Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Nisan 2013

Liselerdeki Eğitim Ve Öğretim: En-Kara

Öğrencilerin imtihan kağıtlarını okuduğumda bunların lise öğrencisi olamayacaklarını düşündüydüm. Gazel'in ilk beytine "matla" değil de "malta" diyenlerin sayısı hatırı yüksek bir çoğunlukta idi. Nabu00ee ve eserleri hakkında sorduğumuz sorunun karşılığı ise İbrahim Tatlıses'in yaşadığı hayat macerasına benzer cevaplardı. "Yirmi yaşına kadar Urfa'da kalmış, çok büyük çileler çekmiş. Sonra bir fırsatını bulup İstanbul'a gitmiş, orada meşhur olmuşu2026"

Allah'tan Nabu00ee'iyi inşaatlarda amelelik yapan biri olarak tasvir etmemiş bu öğrencilerimiz. "Nabu00ee, kendi halinde bir adamdır." diyen öğrencilerimiz de vardı. Öğrencinin bilgiye olan isteksizliği bu kadar somut detaylara dayandıktan sonra Milli Eğitim Camiası başka hangi re-formları yapacak ben de şaşırmış durumdayım.

İlköğretimde SBS sınavlarına at yarışı gibi yarışa hazırladığımız öğrencilerimiz bir de bakıyoruz ki liseden boş bir levha olarak çıkıyor. Daha sonra üniversite kapısı önüne geldiklerinde ise onlara yepyeni bir macera yaşatıyoruz. İyi bir yeri kazanabilmeleri için en az iki, en fazla dört yıl dershaneye gönderiyoruz. Koyun pazarından mal alır gibi bir bu yana bir o yana çekip çeviriyoruz öğrencilerimiziu2026

Peki ne yapmalı bir çözümün yok mu hoca denildiğinde elbette reçetemiz vardır bu hastalığa karşı. Hilmi Yavuz, bir yazısında eğitimde son yirmi yılda yapılan reformların eğitim amaçlı değil siyasal amaçlı olduğunu söylüyordu. Hilmi Yavuz üstadımızın bu tespiti doğru ama zamanı son yirmi yıl değil son iki yüz yıla götürmek daha doğru olacağını düşünüyorum. Eğitim ülkemizde insanu00ee ve evrensel bir ihtiyaçtan dolayı değil de ülkemizde ideoloji pazarlamacılarının ürünü olarak pazarlanıyor. Bu İttihat Terakku00ee'den beri devam eden bir süreç. Hala Q, harfinin W harfinin, X harfini karşılayacak seslerin alfabemizde olmayışı bunun bir devamı. Fransız eğitim modelini alıyoruz, İngiliz eğitim modelini alıyoruz ama model bize verilirken içinde Q,W,X harfleri çıkarılarak veriliyor. Nedenmişu2026Cevabını büyüklerim bilir.

Biz yine Lise eğitimine dönelim Amerikalı Profesör Gardner'in Çoklu Zeka teorisi bu gün dünyanın çoğu ülkesinde şu veya bu şekilde benimsenmiş durumda. Hatta bir çok ülkede Gardner bu teorisini hayata geçirmeden önce de ona benzer bir teoriyle daha doğrusu bir pratikle "Çoklu Zeka" yı eğitim sistemlerinde uyguluyordu. Daha ilköğretimde müzik alanında yeteneği olan bir öğrencinin müziğe, spor alanında yeteneği olan bir öğrencinin de spor liselerine yönlendirmesi söz konusudur. Bununla beraber teknik, sanayi ve endüstri alanında yeteneği belirlenen öğrenciler bu alanlardaki okullara yönlendirme çalışması yapılmaktadır.

İmdi ülkemizde uygulan eğitim sistemi de kağıt üstünde buna benziyor. Ama uygulamaya gelince bunu maalesef göremiyoruz. Yerdeki kanı görüp de bayılan insanları hala doktor yapıyoruz. Estetik zevkten yoksun insanları mimar ya da edebiyat öğretmeni yapıyoruz.

Mesleki liselerde ve Fen liselerinin yanında bir Edebiyat Lisesinin hatta Siyaset Lisesinin olmayışı problemi daha başından beri körüklemektedir. Yarın ülkemizi yönetecek insanların düzgün bir siyaset eğitimi almaları gerekmez mi. Ya da şairlerin şiir kitapları az satıyor demek ve hadiseye şairlerin kabahatidir demek bu eğitim sistemin suçu değil midir. Yıllar önce milli eğitim bakanlığının ikinci adamı statüsünde bir hocanın bir televizyon programında o günlerde 'şairler, iki yüz, üç yüz kitap basabiliyor ve birbirlerine kitaplarını hediye ediyor' demesini yadırgamıştım. Bu meseleye üzülmeyi bir yana bırakın bıyık altında gülmesi acınacak bir durumdu doğrusu.

Liselerde yeni hedef tamamıyla insani ve evrensel bir eğitimin bir an önce hayata geçirilmesidir. Bir an kavramını geniş bir zamana da bırakabiliriz ama makul geniş bir zaman. Bu gün kardeşlik, helalleşme süreci de işin içinde dahil olmak üzere.

Ayrıca gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan ve ülkemizde de özel eğitim kurumlarında başarıyla devam eden yardımcı öğretmen olayı, belletmen gibi kavramları liselerimizde bir an önce hayata geçirmeliyiz. Buna "Yaşam Koçu" adını verelim ve öğrencinin gençlik, delikanlılık döneminde bir abiye ihtiyaç duyduğunu bilelim. Bu proje sayesinde öğrenciler, öğretmenleriyle kuramadıkları diyaloğu bu yaşam koçu sayesinde kuracaklardır. Ayrıca Yaşam Koçları, öğrencileri bazı kötü alışkanlıklardan alıkoyacağı gibi onlara rol-model de olacaktır.

Yaşam Koçları üniversitelerin üçüncü sınıflarında okuyan öğrencilerinden seçilebilir. Bu seçimde bakanlık cüzi bir ücretle bu koçların iaşesini karşılayabilir. Bunun karşılığında bakanlık seçici davranmalı, ahlaklı, dürüst, memleketini ve vatanını seven, milli ve manevi değerlere saygılı, sigara ve benzeri alışkanlıkları olmayan öğrencilerden seçmelidir.

Geçen haftaki yazımızda şehirlerimizi estetikten yoksunlaştıran devlet ricaline hitaben yazdığımız yazıda sayın bakanımız Erdoğan Bayraktar bey, ESAM'daki sohbetinde öz eleştiri yapmış ve yüksek binalar; şehirlerimizin ruhuna aykırıdır, demişti. Bu en-kara yaklaşımından vazgeçilmesi gerektiğini söylemişti. Şimdi Liselerdeki eğitim sistemimiz de bir en-kara yaklaşımı olduğunu söylemek zorundayız.