Libya’da Haftar Neden Ortak Bileşen?
Modern anlamda devlet, sınırları belirlenmiş bir ülke toprağı, üzerinde yaşayan halkın olduğu, belli bir hükümetle yönetildiği, hukuken egemen olan bir örgütlenmedir.
Egemenlik bir devletin en önemli tamamlayıcı unsuru ve hukuki meşruiyetinin kaynağını teşkil eder. Dolayısıyla hukuksal ve siyasal anlamlarla iç çe geçmiş egemenlik kavramı, bir hükümette ülke sınırları içinde yönetme, uluslararası platformlarda da temsil etme yetkisi verir.
Daha açık ifadeyle hükümet; içerde devlet kurumları arasında koordinasyonu sağlar gerektiğinde güç kullanır. Dışarda ise, diğer devletlerle olan münasebetlerinde, herhangi bir müdahaleye, sınırlamaya maruz kalmadan ülkesine hizmet eder. Mevcut uluslararası sistemde bunun siyasal karşılığı bağımsızlıktır.
Bu temel bilgiler ışığında Libya tablosuna baktığımızda Ulusal Mutabakat Hükümeti Birleşmiş Milletler tarafından üyeliğe kabul edilmiş bağımsız ve egemen bir devletin meşru hükümettir. Başkenti Trablus, hükümetin lideri ise, Feyaz es-Sarrac’dır.
Sarrac hükümetini ve Türkiye’nin Libya’daki varlığını sorgulayan ülkelerin hukuki bir dayanakları yoktur. Aksine Hafter’in kurduğu örgüt yasadışıdır ve ona destek veren aktörlerin çabaları gayri meşru ve uluslararası hukuka da aykırıdır.
Türkiye ile Libya iki egemen ve bağımsız devlet olarak, Doğu Akdeniz’de olan karşılıklı kıyılarını, uluslararası hukuk çerçevesinde hakkaniyet prensibine uygun olarak bir antlaşma ile deniz alanlarını paylaştılar.
Türkiye uluslararası hukuk ve diplomatik kurallar çerçevesinde Libya Hükümetinin davetine icabet ederek ülkenin istikrarına katkı sağlamak için oraya gitmiştir. Bütün dünya bilmelidir ki, Türkiye, onurlu Libya halkına ve tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirmek, akan kanı durdurmak ve Doğu Akdeniz’deki milli menfaatlerini korumak için Libya’dadır.
Türkiye’nin Libya’daki varlığı kuşkuya yer olmayacak kadar meşrudur amacı da istikrara katkı sağlamaktır. Diğer aktörlerin varlığı gayri meşrudur ve istikrarı bozan, her gün yeni ortaya çıkan toplu mezarlarda işlenmiş cinayetlerin de suç ortaklarıdır.
Darbeci Hafter’e destek veren ülkelere ve amaçlarına çok kısaca bakacak olursak benim penceremde durum şöyle görünüyor:
Rusya; Suriye’de bulunan askeri üssüne Libya’yı ilave ederek Akdeniz’i paranteze almak istiyor. Böylece hem Akdeniz üzerindeki ticareti kontrol edecek hem de Batı’ya gücünü hissettirerek Ukrayna üzerindeki amaçlarından vazgeçirmeyi planlıyor.
Fransa; hem Libya’daki zengin enerji kaynaklarına gözünü dikmiş hem de Cebelitarık’tan Doğu Akdeniz’e kadar uzanan bir deniz hâkimiyeti kurmak istiyor.
İtalya; eski sömürgesi olan Libya’yı Fransa ve Rusya’ya kaptırmak istemiyor. Onun için Türkiye’nin yanında durarak pay almak istiyor.
ABD; Türkiye’ye sıcak mesaj veriyor ama perde arkasında İsrail ve BAE göz kırparak ikili oynadığını düşünüyorum. Aksi halde BAE Amerika’ya rağmen Hafter’i destekleye bilir mi?
Mısır, BAE, S. Arabistan ve İsrail; bunların hepsinin amacı; hiçbir Arap ülkesinde hukukun üstünlüğüne dayalı, seçimle liderlerin değişebildiği bir sistemin kurulmasını istemiyor. Bu nedenle Sarrac için ‘’İhvan hareketinin mensubudur’’ diyerek Batı’dan da destek almak istiyorlar. Araplar kendi iktidarlarına örnek olur korkusunu yaşıyor, İsrail’de diktatör rejimler yerine istikrarlı rejimler kurulursa işgalci emellerinin sona ereceğinden endişe ediyor.
Libya’da, Türkiye’nin dışında bulunan diğer aktörlerin her birinin amacı birbirinden farklı olsa da hepsinin beklentilerini karşılayacak ortak bileşen darbeci Halife Hafter’dir. Çünkü sömürgeciler devamlı diktatörleri sever.