Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2014

Liberalden cemaatçi olursa!

Gezi kalkışmasından bu yana liberaller arasında bir ayrışma yaşanıyor. Başkaları tarafından liberal olarak takdim edilen sözgelimi Cengiz Çandar, Mehmet Altan, Hasan Cemal gibi yazarlardan değil LDT çatısı altında varlıklarını sürdüren liberallerden bahsediyorum. LDT'nin kurucularından ve Türkiye'nin önde gelen liberal düşünürlerinden Atilla Yayla, Gezi üzerinden yaşanan ayrışmalarla ilgili ardı ardına çok sayıda yazı kaleme almıştı. Atilla Yayla bir yazısında; Taksim'in iki hafta süreyle işgal edildiği, kamusal ve özel mülklere gereksiz ve kasıtlı büyük zararlar verildiği, sivil siyasetin tasfiye edilmeye çalışıldığı Gezi kalkışmasında bir kısım liberalin, tüm sorumluluğun hükümete, bilhassa Başbakan'a ait olduğunu savunduklarını ifade etmişti. Atilla Hoca'nın tespitine göre bu liberaller,sandığı reddedecek ölçüde, "demokrasi sandıktan ibaret değildir" tezine sarıldı. Ama hiçbir alternatif yol veya yöntem de önermedi. Şiddetin sahibine göre ayrım yaptı, polis şiddetini kınarken sivil şiddete laf etmedi, hatta onay ve destek verdi.

İçlerinde benim de yer aldığım bazı liberaller ise, Gezi'deki aşırı polis şiddetini de sivil şiddeti de kınadı. Sokak şiddetiyle hükümetin düşürülmek istenmesine karşı çıktı. Sandıkla gelenin ancak sandıkla gitmesi gerektiğini savundu. O dönem yazdığım bir yazımda Gezi'nin aynı zamanda barış sürecine dönük yapılmış bir saldırı olduğunu da ifade etmiştim.Kısacası bazı liberaller hariç aklıselim birçok özgürlükçü yazar Gezi'de net ve onurlu bir duruş sergiledi.

Liberaller arasındaki ayrışma 17 Aralık darbe süreciyle iyice kuvvetlendi. Cemaatin Gezi sürecinden bu yana sivil siyasetin önünü tıkama çabalarının sıklaştığı,tır baskınları, dinlemelerin servis edildiği, CHP'ye oy toplamanın kutsal bir vazife addedildiği bir süreçte kendilerine cemaatçi/paralelci dedirtmeyen ancak cemaatin kanallarından da beri gelmeyen, her fırsatta AK Parti'yi yerden yere vuran bir grup liberal, enteresan bir duruş sergilemeye başladılar. Bu kesim durdukları yer itibariyle, CHP ile müttefikliği kesinleşmiş, sanki bir siyasi partiymiş gibi Türkiye'de yapılan hemen her seçime giren, MİT gibi devletin en önemli kurumlarına göz dikerek egemenlik sahasını genişletmek çabası içerisinde olan bir yapının yanında yer almış olmuyorlar mı? 30 Mart seçimlerinde bazı liberaller açık açık CHP'ye oy vereceklerini deklare etmişlerdi. Bir liberalin statükodan, resmi ideolojiden/ Kemalizm'den, Türk milliyetçiliğinden kısacası 19. yüzyıl paradigmasıyla yoğrulan tek parti geleneğinden ve kolektivizminden medet umması, buna razı gelmesi az rastlanılan hatta hiç görülmeyen bir durumdu ama Erdoğan nefreti bu liberallerin de kimyasını bozmuş gibiydi. Süreç devam ediyor.

Bakınız aşağıda alıntıladığım ifadeler Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'a ait.

HSYK seu00adçimu00adleu00adriyu00adle AK Paru00adtiu00ad'nin büu00adtün kuvu00advetu00adleu00adri elinu00adde topu00adlau00addıu00adğıu00adnı sau00advuu00adnan Prof. Dr. Eru00addou00adğan bu sou00adnuçu00adla Paru00adlau00admenu00adto ve yüu00adrütu00admeu00adyi elinu00adde buu00adlunu00adduu00adran siu00adyau00adsi irau00addeu00adnin yaru00adgıu00adyı da ele geu00adçiru00addiu00adğiu00adni söyu00adlüyor.Devam edelim."Özellikle son bir yılda olup bitenlerin hangisi meşru kiu2026 Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor" "u2026Cemaat epey zamandır devlet tarafından düşman olarak kodlanmıştı. Ben AK Parti devletleştikçe bu rolü üstlenmeye başladı diye düşünüyorum. AK Parti devletin bir projesini gerçekleştiriyor şu anda. Kendi adına olduğu kadar devlet adına da hareket ediyor, belki derin devlet de diyebiliriz buna. "u2026 Gülen cemaati küreselci, hatta muhaliflerinin onlara "yabancı güçlerin uzantısı" demelerine imkan verecek ölçüde dış bağlantıları olan bir grup. Onun derdi dünyada her yerde olmaku2026" Ve final: Ülkede şu an 28 Şubat şartları var vsu2026

Mustafa Bey'e cevabı ben vermeyeceğim. Sözü, neredeyse ömrünü cemaate vakfetmiş,25 yıl üst düzey görevlerde bulunmuş cemaatin en itibarlı isimlerinden Hüseyin Gülerce'ye bırakıyorum.

"MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığı 7 Şubat tarihi, savaş ilanıydı. 25 Aralık ise "topyekün saldırıydı" Durdurmaya çok çalıştım.Engel olmak istedim ama çok bilmiş çekirge ile "müneccim" yaftası yapıştırıldı.""..Bana,bize yapılan zulmü görmüyor musun diyorlar? Eğer tek taraflı bir zulüm olsaydı, yani durduk yerde bir zulüm yapılsaydı ben şu anda en önde yazıyor olacaktım. Zaman, Sözcü gibi bir gazete oldu.Hizmet hareketi AK Parti'nin oy almaması için kapı kapı dolaşarak CHP'ye oy istedi. "Benim söylediğim; Menderes çizgisinden, Özal çizgisinden gelen bu çizgiye destek veren bir hareketin sonunda gidip CHP'nin bahçesinde çadır kurmasıdır. Ben buna yanlış diyorum. CHP'ye oy istemeyi savunamazsınız. Başbakan'a rezil adam diyen insanlar var içeride. Yakışıyor mu?"

Evet, yıllarca içeriden biri olarak cemaatin içine düştüğü vahim durumu hemen her fırsatta dillendiren ve uyarılarını devam eden Hüseyin Gülerce'nin ifadeleri böyle. Ama bir kısım liberaller ısrarla cemaati aklamaya çalışan bir pozisyon içerisine girdiler. Bu liberaller her fırsatta AK Parti'yi sert bir biçimde eleştirmeyi ve cemaatin üstüne toz kondurmamayı sanırım liberallik zannediyorlar. Bilindiği gibi LDT içinden bir grup" Özgürlük Araştırmaları" adlı bir dernek kurdu. Cihan Haber Ajansı, Zaman ve Bugün Gazeteleri, Aksiyon dergisi çalışanları, yeni derneğin kuruluşunu yakından takip edip ettiler ve haberleştirdiler. Hatta bunu dost/kardeş bir kuruluş olarak görenler bile var. Ne diyelim. Allah yollarını açık etsin.

Diğer taraftan LDT'nin iki yılda bir yapılan genel kurul toplantısı da bu yıl 18 Ekim'de yapıldı. Ve Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Prof.Dr. Atilla Yayla getirildi. Bu vesileyle Atilla Yayla Hocayı tebrik ederim. LDT'nin her dönem olduğu gibi ileriki dönemlerde de özgürlüklerden taviz vermeden, sağlam duruşu ve entelektüel çalışmalarıyla yoluna devam edeceğini düşünüyorum.

twitter.com/sivildemokrat

[email protected]