibi bir niyetle yaptığı teşebbüsün neticesiz kalması. Annesi konuyla alakalı şöyle diyor: “Biz Tayyip Erdoğan'ı çok seviyoruz. Kız evlendi ve Türkiye’ye yerleşecek diye memlekete gittik. Torpilsiz özel okulda bile çalışamaz dediler. Bu nasıl iş? Bak o hainler (FETÖ) benim kız gibi birini buldu mu hemen sahip çıkıyordu.”
Zengin bir ailenin iyi eğitim almış bir kızı vatana dönme kararı alıyor ve Londra’da en kaliteli okullardan birinde öğretmenlik yapıyor ama gel gör ki vatanında torpilin yoksa iş zor deniliyor.
Yurtdışında ya da yurtiçinde derdi para toplamak olmayan cefakâr STK’lar aracılığıyla sağlam bir örgütlenmeye gidilmelidir. Bugün Avrupa’da hükümetlerinin politikalarına katılmayan çok sayıda insan var. O insanlara Türkiye ulaşmalı ve kendi algısını üretmelidir.
Ne hazindir ki kendi vatandaşlarına bile ulaşamayan ve hâlâ içeride torpil yapmakla enerji harcayan, kaliteden, çalışmaktan ve elini taşın altına koymaktan kaçan bir anlayış var. İşte bu anlayışın Londra’daki Türkleri nasıl çaresiz bıraktığı ortada.