Libya ile yerli paralarla ticaret başlamalı
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki mücadelesi tüm dünyanın dikkatinde…
Libya’da Ulusal
Mutabakat Hükûmeti ile varılan Münhasır
Ekonomik Bölge (MEB)
anlaşmasının ardından Yunanistan’ın
ürettiği gerilimin sonuna yaklaşılıyor.
Geçtiğimiz gün AB Dış
İlişkiler Konseyi’nde alınan kararlar ile görüldüğü gibi Yunanistan ve Fransa’nın Türkiye’ye yönelik kınama ve yaptırım talepleri karşılık
görmeyerek gerilimin “aşağı” yönlü
seyredeceği bir evreye girdik.
Yunan tarafının tüm baskılarına rağmen ABD tarafı da Türkiye’ye yönelik herhangi bir açıklamada bulunmadı.
Bulunamazlar da zaten.
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki tezlerinde Uluslararası Hukuk’a göre sonuna kadar haklı.
Herkes bunun farkında.
Türkiye’nin haklarını aramaktan bile “aciz” olduğu, “savaş ve
işgal” tehditleri nedeniyle burnunun dibindeki “Adalar”ı bile almaya çekindiği dönemler geride kaldı.
Türkiye’nin haklarını almak için sonuna kadar mücadele
etmesi Batılı güçler tarafından yıllarca
garipsenmiş ve Türkiye’nin artan gücü göz ardı edilmişti.
Şimdi ise Türkiye’nin haklılığının tescil edilmemesine
rağmen karşısında da durulmaması önemli bir dönüşümün yaşandığının göstergesi…
Gerek Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan gerek ise Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun tüm küresel platformlarda Türkiye’nin
haklarının sonuna kadar peşinde olacaklarını tekrar etmesinin bu başarıda
önemli bir yeri var.
Sabır gerektiren ve politikalarla desteklenmesi gereken bu
yaklaşım artık sonuç vermeye başladı.
Tabi bunda, artan askeri ve ticari gücümüz ile etkin
bölgesel ve küresel diplomasimizin katkısı büyük…
Dünyadaki dengeleri iyi okuyoruz.
Bugünün dünyasına değil yarının dünyasına göre politika
geliştirmek çok önemli.
Ayasofya da, Çin ile Doğu Türkistan konusunda kurulan
ilişkide de hep bu arka plan var.
Öyle de olması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti sadece 83 milyon insanı temsil etmiyor.
Her bir adım iyi hesap edilmeli.
Bu anlamda ilerleme kaydedilmesi gereken zeminlerden bir
tanesi de Libya…
Türkiye, BM’nin tanıdığı ama buna rağmen çıkarları ters
düştüğü için görmezden gelinen Ulusal Mutabakat Hükûmetine tam destek veriyor.
Askeri yardım taleplerine samimi bir şekilde cevap verildi.
Ama Libya’da ilişkiler artık biraz daha ileriye gitmeli.
Geçtiğimiz gün Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcan Libya Planlama
Bakanı Taher Jehaimi ile birlikte yeni bir mutabakat imzaladı. İmzalanan
mutabakat metni ile geçmişte yarıda kalan proje ve yeni projelerin
gerçekleştirilmesi sağlanacak.
Libya, Türkiye’nin ilk yurtdışı inşaat projelerinin hayata
geçtiği yer.
Bakan Pekcan, Libya’daki projelerin 28,6 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
İmzalanan mutabakatla Türkiye’de daralan inşaat piyasası
tekrar rahat bir nefes alabilecek.
Ama bu anlaşma yeterli değil.
Libya, petrol ihracatçısı bir ülke…
Türkiye, rafinerilerinde gerekli dönüşümü yaparak Libya ile
petrol ticaretini geliştirebilir.
Bunun pratikte bir faydası olmayacağı düşünülebilir ama öyle
değil.
Mevcut karışıklıklardan dolayı Libya’nın mal tedariğinde
istikrarsızlık var.
Pandemi ve savaş durumu lojistik ve tedarik güvenliğini
önemli kılıyor. Bu nedenle Türkiye ile
Libya arasındaki ticari ilişkilerin derinleşmesi iki ülkenin de
menfaatine olacaktır.
Türkiye ve Libya arasında petrol ticaretini de içine alacak
şekilde artan bir dış ticaret sürecine girilmesi durumunda karşılıklı dış
ticaret dengesini yakalama ihtimalimiz de oldukça fazla olacaktır.
Bu dış ticarette, doları da aradan çıkararak yerli paralarla
ile ticareti gerçekleştirmemiz durumunda Türkiye’nin cari açık verdiği petrol
ticaretinin de önüne geçilmiş olacaktır.
Bunun için TL’nin istikrarlı bir seviyede durması ve
dalgalanmalardan en az zararla süreci atlatması için Merkez Bankasına görev düşüyor.
Merkez bankasından gelecek ardı ardına adımlarla TL’deki
değer kaybının sona ereceğini ve ikili ticari ilişkilerde istikrar sağlayacak
bir seviyeye geleceğini düşünüyorum.
Bu süreç sonundaysa Libya ile ticarette yerli paraların
kullanılacağı haberi herkesi ziyadesiyle memnun edeceğine inanıyorum.