Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ağustos 2016

'LE DANGER TURC'

BATI vicdanını aldırmış olmalı. Dünyanın modern ağası. Ona ırgatlıktan vazgeçip insan gibi yaşamaya uyanan coğrafyanın baş çekenine tank-tüfek girişti. Ama ne giriş...Çok bilmiş zahiru00ee bilimselliğin, batın'ın, iç derinliğin fizik ötesi sürprizlerine karşı hazırlıksızlığına, kör cahilliğine verelim mi verelim. Kim derdi ki tankın önüne kanlı canlı bir insan çıkacak! Ya da uçan savaşa levye fırlatılacak. Tehlike arzettik. Gerçi bu geri kalmış, gelişmemiş, az gelişmiş ve gelişmekte olanlar hep böyle yapıyorlardı. Filistin'li yalınayaklıların da taş ve sapanları dünyaca meşhurdu ya.

Sözüm ona demokrasinin beşiğini kimse sallamıyor artık.

15 Temmuz günü okunan batının şahsında insanlığın, yerli batılılığın; hainliğin salasıydı. Eminim ki; malum ülkelerin sokaklarında daha ziyade duyuldu. Asıl ölenler onlardı. Katil ve teröristler. O sala aynı zamanda kadim bir ruhun ıngasına denk düştü.

DOĞU sütten çıkma ak kaşık değil. Biliyoruz bunu. Lakin şu dünya öyle zalimler gördü ki; zulüm fiili failinden utanır oldu ve bu hadsizliğe bakınca her kıyaslanan göze muhakkak daha masum göründü.

Eski günlerden beri işte, bir masal değil bu, bizzat yaşayıp gördüğümüz bildiğimiz haç; dörde, derde bölüp dünyayı yutmak isteyen bir canavar kolyesidir. Bize yaşatılan bu. Hilal ise; üstünü çizer kör karanlığın, ince ince sarar, derler toplar başına dolunay olup da. Allah aşkına bu haçlılar daha kaç can sonra duracaklar? Bilmiyorlar mı ki bu toprakların kalbi, bu kalbin başka bir imanı, aşkı, namusu var. Hepimiz ölsek inkara yar olmayacak bir inadı var.

ÖYLE BİR AHVALDEYİZ ki; sabrımız bize ters ters bakıyor. Onca kendimizi tutmalardan sonra fevren "çıkıp dünyaya" bi'iki zalimin anasını babasını ağlatmak var. Ölümüne.

Hep böyledir. Marazlı merhametimizin dengesi zalimlerdir. Hep beraber iyiye, güzele, birlikte yaşamaya, barışa yaklaşalım diye kalbimiz sarktı, dilimiz çürüdü. Hiç olmadığı kadar kindarız. Kini bütün bir insanlar olduk. Haksız hoşgörü yerine haklı hor görmeye geçiyoruz. Çok kan kaybettik. Çağdaş Firavun'lara "leyyin" konuştuğumuz yeter. Görünürde, madden güçsüzsek te, hesap edilemeyen manevi güçlerimiz var ve onurluyuz. Bütün dünyaya haklı öfkesini dile getiren bir "le danger turc"umuz da varken hazır. Birileri tedirginse, kendilerini güvende hissetmiyor ve korkuyorlarsa ne güzel! Filler kanat seslerinden ürküyorsa..

Tehlikeli Türk'ün arkasında yürüyorken, yaşatılan ağır kayıplara rağmen birden bir aydınlık çaktı zihnimizde. Varoluş problemimizi felsefesiz çözdük. Nasıl mı var olabileceğiz bu şartlarda? Zalimleri bir bir yok ederek. Önderim as "Mazluma da zalime de yardımcı olun!" dedi tekrar bize. Mazlumlara yardım edebilmek için şu zalimlere bir el atıverin artık, dedi. Uyandırdı bizi. "Kalk ve uyar!" ihtarıyla... Zalimlere nasıl yardım edebileceğimiz aşikar. Hainler gibi içerden destek değil, engel olarak. Her şekilde. Bizde gelenektir. Bizi öldürmeye gelen dirilir. Fakat illa ölmek kararındaysa da saygı ile karşılanır. Bizim de elimiz -mevsimi dışında- armut toplamamaktadır.

İYİCE ANLADIK ki; nevi şahsına münhasır bir milletin ve bir memleketin varsa, ya hiç uyumayacaksın. Ya da nöbetleşe uyuyacak, nöbetleşe yaşayacaksın. Her yer serhat. Anlaşıldı.

SULH İÇİN dünyayı zalimlerin ellerinden çekip almak, "Ya us'la/akıllıca durur ya da yürür gidersiniz!" demek için; "Herkesin elinden gelen" neyse yapma zamanı.