Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Kasım 2022

Kütüphanecilikte altın dönem

İlkokulda okurken ufkumu açan mekân, halk kütüphanesiydi. Orada ders kitaplarında adlarını duyduğum yazarların kitaplarını buldum ve iştahla hepsini okudum. Çocuk kitaplarının yanı sıra dergilere de merak saldım. Bu alaka, kitap sevgimi pekiştirdi ve kitapevlerine doğru yönlendirdi. Demek ki bir çocuğun dünyasında kütüphanenin çok önemli bir rolü vardır. Kabul edelim ki, son yirmi yıl öncesine kadar kütüphanelerin içleri soğuktu. Katı bir mesai uygulanıyordu. Neredeyse gündüz saat 16.00’dan sonra kütüphaneye giremiyor, kitap alıp okuyamıyordunuz? Ama şimdi öyle değil. Artık 7x24 çalışan kütüphanelerin sayısı giderek artıyor. Modern kütüphanecilik anlayışı yayılıyor. Kütüphane müdürleri daha güler yüzlü, memurları okuyuculara daha sevecen.

Müspet anlayış

İSAM’la başlayan bu müspet kütüphanecilik anlayışı, giderek yaygınlaşıyor. İnsanların, kendi evleri gibi benimsediği hatta gün boyu araştırma yapıp çalıştığı güzel mekânlara dönüştü kütüphaneler. Müdavimlere sıcak içecekler ikram ediliyor. Geçen akşam geç saatlerde önünden geçtiğim Fatih Merkez Kütüphanesi’nde gençleri gördüm, kitap okuyor, çalışıyorlardı. Sadece Fatih ilçemize, son iki yıl içinde 13 yeni kütüphane kazandırıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kurulan Millet Kütüphanesi fevkalâde. Hedeflenen 5 milyon civarında kitap ile Türkiye’nin en zengin kütüphanesi oluyor. Kişiler adına kurulan kütüphanelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunların sonuncusu da Balıkesir Millet Kütüphanesi Ahmet Kot Kitaplığı’dır.

Ahmet Kot ve kitap

Ahmet Kot ömrünü kitaba, kitap kültürüne, kütüphanelere ve sahaflara adamış bir kültür adamıdır. Sanırım en az yarım yüzyıldır kitap almakta ve biriktirmektedir. Evinin dışında, kaç yerde, kaç depoda kitapları bulunduğunu tahmin etmek güçtü. Peki bu kitaplar nerede şimdi? Hemen müjdeleyeyim ki bir ömrün kazancı ve karşılığı olan bu muhteşem birikim, artık Balıkesir’imize taşınmış bulunuyor. “Balıkesir Millet Kütüphanesi Ahmet Kot Kitaplığı” yaklaşık bir yıldır kitapseverlerin en çok konuştuğu bir kültür mekânı. 100 bin 183 kitaptan oluşan kütüphanenin Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açıldığını ve okuyucuların buradan istifade etmeye başladığını duyduğumda çok sevinmiştim. Sonra “Müteferrika Sohbetleri” müjdesi geldi. Bu haber, mutluluğumu ikiye katladı. Bu irfan ocağına yolunu düşürenler, hem aradığı nadir kitabı alıp okuyabiliyor, hem de Türkiye’nin dört bir yanından davet edilen kıymetli şairleri, yazarları, sanatkârları, kültür adamlarını dinleyebiliyor. “Kitap odaklı” bu toplantılarda akademisyenlerin yanı sıra sahaflar, yayıncılar, kitaba sevdalı olan ve zengin kütüphaneleri bulunan araştırmacılar de yer alıyor. TYB İstanbul Şubesi’nde uzun yıllar birlikte çalıştığımız Ahmet Kot Beyefendi lütfedip beni de davet etti. 19. konuşmacı bendim ve mevzum “İnsanı Yazmak”tı. Çalışmalarımda biyografiye verdiğim önem bilindiği için bu konu uygun görülmüştü. Hazırlanıp yola çıktım. Yenikapı’dan deniz feribotu ile Bandırma’ya gittim; oradan Balıkesir’e geçtim. Çarşamba ve perşembe günleri, Kuva-yı Milliye çerağının ilk yakıldığı, Mehmed Âkif Ersoy ve Hasan Basri Çantay ile birlikte anılan şehrimizdeydim. Doğrusu, övgüsünü çok duyduğum bu kütüphaneyi çok merak ediyordum.

Çamlık Tepe’de

heyecanım arttı

Kütüphane’nin İdari Müdürü Selda Açıkel Hanımefendi ile birlikte Çamlık Tepe’ye çıkarken heyecanım artmıştı. Acaba nasıl bir kütüphane ile karşılaşacaktım? Yoksa beni bir sürpriz mi bekliyordu? Binanın önüne geldiğimizde gıyabi hayranlığım, vicahiye çevrildi. “Göz gördü, gönül sevdi” derler ya, aynen öyle. Muhteşem yapıyı temaşa ettim. Demek ki istenirse zevkli, olağanüstü binalar da inşa edilebiliyormuş. Hem estetik, hem de kullanışlı yapılara da sahip olabiliyor muşuz? İçeri girerken tam karşıda mütefekkir yazar Cemil Meriç’in cümlesi gözümü ve gönlümü çeliyor: “Hepimiz aynı kütüphanenin çocuklarıyız.” Bu söze üstadın eserlerinde rastlamamıştım. Meğer bu seçkin cümle, bir zamanlar merhumun kâtipliğini yapan Ahmet Kot Bey’e Cemil Meriç’in söylediği veciz sözmüş. Ve o derin kelam, buradan bütün Meriç severlere ulaşıyor. Düşündürücü ve birleştirici. Cemil Meriç’e zaten bu yakışır.

Mütebessim sima

Ahmet Kot Beyefendi, her zamanki gibi mütebessim simasıyla karşılıyor bizi. Dostluğumuz eski ve şükürler olsun ki hiç kesilmedi. Odasında çay içtikten sonra kütüphaneyi gezmeye başlıyoruz. Mükemmel mihmandarımız, ömrünü adadığı kütüphaneyi anlatıyor. Dünyanın dört bir tarafından bir araya getirilmiş önemli eserlerin yer aldığı ve toplam raf uzunluğu 3.5 kilometreyi bulan BMK Ahmet Kot Kitaplığı, kitap tasnif sisteminde de bir yeniliği taşıyor: Yerli, orijinal ve millî. Klasik felsefedeki anâsır-ı erbaa (dört element) teorisinden hareketle geliştirilen yeni kütüphane tasnif sisteminde kitaplar, tematik olarak ‘toprak’, ‘su’, ‘ateş’, ‘hava’ ve ‘irfan’ olmak üzere beş başlık altında raflarda yerini alıyor. Bu beş bölüm dışında kütüphanede Kitap Kültürü, Mutfak Kültürü ve 1001 Gece olmak üzere üç ayrı koleksiyon daha yer alıyor. Ben “1001 Gece Masalları” bölümüne bayıldım. O küçük oda âdeta hepimizin çocukluk yıllarımızın rüyalarını süslemiş kahramanların bir araya geldiği bir define odasıydı. Doğrusu oradan ayrılmak istemedim. Küçük okurlar ve çocukluğuna özlem duyan yetişkinler, bu odaya bayılacak. 120 kişilik konferans salonu, ‘Fikir Coğrafyası ‘ seminer odası, ‘Sesli Kitap Okuma Kabini’ ‘Görme Engelliler Okuma Masası’, ‘Edebiyat Kahvesi’ ve ‘Kütüphane Dükkânı’ ile bu huzurlu mekân, alışılagelmiş bir kütüphanenin çok ötesinde. “Söz Yolu”nda sözlükler, dilbilim eserleri teşhir ediliyor. Bilhassa yeniliği seven gençlerin buraya bayılacakları muhakkak. Yoğun ilgileri de bunu gösteriyor. “Çevresiyle bir bütünlük arz eden kütüphane, kanaatimce şimdiden Balıkesir’in simge binası oldu bile. Zira hemen yanındaki cami, alt tarafındaki Dijital Gençlik Merkezi ile çevre bence şimdiden bir “kültür sitesi veya mahallesi” hüviyetine bürünmüş bile. Hele binası hazırlanan “Süreli Yayınlar (Gazeteler) Kütüphanesi” ve caminin yanında geniş mekânda hizmete girecek olan kitap fuarı, göz kamaştırıcı mahiyette. Kütüphane ilk yayınıyla kültür muhitine ulaştı bile: 40 Temada Kitap Kültürü Kaynakçası çok değerli bir eser. Şüphesiz bu güzel hizmetlerin meydana gelmesinde en büyük katkıyı ve desteği verenler Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız Yücel Yılmaz, Balıkesir Valimiz Hasan Şıldak, Balıkesir Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı, Balıkesir Üniversitesi Rektörü İlter Kuş ve elbette bu kıymetli bürokratlarımızın yardımcıları… Kütüphanede çalışanlarla görüştüm. Her biri ayrı bir değer, işlerini severek, usanmadan yapıyorlar. Liyakat ve ehliyet sahibi, mükemmel ekip işbaşında. Çarşamba günü “Matbuat Sohbetleri”nde konuşurken salonda çok değerli isimler vardı. Hepsini söylemem mümkün değil ama aşinalardan Prof. Dr. Mehmet Narlı Beyi anmak isterim. Mülkî ve İdari erkân da lütfedip salonu şereflendirmişti. Fotoğraflar eşliğinde bazı abide şahsiyetlerimizden bahsettim. Programın sonunda bana yöneltilen değerli suallere cevap verdim. Katkıları çok kıymetliydi.

Günümüzün Ali Emiri’si

Ahmet Kot belki de yurtiçinde ve dışında kitap fuarlarını en çok ziyaret eden kişidir. Ama gittiği bu kitap pazarlarında heybesi dolu gelir. En son Almanya’daki Frankfurt Kitap Fuarı’nda yine çok değerli eserleri bulup kütüphaneye getirmiş. Çalışma masasının üstünde onları görüyoruz. Bu kitaplar sadece raflara konmayacak, bir kısmı tercüme edilecek ve yayın dünyamıza kazandırılacak. Muhterem Ümit Meriç, Şehir ve Kültür dergimizin 100. sayısında bu kütüphaneyi anlatan nefis bir yazıya imza attı. Orada, “Ahmet Kot, Balıkesir’de Çamlı Tepe’de bütün Türkiye’ye bir ‘cennet’i açtı.” diyor. Şüphesiz bu millî hazineden en çok Balıkesirli talihli vatandaşlarımız ve bilhassa gençlerimiz istifade edecek. Ama kanaatimce şehrin yakınlarındaki iller, daha sonra da Türkiye genelinde birçok kitap meraklısı ve araştırmacı, buraya bigâne kalmayacak, yolunu Balıkesir’e düşürüp kütüphaneyi ziyaret edecektir. Şüphesiz mekân, bu sıcak ilgiyi ve köklü sevgiyi hak ediyor. Hatta Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde kütüphane kurmak isteyen yetkililer, bu örneği görmek isteyeceklerdir. Kitap ve kütüphane dünyamızda sembol hâline gelmiş şahsiyetler vardır. Fatih’teki “Millet Kütüphanesi”ni kuran Ali Emiri Efendi bu simge şahsiyetlerin birincisi ise, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin “Hafız-ı Kütüb”ü İsmail Saib Sencer de ikinci isimdir. Bu tarihî şahsiyetlere ben Ahmet Kot Beyefendiyi de ekliyorum. Zira bu kütüphane ile bunu ziyadesiyle hak ediyor. Yıllar önce Ahmet Bey’e, bir kitabımı imzalayıp ithaf etmiştim. Okuyunca bana, “Bu sözler, ithaftan çok bir dua gibi.” demişti. Ben dua etmeyi seviyorum. Yazımı bir dua ile tamamlamak istiyorum: “Cenabı Allah, güzel ülkemizin diğer 80 şehrine de, böyle iyi kütüphaneler ve hepsinin başına da Ahmet Kot gibi kültür kahramanları ve idealist insanlar nasip etsin, âmin.”