Libya'da son dönemeç: Hayır mı, şer mi?
Libya’da Türklerin yabancısı
olmadığı bir isim hükümet başkanlığına seçildi; Abdülhamit Dübeybe.
Abdülhamit Dübeybe’ye Türk diplomasisinden
ziyade, Libya’nın Türk müteahhitleri daha çok aşinadır.
İsviçre’nin başkenti Cenevre’de 2 Şubat
Pazartesi itibariyle başlayan aday belirleme çalışmaları ve ardından delege
seçimleri çok ilginç gelişmelere sahne oldu.
Başkanlık Konseyine biri Başkan,
ikisi de üye olmak üzere üç kişi seçilecekti ve bunun için tam olarak 24 aday müracaatı
vardı.
Başbakanlık için de 21 aday
başvuruda bulunmuştu.
Aday listelerinde Libya UMH
Hükümeti Konsey Başkanı Fayız Saraç hariç Libya siyasi arenasındaki bariz şahsiyetlerin
tümü yer aldı.
Libya’nın doğusundaki tanınmayan
meclisi başkanı Akile Salih ve Batının tanınan hükümetinin İçişleri Bakanı
Fethi Paşaağa ve Meclis Konseyi Başkan Yardımcısı Halit el- Mişri en güçlü
rakiplerdi ve birinci elemede en yüksek oyu aldılar.
Ne olduysa ikinci elemede oldu,
dağ fare doğurdu; delegeler kendi aralarında anlaştılar Birleşmiş Milletleri, Fransa’yı,
Mısırı, Rusya’yı şaşırtan bir seçime imza attılar.
Uluslararası tanınan hükümetin
İçişleri Bakanı Fethi Paşaağa ile Doğu bölgesi Meclis başkanı Akile Salih’in yani
iki zıt kutbun ‘Doğunun ve Batının’ birleşerek tek listede ikinci tura girmesi
de sonucu değiştiremedi.
Kimsenin dediği olmadı.
Hükümet Başkanlığına Abdülhamit
Dübeybe, Başkanlık Konseyi Başkanlığına Muhammet el Minfi, üyeliliğine de; Abdullah
Hasan el Lafi ve Musa el Kevni seçildi.
Birleşmiş Milletler Libya Destek
Misyonu Temsilcisi Stephan Williams seçim sonrasında yeni
yönetim Libya Yol Haritasını uygulamakla, ateşkes anlaşmasını eksiksiz
uygulamakla mükelleftir diye açıklama yaptı.
Birleşmiş Milletler Libya Destek Temsilcisi
yol haritası derken 24 Aralık 2021’de Libya’da yapılması kararlaştırılan genel
seçimleri, Libya’nın ikiye bölünmüş ordusunun devlet kuruluşlarının halkının
birleştirilmesini kastediyor.
Ama Doğu-Batı birleşebilecek mi,
Batılı müdahiller buna müsaade edecekler mi sorusu şimdiden kafaları kurcalıyor.
Nedeni de şu;
Listelerden çıkan sürpriz isimler
ne Fransa, ne Amerika, ne Rusya, ne de Doğu’nun gayrimeşru askeri lideri Halife
Hafter’in ve onun yandaşlarının taraftarıdır.
Onların bir kısmının doğum yeri
Libya’nın doğusu olsa da istisnasız hepsi, Başkent Trablus’ta ikamet eden Libya’nın
uluslararası tanınmış hükümetinin mensubu veya Hafter’e karşı verilen savaşta hükümet
yanında yer almış kişilerdir.
Başbakanlığa seçilen atmış iki
yaşındaki Abdülhamit Dübeybe Libya’nın Kuzey sahil kenti ve Libya’da Türk asıllıların
en yoğun olduğu Misratalıdır ve Libya’nın en zengin iş adamlarındandır.
Kaddafi döneminde devletin en
büyük altyapı yatırım kuruluşunun başında görev yapmış Dübeybe, Kaddafi’nin
devrilmesinden sonra da Libya Yatırım ve Kalkınma kurumunun idareciliğini
yürüttü, Birçok altyapı projesine imza attı.
Bu yönüyle de Libya’da iş yapmış
Türk müteahhitlerinin çok yakından tanıdığı bir isimdir.
Savaş döneminde Hafter’in destekçileri
tarafından Mısratalı savaşçıları finanse ettiği ve Ankara yanlısı olduğu
iddialarıyla çokça eleştirilere maruz kaldı.
Başkanlık konseyi Başkanlığına
gelen Muhammet el Minfi ise 1976 Brega doğumludur. Tobruk Üniversitesi
Mühendislik bölümünden doktora ünvanlı Libya’nın doğusunda yaygın Minfi Arap
kabilesi mensuplarındandır. Bu kabile de İtalya işgalinin efsanevi mücahidi
Ömer Muhtar’ın da mensup olduğu kabiledir.
El-Minfi, Uluslararası Tanınan Hükümet
UMH’nin Yunanistan Büyükelçisiydi. 2019’da Türkiye Libya arasında belirlenen
deniz yetki alanları belirleme anlaşmasından sonra sınır dışı edilmişti.
Başkanlık konseyine getirilen
diğer üyelerden Abdullah Hasan el-Lafi de Libya’nın Zaviye kentindendir.
Başkent Trablus’u temsilen Başkanlık Konseyine seçilmiş ve UMH hükümetinin
Meclis üyeliğini yapmıştır.
Üyelerden Musa el Kevni’nin ise 2016-2017
yılında da UMH Yüksek Konsey Meclisi Üyeliğini yaptığı ve Libya’da savaş
yıllarında Trablus Hükümetini destekleyen Emaziğlerin Tevarek boyundan olması
ayrıca önemli bir detaydır. El-Kevni, Libya’nın
Güney batısındaki turistik Ghadamış doğumludur ve Libya’nın Güneyinde Fransız
işgaline karşı mücadele vermiş Belkani el-Kevni’nin de oğludur.
Seçilenlerin Libya’nın
uluslararası tanınan ve Türkiye’nin desteklediği Hükümetten veya bu hükümet taraftarı
kişilerden oluşması, bazılarına göre seçimin tek handikabı olabilir.
Batılı ülkelerinden, Amerika’dan
ve Hafterci Arap ülkelerinden kutlama mesajlarının gelmemesi veya gelenlerin de
çok gönülsüz olmasının nedeni budur.
Şimdiki tablo buysa, dokuz on ay
sonra yapılması kararlaştırılan genel seçimlerde çıkacak sonuç da bundan çok
farklı olmayacak.
Hafter taraftarlarının
kararlaştırılmış genel seçimlerde de şansı olmayacak, Türkiye’yi örnek alanlar,
UMH hükümetinde görev almışlar seçimlerde önde gidecekler.
Durum bu merkezdeyken Libya’nın
doğusundaki gayri meşru Tobruk parlamentosu sudan bahanelerle birleşmeyi
reddederse bunu fırsata çevirenler çıkar mı? Hafter’i yeniden sahneye sürmek isterler
mi?
Bilinmez ama
Libya’da kurulacak ara dönem
hükümeti üyelerinden kimse anlaşmalar gereği 24 Aralık genel seçimlerine
katılamayacak.
Libya’da birileri bir sürpriz
yapmaz masayı yine terse çevirmezse; delege seçimlerinde kaybedenleri genel
seçimlerde yine sahnede göreceğiz.
Fakat bir gerçek var ki, Libya
halkı Kaddafi dönemini sevdalılarına artık asla pirim vermiyor, kurulan tezgâhları
çok şık hareketlerle bertaraf ediyor, herkese rağmen git gide Türkiye’ye daha
da yaklaşıyor, tavrını Türkiye’den yana koyuyor.
Onlar çeşitli vesilelerle tekrar
tekrar sahneye çıkmayı denesinler, karşılarında daha başka sürpriz isimlerle
karşılaşacaklar, aradıklarını bulamayacaklar
Batı ve Batı yandaşları istese de
istemese de Libyalılar, kendi bildiklerini yapacak, onları Hafter’in kurduğu
idam sehpasından çekip alan Türkiye’ye karşı kadirşinaslığı asla
unutmayacak.
Libya’da Türk destekçisi altyapı
evirildikçe evirilecek, Türkiye’ye daha çok yaklaşacak.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Libya
siyasi arenasına adeta zıplayarak çıkan yeni isimleri tanıyordu, sonra
çakacakları da tanıyor.
Türkiye Libya’da çok iyi gidiyor,