LGBT sapmadır
Kainat İlahi Programa Tabidir
●
Tüm varlıklar, yaratıldıkları günden
beri, ilahi bir program dâhilinde varlıklarını devam ettiriyorlar. Toprak;
kendisine düşen ya da ekilen tohum ve çekirdekleri, bağrında besleyip
filizlendirmeye devam ediyor. Kendisine defnedilen saysız canlıların cenaze ve
leşlerini, çürütüp toprağa dönüştürüyor. Günübirlik bağrına düşen milyonlarca
ton ağırlıktaki çöp ve atıkları da çürütüp toprağa dönüştürüyor ve geri dönüşüm
sistemiyle yeniden insanlığın hizmetine sunuyor. Ve daha neler…
●
Sular; toprağın içlerine nüfuz ederek
bitkileri yeşertmeye, canlıları suvarmaya, gros tonluk gemileri sırtında
taşımaya devam ediyor. Yerin üstünde, akarsu ve nehirler, deniz ve okyanuslar
olarak hizmete devam ediyor. Yerin altında da nice kaynakları beslemeye devam
ediyor. Tuzlusuyla, tatlısıyla, sodalısıyla, kükürtlüsü ve daha başka onlarla
elementlisiyle yine ilahi programın, kesintisiz işleyişine hizmet etmektedir.
Ve daha neler…
●
Hava; tüm canlılara oksijen olmaya,
bitkilere karbondioksit olmaya devam ediyor. Polenleri savurarak bitkilerin
döllenmesine, mikro dalgaları taşıyarak seslerin taşınmasına; insanların vs.
canlıların bu seslerle anlaşmasına hizmet ediyor. Tabi bu mikro dalgalar aynı
zamanda milyonlarca kanalların; sesli ve görüntülü yayınlarını taşımaya da
devam ediyor. Böylece dünyanın bir ucunu diğer ucuna bağlıyor ve her tür
haberleşmeyi sağlıyor.
●
Tüm hayvanlar; değişik şekillerde eşrefi
mahlûkat olan insana hizmet etmeye devam ediyor. Tonluk filler, at ve
beygirler, 5 yaşındaki bir çocuk da olsa, insanın komutuyla yürüyor ve
duruyorlar. İnsanın kendisini ve yüklerini tam bir itaat ve teslimiyet içinde
taşımaya devam ediyorlar. Bir koyun, eti, sütü, yünü, derisi, kemikleri ve
derken, gübresiyle bile insana hizmet ediyor. Aynı durum, memeli ve kanatlı
bütün kara hayvanları ve deniz canlıları için de aynen geçerlidir.
●
Tüm kanatlılar; yaratıldığı günden beri,
yumurtlamaya, kurka yatmaya ve civciv çıkarmaya devam ediyorlar. Sinekten deve
kuşuna varıncaya kadar hepsi bu şekilde nesillerini devam ettirmek üzere
programlanmıştır. Aynı şekilde tüm memeli hayvanlar da çiftleşmeye, kuzulamaya
ve yavrulamaya devam ediyorlar. Bu hayvanlar fıtrat dışı, eşcinselliğe falan
yönelmiyorlar. Bir erkek ve bir dişi olarak çiftleşiyorlar. Aksi halde
nesillerini devam ettiremezler.
Ayrıca bu hayvanların her biri
civcivlerini, yavrularını düşmandan veya herhangi bir tehlikeden korumak için
de ellerinden geleni yapıyorlar. Yavruları için kendi hayatlarını çok rahat bir
şekilde tehlikeye atabiliyorlar. Öyle ki, gereğinde bir tavuk, bir kuş, bir
yılanla, hatta bir kurtla veya herhangi yırtıcı bir hayvanla savaşarak
civcivlerini koruyor.
Ya insan?
İnsan ki, “eşrefi mahlukat” diye
vasfedilmiş, yer yüzünde Allah'ın (cc) halifesi kılınmıştır. İnsanın değerini
anlatan birçok nastan birkaçı şöyledir. “İncire, zeytine, Sina dağına, ve şu
emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin,
95/1-4)
“Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin,
demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı,
böylece kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2/34)
“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık.
Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine
güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden
üstün kıldık.” (Nisa, 17/70)
Görüldüğü gibi bu ayette Allah Teala, insanoğluna lütuf ve ikramının
bir özetini vermekte ve onun alemdeki özel yerine işaret etmektedir.
Müfessirlere göre insanın şan ve şerefi ve diğer varlıklardan üstünlüğü;
Allah’ın ona verdiği beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organlarını daha
becerikli bir şekilde kullanması, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları
kendi hizmetinde kullanması, aletler ve cihazlar icat etmesi, olaylar
arasındaki sebep-sonuç alakasını görmesi ve bu sayede geleceğe yönelik
programlar ve hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin
kavramlarına sahip olması; kısaca, maddi ve bedeni, ahlaki ve ruhi meziyetleri
haiz olmasıdır.
Şimdi, özel olarak yaratılmış olan, ve her açıdan tüm canlılardan daha
üstün olan insanın, yaratana kullukta da en önde ve en üstte olması gerekmez
mi? Allah'ın (cc) emirlerine uymakta diğer varlıklardan çok daha dikkatli ve
hassas olması gerekmez mi? Tabi ki evet… Ancak gel gör ki, insan LGBTİQ+
sapıklığına yöneldiği an, tüm değerini ayaklar altına almış ve hayvanlardan
daha aşağı dereceye düşmüş olur. Bu sapıklıklar “ibahiye” yani sınırsız
ahlaksızlık olduğu gibi günah ve isyanda sınır tanımamaktır. Yaratılış gayesi
olan kulluğu terk etmektir. Neslini devam ettirme programını da
sonlandırmaktır. Ve derken şu ayete muhatap olmaktır. “Yemin olsun ki, cin
ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır; ama
gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır; ama hakkı görmezler. Kulakları vardır; ama
hakkı duymazlar. İşte bunlar, hayvanlar gibidir; doğrusu daha sapık ve aşağılıktırlar.
İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” (A’raf, 7/179)