Laik Eğitim: 'Layık olduk ama neye layık olduk!'
1937 yılında laiklikle ilgili madde Mecliste müzakere edilirken bazı milletvekilleri kendi aralarında fısıldaşarak "layık olduk ama neye layık olduk" dedikleri rivayet olunur. Çünkü mevcut rejimin laiklik kisvesi altında topluma bilhassa dindarlara layık gördüğü tekçi, baskıcı, dışlayıcı, otoriter uygulamalar ortadaydı. CHP'nin 1927 yılındaki parti programının eğitim siyaseti başlıklı bölümünde "eğitimin milli, laik ve tek okul esasına dayanmış olması ilkemizdir" denilmektedir. 1931'deki programda ele alınan eğitim ise; "Kuvvetli cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik vatandaş yetiştirmek tahsilin her derecesi için mecburi ihtimam noktasıdır. Şeklinde ifade edilir. Bu dönemde eğitim demek geçmiş tarihi kültürel mirasından kopuk, resmi ideolojiye itaatkar, laisizm adı altında da dinle bağını tamamen koparmış, etnik milliyetçilik üzerine tesis edilmiş, yeni bir ulus yaratmanın adı demek. Bu mekanizmanın temeli 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile atılmıştır. Buna göre yeni ulus, eğitim aracılığıyla devrimleri içselleştirecek gerekirse resmi ideoloji uğruna canını bile feda etmekten kaçınmayacak, devlet kontrollü din anlayışı, başında şapkası ve aldığı milliyetçi terbiye ile çağdaşlık, ilericilik ve laiklik adına durmadan ilerleyecekti!
Bu dönemde laik eğitim adı altında askerlik dersi, resmigeçit törenleri, üniforma ve andımız gibi militarist uygulamaların yanı sıra ders kitaplarının da laik Kemalist öğretinin esaslarına göre hazırlandığını görmekteyiz. Çünkü CHP'ye göre laiklik "sadece din ile siyasetin arasında bir alaka kurulmaması değil sosyal hayatın her yönü ile din arasında bir münasebet kurulmamasıydı! Bu yüzdendir ki bilhassa dindar kesime dönük layık görülen uygulamalar akıl alır gibi değildi. Laiklik adı altında Hacca gitmenin yasaklandığı, Tanrı yerine Allah diyenin cezalandırılması gerektiği, şapka kanuna muhalefetten insanların idam edildiği -ki bana göre ilk başörtüsü zulmü erkeklere uygulanmıştır- camilerin tasfiye edildiği, birçoğunun halkevine çevrildiği ya da depo olarak kullanıldığı, ezanın Türkçe okutulduğu gibi buraya yazmakla bitiremeyeceğimiz bir yığın baskı ve zulümler uygulandı. Ne uğruna? Laik, bilimsel, akılcı, çağdaş, ilerici, Kemalist bir nesil yetiştirmek uğruna? Laik eğitim, aklın ve bilimin öncülüğünde milyonlarca insanın geleceğinin heba edildiği bir eğitim zihniyetinin adıdır.
90 yıldır Türkiye'de yaşayan milyonlarca çocuğa laik eğitim adı altında reva görülenler de ortada.Her gün asker komutlarıyla ultra ırkçı bir yemin metnini ezberlemeleri, resmigeçit törenlerinde marşlar eşliğinde yürümeleri, medeniyet bilincinden yoksun, ruhsuz, uyuşuk, tek bir anlayışın esiri/kölesi, militarist, milliyetçi, farklılıkları tehdit unsuru olarak gören, dillerden, dinlerden ve mezheplerden korkan,tek kıyafete mahku00fbm bırakılmış sömürgeci bir ülkenin özgüvenden yoksun, başarısız, idealsiz, basiretsiz çocuklarını eğitmek/öğütmek.. Bu yüzdendir ki bu eğitim sistemi insan fıtratına yapılmış çok ciddi bir müdahaledir.Laik eğitim sistemi 90 yıldır bu ülkenin çocuklarının en verimli en üretken en parlak çağlarını gasp etmiştir. Yaşam kadar önemli ve değerli en temel insan haklarından biri olan düşünme, düşüncelerini kontrol etme, yönlendirme ve tercihte bulunma haklarını ellerinden almıştır. Yapay korkular üreterek insanları birbirinden uzaklaştırmış, zihinleri tasnif ederek de merhametsiz ve kalitesiz bireylerin yetişmesine vesile olmuştur.
Bakınız.. Bu ülkede ne zaman özgürlükçü bir ortam oluşsa ve insanlar bilhassa inançlarını kendi bildikleri yoldan yaşama yönünde bir iradesi gösterse ve eğitimde ne zaman bir sistem değişikliği gündeme gelse bu kesimler soluğu sokakta alır. Onlara göre laik değerler yıkılıyor, laiklik elden gidiyor ve laik eğitim sisteminin temelleri sarsılıyor vs. Çok da gerilere gitmeye gerek yok. Hatırlayınız. AK Partili kadın milletvekilleri meclis çalışmalarına başörtülü olarak katılmak istediklerinde CHP'li bir milletvekili; bu süreci cumhuriyetin ve laikliğin temel niteliğine vurulacak en önemli darbe olarak değerlendirmişti. Yıllardır başörtülü kız çocukların eğitim hakları laiklik gerekçe gösterilerek gasp edilmedi mi? Keza yıllardır İmam Hatip öğrencileri laiklik kisvesi adı altında engellenmeye çalışılmadı mı? Yahu bu ülkede "hamdolsun" kelimesiyle bir hükümet partisine laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle kapatma davası açılmadı mı? Şimdi sol sendikalar laik eğitim bahanesiyle yine meydanlarda.. Bu insanlar dindar kesimin İmam Hatip'te okuyan öğrencileri olmasa nasıl sendikacılık yapacaklardı! Mesele ne başörtüsü serbestliği, ne zorunlu din dersleri ne de İmam Hatip okulları. Asıl mesele İslam karşıtlığı ve nefretidir. Son yıllarda batıda yükselen İslamafobinin Türkiye ayağını Laikçi kesimler oluşturmaktadır. Bu yüzden eğitimde bir yapı bozumu istemiyorlar. Laik eğitim isteyenler; "biz iktidara geldiğimizde andımızı yeniden yürürlüğe sokacağız" diyebilmektedir örneğin. Bu ülkede eğitim gören çocukların özgürleşmesini, kendi tarihiyle, kültür birikimiyle temas kurmasını, ülkesini hemen her alanda geliştirmeye şevkli, idrak sahibi kendine özgüveni olan kaliteli bireylerin yetişmesini istemiyorlar. Kendi ideolojilerin dışında işlev gören farklı alternatif bir eğitim modeline şiddetle karşılar. Bu faşist/sol tutumları yüzünden yıllardır ülkenin eğitim kalitesi hem çok düşük seyir ediyor hem de vizyon sahibi özgür bireyler yetişemiyor.
Bugün laik eğitim sistemi için sokaklara dökülen bu insanlar eğitimi finanse eden milyonlarca vergi mükellefini de kendi ideolojik çıkarları için sömürmektedir. Bilindiği gibi bu ülkede eğitim kimsenin düşüncesine, mezhebine, ırkına ve dinine bakılmaksızın herkesten toplanan vergilerle finanse edilir. Ve ne yazık ki eğitim yıllardır bu laikçi kesimin menfaatleri doğrultusunda işlev görür. Bu durum diğer farklı kesimlere yapılmış büyük bir haksızlıktır, adaletsizliktir, emeklerine el koymadır. Kimse laik Kemalist eğitim modeline mahku00fbm bırakılmamalıdır. Laikçi kesimin "biz kendi paralarımızla okullarımızı kurup bu okullardan laik, Kemalist, milliyetçi, ulusçu bireyler yetirtmeyi vaat ediyoruz. Devlet sadece okullarımızı denetlesin. Biz de kendi eğitim modelimizi müşterilerimize parlayalım" gibi bir talebi olursa eğer onlara söz veriyorum hiç katılmadığım halde bu hakları için kendilerine destek olacağım. Yoksa bu eğitimi bu topluma dayatmaya hakkınız yok. Düşün artık yakamızdan..
twitter.com/sivildemokrat