Lgbt lobisi: Cinsiyetsiz toplum
Toplumsal cinsiyet kavramını
yerle bir etmeyi amaçlayan, erkek ve kadın arasındaki biyolojik farklılıkları
yok sayarak, sapkın ilişkileri meşrulaştıran ve cinsiyetsiz bir toplum
hedefleyen, dünya çapında eşcinsellik projesi olan LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel
ve Transgender), gerek dizi ve filmlerle, gerek siyasi kampanyalarla gerekse de
uluslararası medya kuruluşları eli ile pedofili, eşcinsellik ve çocuk
istismarını normalleştiriyor ve masumlaştırıyor.
LGBT terör örgütü, bir kaç gün
önce, Uganda devletini bu lobiyi desteklemediği için Dünya bankasından kredi
alma desteğini kesmesine sebep oldular. Okuyunca inanılması zor görünse de bu
hakikat artık insanlığa dayatılan bir gerçek.
“Uganda Devlet Başkanı Yoweri
Museveni, eşcinsellik karşıtı kanunun kabul edilmesi nedeniyle Dünya
Bankası'nın ülkesine kredi desteğini kesmesine rağmen Uganda'nın kalkınacağını
belirtti. Museveni, uluslararası finans kuruluşlarından kredi almasa da ülkenin
gelişeceğini vurguladı. Uganda yönetimi, eş cinsel ilişkilerin HIV virüsü ve
AIDS gibi hastalıkların yayılmasına sebep olduğunu savunuyor. HIV virüsü ve
AIDS gibi hastalıkların yayılmasına sebep olan kişiler hakkında idam kararı
verilebilecek. "Eş cinselliği teşvik etme" suçlaması için 20 yıl
hapis cezası öngörülüyor.
Öte yandan, eş cinsel haklarını
savunan kurumlara maddi yardım yapmak ve bu konuda her türlü yayın yapmak da
suç kapsamına alınıyor. Söz konusu yasağa başta Avrupa Birliği ve ABD'den tepki
gösterilmiş ve Uganda'ya vize kısıtlamaları gündeme gelmişti.”
Modern dünyanın toplumsal
cinsiyet projesi 'cinsiyetsizleştirmek' temelleri üzerinde kuruluyor.
Cinsiyetsizlik dayatması yapan LGBT lobileri, her geçen gün 'ideolojik çete'
haline dönüşüyor. Sosyal hayatta kadın ve erkek arasında farklılıkların
olmadığını savunan bu görüş, bireylere özgü rol ve vazifeleri reddediyor. Bu
projenin temel hedefinde ise çocuklar var. Batı ülkelerindeki bazı eğitim
kurumlarında çocukları cinsiyetsizleştirme mühendisliğinden geçiren LGBT
lobilerinin, amaç ve hedeflerine küresel ve derin güçler farklı platformlarda
destek veriyorlar.
LGBT hareketi, 20. yüzyılın
başından beri hükümetleri, hukuk sistemlerini, eğitim kurumlarını, iş dünyasını
ve toplumu dönüştürmek ve değiştirmek adına faaliyet gösteriyor. Daha geniş
kapsamlı kampanyalar, protestolar, lobi faaliyetleri, hukuki dava süreçleri,
eğitim programları ve medya üzerinde yapılan algı ve ikna çalışmaları…
LGBT lobisi, örneğin eşcinsel
evlilik, eşitlik yasaları, eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi ve askerlik gibi
konularda hükümetlerden lehte politikalar ve yasalar çıkarmaları için lobi
baskısı yapmaktalar.
LGBT lobisi, dünya genelinde
farklı ölçeklerde ve farklı organizasyonlarla faaliyet gösteriyor. Hem yerel,
hem de uluslararası düzeyde LGBT haklarını savunan kuruluşlar, topluluklar ve
aktivistler bulunmakta. Önemli LGBT hakları savunucusu örgütler arasında
Uluslararası LGBT İnsan Hakları Komisyonu (ILGA), HRC (Human Rights Campaign),
Stonewall gibi kuruluşları sayılabiliriz.
LGBT toplulukları moda
endüstrisinden her geçen gün daha önemli roller üstlenmeye çalışıyor. Dünya
genelinde LGBT tasarımcıları, dergi editörler, fotoğrafçılar, makyaj
sanatçıları bu tür trendlere yön vermeye çalışıyor. Bu sektörün en büyük
destekçileri ise eşcinsel modacılar, müzisyenler ve sinema yıldızlarından
oluşuyor.
Eskiden subliminal yöntemlerle
yapılmaya çalışılan manipülasyon şimdilerde açık seçik ortaya konuluyor.
Animasyonlarda kız çocuklarını öpüştüren Netflix, cinsel gelişimini
tamamlamamış çocukların saf akıllarını bulandırmaya çalışıyor.
Öte yandan yakın dönemde
yayımlanan Türk film ve dizilerinde de eşcinsel karakterlere sistematik olarak
yer veriliyor. Yardımsever ve naif karakterleri canlandıran eşcinsellerin
seyirci gözünde olumlu bir imaja sahip olması amaçlanıyor.
LGBT akımlarının toplum nezdinde
meşrulaşması için kültürel bir zemin oluşturma çabaları açısından bazı
yayınevleri de ön plana çıktı. Kitle kültürüne yön verme konusunda Netflix gibi
dijital platformlar planlı bir strateji uygularken, söylem ve teorik alt yapı
ise yayınevleri vasıtasıyla kültür endüstrisi tarafından üretiliyor. Kültür
yayıncılığı alanında önemli paya sahip bazı yayınevleri de eşcinsellik
lobisinin sponsorluğunu yapmaktalar.
Dünya çapında bir sapkınlık
projesi olan LGBT, küresel sermayenin desteğiyle her geçen gün büyüyen bir terör
lobisi haline geliyor.
Özellikle, ABD'de akılalmaz bir
güce kavuştu. Son yıllarda ülke genelinde okulların içine kadar girerek
propaganda çalışmalarına çocukları da katan LGBT lobisi" LGBT'li çocuklar
unutulmasın" diyerek tartışmaya cinsel kimliği henüz oturmamış çocukları
da dâhil ettiler.
LGBT lobileri, gökkuşağı ve tek
boynuzlu at gibi figürleri de nerdeyse her alanda ve sektörde algıda seçicilik
noktasına getirdiler. Özellikle sosyal medya fenomenlerinin hızlı bir şekilde
cinsiyet değiştirme ameliyatları olmaları ve bunun için gerekli bütçeyi bu
lobilerin desteklediği artık bir sır değil.
Eşcinsellik tartışmasının
binlerce yıllık bir geçmişi var. Ancak sosyal medyanın, dizilerin, sinema
filmlerinin ve STK'ların etkisi ile herhalde insanlık tarihi boyunca bu kadar
görülür olmamıştı. Bunda elbette tüm dünyayı etkisi altına alan LGBT lobisinin
de büyük payı var. Peki, nedir bu eşcinsellik meselesi? Doğuştan gelen bir
özellik mi yoksa doğumdan sonra insanın peşini bırakmayan bir hastalık mı? LGBT
lobisi son yıllarda nasıl bu kadar güçlendi? Tüm bu soruların cevabını “makul
bilim ve ilim insanları vermekte “ bu dipnotuda yazayım.
Eşcinsellik bir cinsel
yönelimdir. LGBT ise sosyo-politik bir kimliktir. Bizlere “yenidünya
düzeni” diye dayatılan komplo teorisinin
pratikte tek projesi LGBT’dir. Gerek
bilimsel gerçekler, gerek dini inançlar, gerekse kadim gelenekler insanın kadın
ve erkekten oluşan iki cinse sahip olduğunu ifade eder. Bu ikili yapının
tamamlayıcı karakteri olmadan neslin devam edemeyeceği, psiko-sosyal açıdan pek
çok sorunun, hatta adeta bir kaosun ortaya çıkacağı aşikârdır. Bu anlamda
eşcinsellik, cinsiyetsizlik ve benzeri dayatmalar aslında bireyin kendi
varlığına da bir saldırı niteliği taşımaktadır.
Dünyamızı ve geleceğimizi böyle
bir kaostan korumak, bireysel ve toplumsal refaha erişmek için; dinin, ahlâkın,
doğanın, aklın, neslin devamının ve ailenin temel evrensel çizgiler olduğunu
haykırmamız lazım. Bu temel çizgilerden taviz vermeyeceğimiz gibi, bu çizgilere
saldıranlarla da mücadele etmeliyiz.
Söylemsel düzeyde sıklıkla dile
getirilen bir hedef olsa da gerçekleştirilmesi kolay olmayan bir proje olan
LGBT, cinsiyetsizlik gibi politik hareketleri destekleyen kişi ve kuruluşları
popülizmden ve uluslararası lobilerin korkusundan sıyrılıp geleceğimiz ve
çocuklarınız için daha duyarlı davranmaya çalışmalıyız.
Allah çocuklarımızı bu sapkın
ideolojilerin ve lobilerin tuzaklarından korusun..