Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2965.03
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Liman Gençlik Merkezi ve Elif'in mektubu

"Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kah çığlık çığlığadırlar, kah sesleri işitilmez.

Çiçeğe benzer kelimeler: turuncu, erguvan, beyaz. Bir rüzgar sürükler hepsini. Bulutlara güven olmazu2026 " (Cemil Meriç)

Bahar çiçekleri gibidir çocuklarımız, gençlerimiz. Masum tertemiz yüzleri, ışıldayan gözleri, yüreklerinin derinlerinde keşfedilmemiş nice umudu, aşkı ve arınmış sevdaları taşır gibi öylece bakarlar yüzümüze. Gözlerindeki ışıltı, yüreklerinin engin ve dokunulmamış coşkun baharlarını taşır günlerimize. Umutlanırız. Onların o samimi içten bakışlarıyla bir an buluşunca cennet rüzgarları esintisinde sanki bir sam yeli ürpertir yüreklerimizi. Bahar çiçekleri gibi rengarenk dünyaları ile gelirler günlerimize.

Çiçeklere, açmayan goncalara benzeyen yavrularımız korunaklı evlerimizden, sokaklarımızdan ve dahi şehirlerimizden öylece dünyaya akarlar. Tıpkı yazarın kelimelerini o rengarenk çiçeklere benzeyen kelimelerini dağıtan rüzgarlar, bulutlar olduğu gibi bizim de, ayartanlarımız, dağıtıp savuran rüzgarlarımız, fırtınalarımız, boranlarımız, kara kışlarımız vardır.

Çiçeğe benzer çocuklarımız, gençlerimiz onların taç yapraklarını, rengarenk dokunuşlarla bezenmiş dünyalarını, masum rüyalarını ve keşfedilmemiş bakir hallerini kuşatan nice fırtınalar vardır oysa. Sokaklar boyu akan, caddeler boyu her yeri ve her yönü kaplamış ayartıcılar köşe başlarında, kafelerde, bulvarlarda, ekranlarda öylece beklerler.

Çiçeklere benzeyen çocuklarımız

Çocuklarımızın masum ve bakir varlıklarını koruyup kollamak aile olarak elimizden geleni yapmak isteriz. Ama bazen gücümüz yetmez buna. Onlar daha farklı limanlara, daha başka insanlara sığınmak isterler, sosyal olmak, kendi yaşıtlarıyla olmak ve kendilerini keşfe çıkmak isterler.

Çiçekler gibi çocuklarımızı dağıtan onların taç yapraklarını savuran, fırtına ve boranlar onların hep karşılarına çıkıp, hiç eksilmezler ve hep artarak her yeri kaplarlar acımasızca. Tüm bunlara rağmen çiçeklere benzeyen çocuklarımızın fırtına ve boranlara uğrayan yüreklerini bekleyen, onları dingin ve dirilten yağmurlar gibi onaran ve yeşerten limanlar vardır bir de.

Çiçekleri bal eyleyen arılar vardır ya hani Üstad Sezai Karakoç'un dediği gibi:

"Arı, bir avuç altın tozunu alıp çiçeklerden

Döğerek elmas elleriyle gümüş havanlarda

Ağda gibi katrak gönlündeki şekerden

Ruhunu damla damla biriktirir tan rengi kovanlarda"

Yazı yolculuğu

Geçen hafta benim yolum bu limanlardan birisine düştü. Gözleri yıldızlar gibi parlayan, umudu, aşkı ve yarınlara dair nice sevdayı yüreklerine yaren eylemiş gençlerle beraber oldum. Hasan Aycın hocam "Hitap muhatabını bulur" demişti. Derin yaralar belenmiş yüreğimden akıttığım nice dua niyetine kelimeler, sözler ve dahi kitaplarla buluşup beni görmeyi dilemişler. Onları karşımda görünce modern zamanların çilesini omuzlamaya ahdederek, kalemimi derin ve deva bulmaz yaralarıma merhem eyleyerek çıktığım yazı yolculuğunda, yaşadığımız çağın tüm ayartanlarına inat yürek yangınlarımla akıttığım her kelimenin, dua niyetine karşımda durduğunu neden sonra anladım. Ve neden sonra, Üstad Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabe 'deki unutulmaz sesleniş aklıma geldi: "Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsür yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım."

Elif'in mektubu

"Selvigül Hocam, hoşlanmadığım bir durum olsa da 'Kırık Zamanlar' kitabını ilk olarak okuduğumu söyleyebilirim. Kırık Zamanlar benim bitirdiğim ilk kitaptı. Şimdiye kadar okuduğum kitapları bir türlü bitiremedim. Bu kitabın son sayfasına geldiğimde düşünmeye başladım; acaba bu yazarın, bu kitabının farkı ne? Neden bitirdiğim ilk kitap bu? Öncelikle kitaptaki betimlemeler muhteşemdi. Resmen yaşayarak okudum. Konuların işlenişi ve sıkmayan bir tarzda olmasıyla kitabı iki günde bitirdim. Bu da benim için bir rekor oldu. Aslında utanç verici. Onbeş yaşındayım ve ilk defa bir kitap bitirdim. Ne bileyim, okuduğum kitaplar çok sıkıcıydı, sizin seçtiğiniz konular; kitaplara, insanlara ve çocuklara daha doğrusu her şeye olan bakış açımı değiştirdi.

'Mülteci Çocuğun Rüyaları' hayatımda en çok etkilendiğim hikaye diyebilirim. Her gün yiyebildiğimiz küçücük bir hamburger bir çocuğun en büyük hayali olabiliyormuş. Tek görevi evi ısıtmak olan soba üşüyen bir çocuğun büyük bir hayali olabiliyormuş. Basit bir battaniye bileu2026

Şükretmemiz gereken ne çok nimet var; hayatımızda hiç dikkat etmediğimiz çorap mesela. Dışarda gördüğümüz çocuklar, biz montumuzla, şalımızla üşürken onlar çorapsız geziyorlar oysa. Aldığımız çorapların birisini onlara versek, kimse kimsenin hakkını yemese daha güzel olabilirdi dünya. Saçma sapan bir çantaya binlerce lira veren insanlar, muhtaç insanlara yardım etmediği sürece, onların hakkını yediği sürece pek de güzel olmayacak gelecek günler gibi. Ama yine de iyi kalpli insanlar var, dünyayı kurtarabilecek kalpler var, hepimiz el ele verirsek, rüyaları gerçekleştirebiliriz. İşte bu kitabı okuduktan sonra düşüncelerim böylesine değişti." (Elif Çalışkan)

Elif'in kelimeleri düştü yüreğime

Bir gece vakti Elif'in kelimeleri çığlık çığlığa düştü yüreğime. Yeni sürgünler mayalar gibi muhatap bulmuş bir yürek dinginliğiyle yazmanın artık buluşmak, kavuşmak, okurla yürümek, birlikte sonsuz umutlara adım almak olduğunu daha iyi anlıyordum.

Elif Çalışkan, geçen hafta ziyaret ettiğim Bayrampaşa'da bulunan İlim Yayma Cemiyetine bağlı Liman Gençlik Merkezi'nde beni karşılayan gençlerimizden bir kızımız. Liman Gençlik Merkezi, çıkmaz sokaklar arasında, sıkışık binaların içinde, mahalle sıcaklığını ve güvenliğini koruyan havası ile Bayrampaşa'nın ortasında sığınılan bir Liman olmuş gençler için. Saliha Karabuya Hanım: " Hocam otuzaltı yaşında tek böbreğim olduğunu öğrendim" diyor iftar sofrasında sessizce sohbetimiz arasında. Rabbim onun yolunda olanlara nasıl da güç ve kuvvet veriyor. Mucize gibi Saliha Hanım'ın gençler için fedakar çırpınışları onun dertlerine derman olmuş gibi. Gençlere bir anne şefkati ve sıcaklığıyla yaklaşıyor, onların yüreklerindeki yaralara derman olmak için nasıl da çırpınıyor merkezdeki eğitimci arkadaşlarıyla. Yüzündeki eşsiz nuru, gözlerinden akan adanmışlık sevdasını görünce Muhammed Suresi'ndeki ayetler geliyor aklıma:

"Ey inananlar, eğer siz Allah(ın dinin)e yardım ederseniz (Allah da) size yardım eder; ayaklarınızı (hakkı koruma yolunda) sağlam tutar." (Muhammed Suresi-7)

Aşkla öğrenme bürünmüşler

Liman Gençlik Merkezi'ndeki hocalar çok genç ve körpeler ama öylesine samimi ve içtenler. Lise ve ortaokul talebelerine büyük bir iştiyak ve aşkla öğrenme sevdasına bürünmüşler. Bunu parlayan, içten bakan gözlerinde, kızaran yanaklarında, coşkun hallerinde gördüm, gördüm ve yüreğim gönendi, umutlandım.

Dikiş atölyeleri, müzik atölyeleri, Gazze, Sezai Karakoç sınıfları ve eşsiz bir zevkle ve konforla döşenmiş kütüphaneleri beni büyülüyor. Dikiş atölyelerinde ürettikleri, kendi emekleriyle ortaya çıkarttıkları ürünleri görüyorum. Çantalar, kalemlikler öylesine ustaca dikilmiş hayret ediyorum. Gençlere akademik eğitimin yanında, manevi ortamı da sağlayarak milli ve manevi değerler öğretiliyor aynı zamanda da üreterek kendi ihtiyaçlarını karşılayan bireylere yol gösteriliyor. Böylesine aktif ve donanımlı, üretken, sıcak ve samimi eğitimcilerin olduğu gençlik merkezlerinin tüm şehirlerde rotasını kaybetmiş gençlere sığınılacak limanlar gibi kucak açması gerekiyor. Gençleri kuşatan, onların yüreklerine sevgi ve şefkat dokunuşları ile yol olan nice merkezlerin acilen her yerde olması gerekiyor.

Okumanın kutlu yolculuğu

Edebiyat Kulübü'nün genç hocası, Sena Akın sorular soruyor cevaplamaya çalışıyorum. Büyük bir titizlikle kitaplarımı okumuş, okutmuş adeta kitaplarım ve şahsım adına bir atölye çalışması gerçekleştirmişler. Bunu sorduğu soruların ayrıntısında, samimiyetinde ve en girift konulara kadar hakimiyetinde anlıyorum. Nefise, Elif, Melek, Sevnihüda, Merve, Hanife edebiyat kulübünün çalışkan ve istidat sahibi öğrencileri. Bunu sordukları sorulardan, ışıl ışıl yanan gözlerinden, okumanın yazmaya revan olan kutlu yolculuğun meşakkatini, bir muska gibi yüreklerine yaren eylemelerinden anlıyorumu2026

Yatsı ezanları okunurken, Ramazan bahar yağmurları ile iplik iplik yağıyor, gözlerim ıslanıyor ve arkamda bıraktığım, gözleri yıldızlar gibi parlayan bu gençliği kabul olmuş dua gibi artık yüreğimde taşıyordum. Ramazan bereketiyle, feyziyle, ince yağmurlarıyla, kutlu dualarıyla bizi buluşturmuş, cem eylemiş, kabul olmuş dualara yol eylemişti şimdi daha iyi anlıyordumu2026