Libya''da sona doğru mu?
Libya 2011’de Muammer Kadaffi’nin öldürülmesi ile iç savaşa sürüklendi. Bugün çift başlı olan Libya’da Türkiye'nin siyasi ve yakın zamanlarda da askeri olarak desteklediği Serrac liderliğindeki UMH’yi ayrıca Katar ve İtalya hatta son zamanlarda İngiltere de desteklerken, petrol zengini bölgeleri kontrol eden General Halife Hafter'e bağlı Libya Ulusal Ordusu güçlerini de Fransa, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Çin ve Rusya destekliyor.
ARAP BAHARI, başladığı Tunus’ta ve sonra Mısır’da nispeten daha sakin geçerken, Libya’da çok kanlı geçti ve bugün bu sürecin daha çok kan akıtılarak sürdürülmesi istenmektedir. Sadece Hafter’in, “Artık Libya’nın tek Cumhurbaşkanıyım” açıklamasına bakarak, Libya’da kimlerin kan akmasını istediğini anlayabiliriz.
Meşru hükumetin bulunduğu Trablus ile darbeci General Hafter’in hükumet olduğunu ilan ettiği Tobruk yönetimleri arasındaki çatışmalar son aylarda artarak devam ediyor. Çatışmaların başlamasından bugün devam etmesine kadar yaşanan bütün süreçlerde dört önemli faktörün çok etkili olduğunu düşünüyoruz:
- General Hafter’in Libya’ya dönüşü ve bu dönüşü sağlayan BAE.
- BAE’nin finans ve enformasyon desteği verdiği ve Mısır-Suudi-İsrail dörtlüsü olarak Libya’da Hafter’i desteklemesi.
- Rusya’nın darbeci Hafter’e olan desteği.
- BM’nin Libya konusunda samimiyetten uzak tavrı ve karar almada istekli ve etkin olmaması.
Yemen’de olduğu gibi Libya’da olan bitenleri BAE’den bağımsız düşünürsek doğru bir analizden uzaklaşırız. Zira BAE petrolden kazandığı milyar dolarları, emirliğinden 3600 km uzaklıktaki Libya’da darbeci ve CIA-MOSSAD kontrolündeki Hafter için harcıyor.
Neden?
BAE Prensi b Ziyad’ın bölgede tek hedefinin Türkiye’nin kaybetmesi üzerine kurulu olduğunu biliyoruz. Bunun için dış politikalarını Türkiye karşıtlığı üzerine inşa eden İsrail, Mısır, Yunanistan gibi devletlerle birlikte çalışıyor.
Daha geçtiğimiz hafta BAE’nin, bir İsrail firması tarafından üretilen ve Mısır üzerinden aktarılan gelişmiş hava savunma sistemlerini Hafter tarafına ulaştırdı. Sebebi de Türkiye’nin SİHA desteği ile UHM, Hafter’e karşı hava üstünlüğünü ele geçirmesiydi. Bunun üzerine BAE’nin de Fransa’dan, İsrail’den füze satın alarak Hafter’e verdiği biliniyor.
Dahası geçen hafta Mısır’ın BAE’den aldığı savaş jetlerini Hafter’e verdiği konuşuluyor ki bu, Libya’da Türkiye ile Mısır’ın karşı karşıya gelmesi anlamına geliyor.
Çin ve BAE’nin destekleri ile Hafter’in 13 ay önce başlattığı saldırılar Trablus’taki UHM hükumetini zorda bırakmıştı. Türkiye, Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını imzaladıktan sonra işler değişti. Ocak 2020’den itibaren Libya’da Türkiye’nin varlığı hissedildi. Hem insansız hava araçları ile hem de eğitilen askerlerin savaş gücü haline gelmesi ile Hafter’e karşılık verildi.
Mart ve Nisan başlarında Serrac’ın kontrol ettiği bölgeye saldıran Hafter’e bağlı güçler korona salgını, Rusların Wagner’lerinin çekilmesi, ama bilhassa Türk SİHA’larının havada Hafter’e verdiği zayiat gibi sebeplerden dolayı ciddi anlamda gerilemiş durumda.
2019 sonbaharında, “Masada Türkiye var” diye Moskova’daki ateşkes görüşmelerini terk eden Hafter, Türkiye’nin desteği ile Serrac hükumeti üstünlüğü ele geçirince ateşkes çağrısında bulundu. Hafter’in bu duruma düşmesi Türkiye’nin Libya’da meşru hükumet olan Serrac yönetimine verdiği destekle açıklanabilir.
Türkiye’nin Trablus/Serrac hükumetine verdiği destek sayesinde Hafter’in işgalindeki Libya’nın tarım ambarı ve 3. Büyük kenti Sabha şehrinin aşiretleri toplu olarak UMH saflarına geçti. Keza Hafter’in elindeki petrol bölgesi Marzuk kenti ve ikmal merkezi olan Terhune de Serrac yönetimine/UMH’ye geçti.
Parasını, askeri eğitimini BAE’nin verip Sudan’dan getirdiği Cancevid güçleri ile Wagner’e rağmen UMH Libya’da Hafter’e alanı dar ediyor. BAE de İsrail de Mısır da Türkiye’nin Serrac yönetimine verdiği desteğin Libya’da işlerini zorlaştırdığını biliyorlar. Bundan sonraki adımlarını bu gerçeği göz önünde bulundurarak atacaklar.
Libya’da artık “son” uzak görünmüyor.