Dil, insana verilmiş en büyük bir
nimettir. Cirmi küçük, cürmü büyüktür dilin. İyi kullanıldığında selamete, kötü
kullanıldığında ise insanı felakete sürükler.
Dillerine sahip olanların vezir
olabileceği, sahip olamayanların rezil olacağı söylenir atasözlerimizde. İş
olsun diye, lâf olsun, vakit geçsin, ömür tükensin diye yapılan boş konuşmalar,
batıla sürükleyen günahlar hakkında yapılan konuşmalar; akıl, fazilet ve ilimde
üstünlüğü ispat için karşıdakini cehalet ve ahmaklıkla itham ederek yapılan
konuşmalar; husumet içeren, yapmacık hareketlerle süslenen konuşmalar, fahiş ve
başkasına söverek yapılan gevezelikler, lanetler, günaha sevk eden şarkı ve
şiirler, karşıdakini rencide eden şakalar, eğlenmeler, alaya almalar, sırrı
ifşa etmeler, yalan sözler ve yeminler, bir dilin sahibini felakete götüren
eylemlerdir.
Kur’an-ı Kerim bize dilimizin,
sözümüzün, lisanımızın nasıl olması gerektiğini öğretmektedir.
Önce doğru olmalı söz. Doğru
sözlülere müjdeler verilmektedir. Doğru söz söyleyenlerin işleri düzelir,
hataları af olur. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve
doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı
bağışlasın.” (Ahzâb; 70)
Sözü değiştirip başka şekle sokanlar, yani yalan konuşanları “Zalim”
olarak isimlendirir Kur’an-ı Kerim. “Derken, onların içindeki zalimler,
sözü kendilerine söylenenden başka şekle soktular.” (Bakara; 59)
Sonra değerli, güzel olmalı söz.
Değerli söz sahibini de değerli kılar. Kişi kıyafeti ile karşılanır konuşması
ile ağırlanır, ahlakı ile uğurlanır derler. Kişinin gücü sözünün gücüyle
orantılıdır. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır der atalarımız. Allah bize
tatlı ve güzel konuşmamızı emreder. “… onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İsrâ; 23)
Yerinde ve uygun söylenmeli söz.
Yerinde söylenmeyen sözün ağırlığı da olmaz. Zamana ve mekâna uygun söylenmeyen
söz de dinlenmez. Yalanın etkisi kötü yönde çok olur ama süresi yatsıya
kadardır. Yalan söz sahibini de yalancı eder. “Güzel (ve doğru) söz
söyleyin.” (Ahzâb; 32)
Söz tesirli olmalı. Doğru ve ilmi
söylenen sözler etkili olur. Yürekten söylenen sözler yüreklere tesir eder.
Yüce Mevla’nın sözleri, Kur’an-ı Kerim hem öğüt verir, hem de bu öğütleri
etkileyici ve güzel bir şekilde söyler. Öğüt verdiği kişilerden, bizden de aynı
şeyi ister. “Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve
güzel söz söyle.” (Nisâ; 63)
Söz gönül alıcı olmalı. Gönül
kıran kimse iki cihanın bahtsızıdır. Kişi gönül kıran değil gönül yapan
olmalıdır. “O zaman onlara yumuşak bir söz söyle.” (İsrâ; 28)
Yumuşak bir eda ile söylenmeli
söz. Yumuşak söz bir Kur’an üslubudur. Aynı üslubu da bizden istemektedir. “Ona
yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar.” (Tâhâ; 44)
Dilimiz ile anlaşırız, dilimiz
ile ayrışırız. Dilimiz ile barışırız, dilimiz ile bozuşuruz. Dil ile dertleşiriz,
dil ile sertleşiriz. Dil olur bize tercüman, dil olur bize asuman. Dilimiz
kadar yaklaşırız birbirimize ve dilimiz kadar severiz birbirimizi. Dilimiz
kadar anlarız birbirimizi ve dilimiz kadar üzeriz birbirimizi. Dilimiz
kimliğimiz olur, dilimiz benliğimiz, dilimiz her şeyimiz. Cirminden büyük işler
görür dilimiz.
Diline hâkim olanlardan olabilmek
ümidiyle...