Libya'da İşin Neresindeyiz?

Libya’yı hep karışıklıklarla anar olduk.

Karışıklığı fırsat bilip bulanık suda balık avlamaya çalışanlara ne demeli?

Libya diye diye yanan yıkılan Batılıların derdi Libya’nın huzuru mudur peki?

Onlar Libya’ya bir köşesinden girip yer tutmak derdindeler.

Fransa’nın gözleri bir taraftan Güney’e altın madenlerine, bir taraftan da Batı’ya doğal gaz yataklarına bakmaktan şaşı olacak nerdeyse.

Libya Petro-Kimya ürünlerinin ana müşterisi Almanya’nın ise salyaları akıyor.

Arap Emirlikleri de Libya petrollerini nasıl rafine edip milyarları kazanırım diye durmadan ellerini ovuşturuyor.

Mısırın tek tasası, bilyonlarca işsizine çalışacak Pazar temin etmektir.

Bunun için de aman Libya Türklerin kontrolüne geçmesin de ne olursa olsun modunda, blöf üstüne blöf yapıyor; Libya’ya girerim, atarım, tutarım diyor.

Bu çemberin dışında duran tek ülke varsa o da Türkiye’dir.

Libya petrol sondaj çalışmalarında mutabakata rağmen geciktiriyor hemen işe başlamıyor.

2011’den kalma müteahhit alacakları için bastırmıyor, Libya’nın zor durumunu alacaklara yeğ tutuyor.

Ama Fransa’nın Total Şirketi Libya’da petrol kapasite artırma çalışmalarına çoktan başladı bile.

Bizim firmalarımız Libya’da istikrarın tamamen sağlanmasını 2021 Aralığında yapılacak Genel seçimleri bekliyor.

Her şey durulunca Libya’ya gitmeyi düşünüyorlarmış. Tabi ki gittiklerinde yapacak bir iş kalırsa.

O tarihe kadar atı alan Üsküdar’ı geçecek.

Fransızlar, İngilizler, Almanlar, İtalyanlar, Çinliler Libya’da şimdiden kapı kapı gezip teklifler veriyorlar, anlaşmalar imzalıyorlar.

Korkarım risk hesabı yapalım derken bizim firmalar pastayı Batılılara, Çinlilere kaptıracaklar.

Türk firmalarının Libya’da çok saygın bir geçmişi var. Libya 1980 ile 2011 yılları arasında iki ayrı kalkınma hamlesi yaşadı.

Hamlelerin her ikisinde de Türkler ön safta yer aldılar, toplumun sevgisini güvenini kazandılar, resmi kurumlarla içli dışlı oldular.

Libya üçüncü ve hamlelerin en büyüğünün eşiğindedir.

Geçmişin deneyimini, hatırasını, günümüzün stratejik ortaklığıyla birleştirip Libya’nın yeniden yapılanmasında en ön safta yer almamız işten bile değil.

İki ülke arasında yapılan güvenlik anlaşmaları, stratejik ortaklıklar eskiden kalma bu ticari ilişkiye de yeni bir boyut kazandırıyor.

Tabi ki biz, tüm bunları fırsata çevirmeyi başarabilirsek.