LİDERLERE SEÇİM SORULARI
Ankara’da hem partilerin hem de vatandaşın nabzını tutmaya çalışıyorum.
Yurtdışı seçmenlerin sandık başına gitmeye başladığı bugünlerde yurtiçindeki
seçmenin kafası hâlâ karışık...
İstikrar isteyenlerin tercihi belliyken sorunlara çözüm bulma
konusunda "iktidarın yetersiz olduğu" eleştirilerine
odaklananların ise muhalefetten beklentisini yukarı çıkaramadığına şahit
oluyorum.
"Aman düzenim bozulmasın!" diyen seçmen ile hayat standardı bozulan orta
gelir grubu seçmenin tercihleri epey etkili olacak.
Bu gerçeklik varken; İYİ Parti’nin daha çok ekonomi yönetimi olarak
kendisini sivriltmeye başladığı, CHP içinde ise birçok ismin
şimdiden kurum paylaşımlarını yaptığına ilişkin birçok
haber Ankara’da belli çevrelerde dolanıyor.
Hatta özellikle aşırı sol
tandanslı(!) olduğuna inanılan kişiler (bence ise bırakın solu
cahillerin o camiada çöreklenmişleri) başlamışlar şimdiden "TRT
senin, Anadolu Ajansı benim..." kavgasına...
Daha neler neler konuşuluyor ki
sormayın!..
Bu kavgalara rağmen seçim yarışı devam
ediyor...
Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya üzerinden "etkin bir
politika" ortaya koyması hedef merkezli iyi bir hareket gibi görünüyor.
Yeni seçmenin daha çok sosyal medyada
varlık gösteren Z kuşağından oluşması, Kılıçdaroğlu’nun
hedefleme stratejisinin merkezinde yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise en başından bu yana “Ben meydanlara
bakarım!...” çizgisinde ilerlemeye devam ediyor.
Bu hafta itibarıyla sağlık durumunda bir
sendeleme olsa da Erdoğan’ın genel durumunun iyi olduğunu
söyleyebilirim.
Beraber, Sivas-Ankara Yüksek Hızlı
Tren açılışına gidebilseydik bir dizi sorum olacaktı.
Madem Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlık
sebebiyle katılmadı, ben de sorularımı buradan açık uçlu olarak yönelteyim:
-Şu ana kadar yürütülen seçim
propagandasıyla genç seçmene ne ölçüde ulaşabildiğinizi düşünüyorsunuz?
-2018 seçimlerinde büyük oranda AK
Parti’ye oy veren deprem bölgesinde; 3,5 milyon insanın göç ettiği haberlerinin
yanı sıra 2 milyon insanın da sandık kaydı için adres bildirmediği açıklandı.
Buradan bir oy kaybı hesaplıyor musunuz?
-Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Kızılelma,
TGC Anadolu, TOGG, Hürjet, YHT, İstanbul Finans Merkezi ve Karadeniz Gazı
açılışlarının AK Parti dışındaki seçmen üzerinde ne gibi etkisi oldu? 2018’de
muhalefette yer alan seçmen ile 4,5 milyon civarındaki yeni seçmen bu
yatırımlarla ikna edilebilecek mi?
-HÜDAPAR’ın Barzani ziyaretini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Sohbetin samimiyetine ve zamanına
istinaden bu sorular uzayıp gidebilir.
Sayın Cumhurbaşkanı ile her ne kadar bir
araya gelemesek de, kendileri gündem dışı olarak bu soruları cevaplarsa ben de
yayımlamaktan büyük mutluluk duyarım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi özgüveni, sandıktaki başarısı ve halktan
aldığı sevgiye dayanıyor.
Bunun azaldığına inanan muhalefet ise
karşı argümanlarla seçmenleri ikna etmeye çalışıyorsa da ne kadar başarılı
olduğu konusunda belirsizlikler var.
Davet gelmiyor ama ola ki Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu ile bir röportaj yapma fırsatı bulsaydım ona da şu
soruları sorardım:
-Demokrasinin eksik işletildiği bir tek
adam rejiminin yürütüldüğünü ifade ederek daha fazla özgürlük ve demokrasi
iddiasıyla seçmene vaatlerde bulunuyorsunuz. Peki Memleket Partisi Genel
Başkanı Muharrem İnce’nin seçilme hakkını kullanması karşısında oluşan
antidemokratik söylemlere yönelik neden bir tutum sergilemiyorsunuz?
-Ekonomi konusunda eleştirilerinizin bir
kısmını haklı bulsam da yol haritasını neden açıkça ortaya koymuyor ve
vatandaşa vaat ettiğiniz şeffaflığı seçim propagandasında sergilemiyorsunuz?
-Savunma Sanayisinin ve yatırımlarının
devlet politikası olduğu söyleminizi takdirle karşılıyorum. Rusya ile son
zamanlarda pozitif açıklamalar da yapmaya başladınız. Peki ABD’nin Türkiye'yi
F35 projesinden çıkardığı S400’ler ile ilgili nasıl bir çözümünüz olacak?
-Halil İbrahim Sofrası söyleminizi yapıcı
bulsam da Yenilik Partisi, Zafer Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi gibi sofrada
yer almak isteyen partilere masada neden yer açmadığınızı merak ediyorum.
-Propagandalarınızı Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a 2018 seçiminde oy veren 26,5 milyon seçmeni ikna etmek üzerine
oluşturuyor musunuz? Yoksa kazanmanız durumunda 85 milyonun Cumhurbaşkanı
olacağınız söylemi gerçeği yansıtmıyor mu?
Bu ve bunun gibi ekleyebileceğim birçok
soru var.
Yalnız şu bir gerçek, liderlerin ayarlanmış
gazeteciler ve kurumlar karşısında güvenli
sorularla yaptığı röportajların seçmenler üzerinde hiçbir etkisi yok.
Bu nedenle BABALA TV YouTube kanalının
MEVZULAR başlığı altında siyasileri ağırlaması büyük bir kitle tarafından
takdirle takip ediliyor.
Herkes kendi mahallesine konuşuyor ama
bu seçim karşı mahalleden oy alma ile yeni seçmenin
iknası seçenekleriyle belirlenecek bir sonuç çıkaracak.
Bana göre sonucu etkileyen en önemli
faktör ise seçime katılım oranının yüzde 80 sınırına göre
şekillenmesi olacaktır.
Şu anki propaganda ve saha
psikolojisi bana göre 80 üstü ve altı şeklinde çıkacak katılım oranın
belirleyici olacağını gösteriyor.