Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne dikkat!..
Hah, şimdi oldu, “Haçlı İttifakı” tamamlandı!..
Akdeniz’de tansiyonun zirve yaptığı bir dönemde ABD’den
provokatif bir adım geldi. Washington, Kıbrıs Rum Kesimi’ne koyduğu silah
ambargosunu 33 yıl sonra kaldırdı. Ankara bu karara sert tepki gösterdi:
Bölgede istikrarı zehirleyen karar müttefiklik ruhuyla da bağdaşmaz.”
Müttefiklik ruhuyla bağdaşmaz!..
Teessüf ederiz, bizi yine üzdünüz!..
***
Bir yanda bize “öve öve” kelek atan Trump yönetimi var,
diğer yanda da “Bizdeki
muhalefetin yıkıcı kesimine tam destek verdiğini” ilân eden
muhtemel Başkan Biden…
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nun en yüksek, özgül
ağırlığı en fazla üyelerinden
Pek Muhterem Bülent Arınç Beyefendi, “Ehven-i Şer”
makamındaki değerlendirmesinde,
“ABD’de oy kullanacak olsam, Biden’ı tercih ederdim” dedi ve
ona kızanların büyük
büyük bölümü “Trumpçı kesildi” ama…
Büyük Şeytan’ın sağı da solu da bir, hele konu Türkiye
ise!..
ABD’deki Rum ve Yahudi Lobileri’nin muazzam baskısı varken,
bizi “tutacak” değiller.
Üstelik… Karşı karşıya olduğumuz Trump veya Biden’ın kişisel
tavırlarına bağlı bir durum da değil.
“Siyonist-Haçlı İttifakı” bizi “yok etmeyi”, en azından
“eski halimize döndürmeyi” kafasına koymuş bir kere.
O tarafın yapmak istediği net.
Umulur ki, milli birlik ve beraberlik ruhuyla boğazlarına
çökebilelim.
***
ABD’nin de desteğini arkasına almış bulunan “ekonomisi
batık” Yunanistan, “tetikçiliğini” yaptığı güçlerin emriyle bir “çılgınlığa”
girişebilir mi?
Zor gibi görünüyor ama yaparsa sürpriz olmaz.
Pandemi vurgunu, ekonomisi turizme yaslanan Yunanistan’ı çok
fena yamulttu, borçları çevrilebilir olmanın çok çok uzağında, Türkiye’nin
yerli savunma sanayii alanındaki atılımları Yunanistan için “beka” meselesi
anlamına geliyor.
Batı’nın şımarık oğlanı, tıpkı bizdeki 15 Temmuz darbecilerinin “Şura” öncesinde yaptıkları gibi, “Beklersem işim zaten bitecek, iyisi mi bir intihar dalışı, bakarsın kurtarırım!” diyebilir.
KIBRIS’A DİKKAT!..
Akdeniz mücadelesinde yani “varlık mücadelesi”nde zeminimizi
sağlam tutacak olan
Libya’dan ziyade, elbette Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Ah Kıbrıs, biz seni çok ihmal ettik!..
Bu fakirin yıllar yılı “Kuzey Kıbrıs’taki Siyonist Yerleşime
Dikkat” çerçeveli ne yazılara imza attığını takip edenleri bilir.
Etmeyenler de küçük bir “Google” araştırmasıyla bulabilir.
Ah ki ah, yalvardık adeta; “Kıbrıs elden gidiyor,
globalleşme, küreselleşme, AB ile bütünleşme dalgasına Kıbrıs’ı ihmal ettik.
Kuzey Kıbrıs’ın en değerli, stratejik konumu en mühim arazileri Siyonistlerin
eline geçiyor!” diye yazdık da yazdık..
Rahmetli Erbakan Hoca’dan da “Kıbrıs’a sahip çıkılsın,
oradaki gençler ihmal edilmesin, Siyonist yerleşime göz yumulmasın” vasiyetleri
aldık.
Amma velâkin, kaç kişinin umurunda oldu.
Kıbrıs seyahatlerimizin hiçbirinde “bronzlaşalım,
güzelleşelim” demedik.
O güzelim kumsalların yanından geçtik, kumarhanelerine ibret
gözüyle baktık, üzerlerine cami yapılsın diye vakfedilmiş arazilere “Kötü
Evler” yapıldığını belgeledik, Kıbrıs’ta genç maneviyatının nasıl ihmal
edildiğini, en mukaddes mekânlarımızın içki şişelerinin istilasına uğradığını
görüntüledik…
Şirketler Mukayyetliği’nden çıkarttığımız kayıtlarla,
KKTC’deki “Tel Aviv” merkezli şirketlerin sayısındaki artışı grafikledik…
Uyardık, uyardık…
“Türkiye’nin güvenliği açısından en az boğazlar kadar önemli
olan Kıbrıs’ın ‘Türk Kesimi’ adeta İsraillilerin işgali altında” dedik.
Hani…
“Yabancılara gayrimenkul satışı” var ya…
Uyanık ve de organize İsrailliler, parsel parsel aldılar…
Kime ne diyeceksin, her bir şey yasal!..
Durum böyle böyle gelişti.
Türkiye, siyasal iktidara yönelik “devirme” hamleleriyle
meşgulken, KKTC’nin yani Türkiye’nin altını oymaya dönük adımlar devam etti.
Ve bir gün geldi.
Kıbrıs’ın tepesindeki zat neler neler dedi!..
Ne günlere kaldık değil mi!..
***
Kıbrıs gençlerin maruz kaldığı “kara propaganda” çok yaman:
“Rumlar ile aramızda hiçbir problem kalmayacaktı ama Türkiye
bizim Rumlarla iyi geçinmemizi istemedi. Diyaloğun önünü kesmek için elinden
geleni yaptı. Türkiye baskısı olmasa, biz Rumlarla kolkola idik ve çoktan AB
vatandaşı olmuş idik!”
***
Bu koca yalana inanan az mı?
Hayır çok.
Türkiye’de dolaşıma sokulan yalanlar, özellikle genç kesimi
nasıl etkiliyorsa, Türkiye’nin “ihmal ettiği” Kıbrıs’ın genç kesimini de o derece
etkiliyor.
Hatta daha fazla etkiliyor.
***
Şimdi…
Mesele geldi kapıya dayandı.
“Savaş olur mu, olmaz mı?” bilemeyiz ama bizi her koldan
sıkıştırmak ve bitirmek için ellerinden geleni ardına koymayacaklarını görmemek
mümkün değil.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan gençlerin,
özellikle de “Kökten Adalı” gençlerin Anadolu’dan kalben kopmuş olmalarından
endişe ederim.
İnşAllah tam olarak kopma olmamıştır ve İnşAllah “kalp
ameliyatı” için gecikmemişizdir!
-------
TEŞEKKÜRLER
Evlâdımız Enes, başarılı bir beyin tümörü ameliyatı geçirdi,
beynin ön tarafındaki 5 cm’lik bir tümörün tamamına yakını alındı.
Şükür durumu gittikçe iyiye gidiyor. Başta, büyük bir “Dua
Seferberliği” başlatan ve memleketin, dünyanın her tarafından Şifa Duaları
gönderen, Sosyal Medya’da “Rabbim Şâfi” çalışmasını gündeme yerleştiren
kıymetli okuyucularımız, takipçilerimiz olmak üzere…
Dua eden, moral veren bütün dostlara teşekkürler.
Birçok meslektaşım aradı, isim isim yazsam unuttuklarım
olacak, üzüleceğim. Cümlesine teşekkürler.
Çalışmalarını takip ettiğimiz bakanlar, iktidar ve muhalefet
genel başkanları, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, valiler, belediye
başkanları ve bürokratlardan çok sayıda arayan oldu, her birine ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Hepsinden Allah razı olsun.
İhsan Şenocak Hocamız ve talebelerinin dualarıyla
desteklerini de asla unutamam.
Sağlık çalışanlarımızdan Allah razı olsun. Sağlık Bilimleri
Üniversitesi Rektörü Sayın Cevdet Erdöl Hocamız yakın ilgisini eksik etmedi,
Sağlık Bakanlığı Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr.
Serkan Gökkaya, Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer Hocamızın desteğini her an
yanımızda gördük, çok zorlu ameliyatı başarıyla gerçekleştiren Prof.Dr. Ahmet
Murat Kutlay Hocamız ve Ekibi’ne şükranlarımızı arz ediyorum.
Yine, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi
Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Mehmet Daneyemez Hocamıza, Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şahin Bodur Hocamıza yakın ilgilerinden
dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
Elbette İman ve tevekkül.
Enes Yavrumuz, 30 yaşında yakalandığı hastalığı o kadar
sakin karşıladı ki…
Ameliyata hazırlanırken bir abdest alışı, bir dua edişi
vardı ki…
“Şükürler olsun!” dedik.
Yüce Allah Herkese İman ve Sağlık Nasip Etsin.