Liyakat mı dediniz? Alın size liyakat!
Türkiye Türklerindir sözü bir yalandı.
1960 darbesiyle başlayan bir süreç ki on yılda bir
milli iradenin başına inen balyoz millete had bildirirdi.
Milli iradenin ensesinde Demokles'in kılıcı hazır
beklerdi.
Depreşmeye kalkanın boynu vurulurdu.
Asker elinde şarap kadehleri ile kuruluş yıl
dönümlerini kutlardı.
Her neyse…
Ülke rahmetli Özal ile başlayan bir kırılma yaşadı.
Onu da Menderes gibi yar etmediler.
Minareler Süngü, Kubbeler Mihver, Müminler
Asker!
Yeni bir başlangıcın parolası oldu.
ABD’ye giderek bağlılık gösterisinde bulunan,
Muhtar bile olamaz denilen Recep Tayyip Erdoğan BOP Eş
Başkanı oldu.
Her kesimden eleştiri alırken,
O Kraliçenin adamları ile ülke yönetmeye çalışıyordu.
“Yola çıktıklarını yolda buldukları ile değiştirdiği”
söylemi ile,
“Liyakatsiz insanlara görev veriyor” diye
eleştirilirken,
Esasında o sessiz devrimlerini bir bir faaliyete geçiriyordu.
Gezi, MİT Tırları, 17-25, Kobani ve 15 Temmuz hain
kalkışması,
Bükemedi bileğini.
Yedi düvele inat söküp attı prangalarını.
Eleştirecek bir eksik bulamayanlar son bir umut;
“Liyakatsiz ekiple çalışıyor.” Diyorlardı.
Türkiye Yüzyılı bu söylemede DUR! Dedi.
Öyle bir kabine açıklandı ki;
Birbirinden liyakatli 18 yeni adam!
Türkiye Yüzyılında belki de tam bağımsız ilk kabine bu
oldu.
Konusuna ve işleyişe hâkim bu isimler bir an dahi es
vermeden,
“Türkiye için doğru adımlarla yola devam” dedi;
Milletin adamı.
İşte beklediğiniz liyakat geldi.
O halde artık size düşen, koşulsuz şartsız milletin
adamına destek vermektir.
Şimdi doğru adamla yola revan olma vakti.
Beklenen güne az kaldı. Belki yarın belki yarından da
yakın.
Ne mutlu bu kutlu yolda koşulsuz, şartsız ve amasız
yola çıkanlara…