Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2439.75
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Aralık 2016

Libya izlenimlerim \u2013 2

Kaddafi'yi toprağa gömdükten sonra bir türlü huzuru bulamayan Libya'da iştah kabartan fırsatlar ve nefis güzellikler de var.

Aslında Libya birçok Osmanlı bakiyesi ülkeye göre bizlere çok daha yakın. Hele Ortadoğu'da Sykes Picot skandal dayatmasıyla kurulmuş irili ufaklı Batı kuklası devletlerle karşılaştırılınca bize bir çoğundan daha yakın.

Ben Libya'ya "Afrika'nın Balkanları" ya da "Balkanlı Araplar" diyorum.

Bizimle kültür etkileşimi o kadar yüksek ki her yerde karşımıza bizden bir şeyler çıktı.

Öncelikle Libyalılar, Türkiye'ye, Osmanlı'ya minnettar. Ceddimizin onları gerçek anlamda insan sınıfına soktuğunu sonrasındaysa ana gövdeden koparıldıklarında başlarına gelenleri net bir şekilde görebiliyorlar. Ancak bazı şeyleri düzeltmeye güçleri yetmiyor.

En meşhur yemekleri kuskusi. Yani bizim bildiğimiz bulgur pilavı. Üzerinde bir parça et ile servis ediliyor.

İkinci en meşhur yemekleri ise fasulye. Evet yanlış okumadınız. Bizim kuru fasulyeu2026

Türkiye denildiği zaman hepsinin gevşediğini, sevindiğini hissediyorsunuz.

Yaşlı, genç birçok kişiden "Türkler gelsin bizi şunların eline bırakmasın" dediklerini duydum. Aynısını Kosova'da, Makedonya'da, Bosna'da da duymuştum.

Nitekim Türkiye 2011 sonrası küresel kan emicilerin tertiplediği güvensizlik ortamı nedeniyle ülkeden büyük ölçüde çekilmiş ama bağları da koparmamış.

İHH İnsani Yardım Vakfı, ülkede barış adına çalışıyormuş gibi görünerek krizi tırmandıran Batılıların aksine her kesimle görüşerek yoğun bir diploması yürütüyor. Önümüzdeki günlerde işler düzeldiğinde yeniden işleyecek olan devlet kurumlarının önündeki dikenleri temizliyor. Aynı zamanda da iç barışın sağlanması için bir nevi arabuluculuk yapıyor.

Libya 2011 yılına kadar Türkiye'nin dış ticaret hacminin hatırı sayılır bir kısmını karşılıyordu. Şu sıralarda otorite boşluğu nedeniyle yatırımlar ilerlemese de siyasi ortam düzeldiğinde yeniden bu topraklarda bir kalkınma hareketi başlayacak. Dolayısıyla iş adamlarımızın şimdilerde sorunlu olan bu bölgeyle ilişkilerini kesmemeleri önemli.

Aynı zamanda Libya petrol zengini bir ülke. Ve kazandığı parayı da ne yapacağını, nereye harcayacağını pek de bildiği söylenemez. İşte bu noktada da Türkiye devreye girebilir.

Bir zamanlar Kuzey Afrika'da uç karakolluğumuzu yapan bu insanlar bizlere hiç de yabancı değil. Ancak temelde bir araya gelemeyecekleri yabancılarla iş yürütmek durumunda bırakılmışlar. Ve bu durum onları pek memnun etmiyor.

Libyalılar Türkiye'ye yanlarında görmek istiyorlar. Türkler'in yeniden ülkelerine gelmelerini istiyorlar. Bizlerle iş yapmak istiyorlar.

Bunun mümkün olması için öncelikle güvenlik sorunlarını çözmek gerektiğini söylediğimizde de mahçup bir şekilde önlerine bakıyorlar.

Yani siyasi olarak bir istikrar sağladıklarıda, tekrar Trablus sokaklarıda güvenli bir şekilde yürünebildiğinde Libya, Kuzey Afrika için daha da stratejik bir konuma gelebilir.

İşte bu yüzden şimdiye kadar yürütülen diplomatik çalışmaların biraz daha hızlandırılması ve kötü senaryodaki kadar iyi senaryoda da yerimizi almamız gerekiyor.