Liderlerin yüzde 2 hesabı
Siyasetin tüm hesabı, 2023 Haziran seçiminin ilk turu üzerine yapılmaya başlandı.
Bu süreçte CHP ve AK Parti’nin ortak olduğu
tek konu ise yüzde 2’ye yakın vatandaşın oy tercihinde değişiklik yapmak için
canla başla çalıştıkları gerçeğidir.
Çünkü aradaki fark sadece bu kadar...
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılamasının mahkumiyetle
sonuçlanması ise bahsi geçen orandaki seçmen üzerinde epey etkili olabilir.
İmamoğlu’na verilen cezanın açıklanmasından önce Ekrem Bey
tarafından meydana davet edilen seçmenlerin, ilk etapta Saraçhane’de
büyük bir kalabalığa neden olmaması dikkatli okunması gereken bir tablo...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ilk ve en büyük desteği vermesi ve
bunu göstermekten de geri durmaması ise epey garip gelen ikinci tabloyu
oluşturuyor.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın bile yer aldığı miting alanındaki
otobüsün üstünde daha birkaç saat önce aynı duruşma salonunda bulunan CHP
Genel Başkan Yardımcılarının yer almaması çok ilginç bir görüntü
meydana getirdi.
Canan Kaftancıoğlu’nun seviyeli bir tavrı olduğunu biliyoruz ama yakın
zamanda geçirdiği yargılama ve mahkumiyet kararı sonrasında “kendisince
bir mağduriyet” yaşadığına inanmasına rağmen İmamoğlu’nun
iddia ettiği mağduriyete gösterdiği destek ise çok zayıf kaldı.
Böyle bir konuda empati yapılmaması(!) çok ilginç geldi.
Başka garip bir durum daha var:
Yargılamanın karar duruşması öncesinde CHP’nin karar verici
hukukçularıyla konuştum.
Bu isimler aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu’nun danıştığı yani
sağ kolu olan hukukçu kurmaylardan oluşuyor.
Yaptığım görüşmelerde bu hukukçu kurmayların ifadelerindeki
ortak noktalara bakınca İmamoğlu’nun suçlu bulunacağına dair inancın çok
yüksek olduğunu gözlemlemiştim.
Bana verilen bilgileri Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’na
da verdiklerini düşünürsek ben de oluşan “İmamoğlu’nun ceza alacağı
beklentisi”ne ait düşünce, Kemal Bey’de de oluşmuş olmalı...
Eğer bilgilendirme doğruysa ve buna rağmen Kılıçdaroğlu, Almanya’ya
gitmiş ise burada üzerine bolca düşünülmesi gereken bir ayrıntı var demektir.
Aklımda deli sorular yani...
İmamoğlu’nun mahkûmiyet kararı verilmesi ihtimalinin ağırlığına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’nun
Almanya’ya gitmesine neden olacak görüşme kiminleydi?
Bu görüşme gerçekleşti mi?
Yoksa amaç, bir görüşme yapmak değil de İmamoğlu’na ve Meral
Akşener’e bir mesaj mıydı?
Ya da meydanı boş bırakarak, Meral Hanım hataya mı
zorlandı?
Kılıçdaroğlu, bir süredir Altılı Masa’yı zorlayan, başörtüsüne anayasal
güvence, anayasa değişikliği ve ortak aday konusunda takındığı tavırla masayı
epey gerenlere “yol verecek” zemini mi hazırladı?
İmamoğlu’nun ortak adaylığını isteyenlerin, halktan daha çok siyasetçiler ve
İmamoğlu’na yakın isimlerden oluşması ise çok garip başka bir süreci ortaya
çıkardı.
Liderler bugüne göre hesap yapmaz.
Emin olun hepsinin aklında 2023 Haziran ayı var...
HEDEFLER VE BİRLİK GÜCÜ
Türkiye’nin enerji merkezi ülkelerden biri olması yolunda
ortaya koyduğu politikalar 20 sene öncesine dayanıyor.
20 senelik politikalar eğer istikrarlı olunursa hedefleri gerçekleştirecek
fırsatların gelebileceğini gösterdi.
Fiziki şartların dayattığı olgular nedeniyle hayata geçmesi gereken
politikalar yerine güçleriyle süreci değiştirmeye çabalayan devletlerin
başarılı olabildiği tek konu ise geçici çıkarları için sadece biraz zaman
kazanmak oluyor.
Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı ile yürüttüğü
sürecin yanında Türk Devletlerini adım adım ortaklık bir
zemine taşıması sadece bugünün getirdiği bir süreç olarak okunmamalı.
BİTMEYEN AYRIMCILIK
Türkiye’nin 10 yıldır sahip çıktığı Suriyelilere yaptığı harcama kimsenin
gözüne gelmezken daha bir yılı yeni dolan Polonya’daki Ukraynalı
mültecilerin günlük geçimi için 8 Euro kazanma zorunluluğu
getirilmesi oldukça garip bir duruma neden oldu.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...