Kutsal Pençe
Dünyanın en kahraman ve merhametli askeri Mehmetçik, “Pençe Harekâtı” ile Kuzey Irak’ta destan yazıyor. Çocuk katillerinin inlerine giriyor, gizlendikleri mağaraları tespit edip yok ediyor. Bunun neticesinde yüzden fazla terörist tesirsiz hâle getirildi. Haftalardır devam eden bu kutsal pençe harekâtı, Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın müjdesiyle, “son terörist ele geçirilmeden” inşallah sona ermeyecek. Yurtiçinde İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun gayreti, çabası ve başarısı biliniyor. Yurtdışında da Peygamber Ocağı’mız, aziz ordumuz zafer üstüne zafer elde ediyor. Allah’a hamdolsun.
Varsın birileri gündeme, sürekli lüzumsuz konuları taşısın. Yurtdışından gelen planlı taarruzlara devletimiz sağlam ve cesur bir şekilde mukavemet ediyor ya. Dünyaya nizamat vermeye kalkışan, herkesi/her devleti ‘zaptu rapt’ altına almaya çalışan süper (!) güçler, köksüz uygarlığın hırslı sahipleri, özellikle ABD, dünyaya ahlaksızca horozlanmaya, edepsizce dayılanmaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhurbaşkanı ve hükümetiyle, ordusu ve bütün kurumlarıyla kuru gürültüye asla pabuç bırakmıyor. Halkından aldığı güçle hayasızca akınlarda bulunanların höykürmelerine aldırış etmiyor. Tabii bu dik ve şerefli duruş, bu haysiyetli kafa tutuş, düne kadar istediğini yaptırmaya alışmışları, daha doğrusu alıştırılmışları çok kızdırıyor, hatta kudurtuyor.
Binlerce yıllık ulu, kutlu maziye dayanan, dünyaya adaletle hükümferva olmuş büyük devletleri kuran ve son olarak Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup dünyaya armağan eden biziz. Aziz devletimizi ve mübarek milletimizi başka ülkelerle karıştıranlar, şu gerçeği eninde sonunda anlayacak: Türkiye başka devletlere benzemez, asla ve kat’a bölünmez. Kendi aramızda konuşur tartışırız ama gün gelir ihtiyaç olursa tek yumruk olur, balyoz gibi düşmanların tepesine ineriz. Örnekse: Çanakkale Zaferi, İstiklal Harbi ve muhteşem 15 Temmuz Destanı... İnanmazlarsa başka destanları da gösterebiliriz.
Tarihboyunca yüzlerce meydan savaşında galibiyetler elde eden, kazandığı zaferlerin ardından merhamet yüzünü gösteren ve büyük medeniyetler kuran bizleriz. 15 Temmuz’a kadar sinsi bir yılan gibi orduya çöreklenen FETÖ ihanet şebekesini, ansızın sırtından çekip atan bizim imanlı, kararlı ve güçlü ordumuzdur. Ve bu zaferin hemen ardından PKK terör örgütüne üç yıldan beri kök söktüren, hainlere kaçacak delik aratan yine şanlı ordumuzdur. Yurtiçinde, bilhassa Doğu ve Güneydoğu’daki dağlarda karış karış halk düşmalarını arayıp bulan, başta Suriye ve Irak ve Yunanistan olmak üzere bütün sınırlarda gücünü, varlığını hissettiren yine Yüce peygamberimizin müjdesini almış bu askerdir.
Dikkat edin, Türkiye Cumhuriyeti’ne açıkça saldırmaya cüret edemeyenler, 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef seçmişlerdir. Vatanımızın bekası için canlarını ortaya koyan bu altı seçkin isim, gizli/aleni gelen bütün taarruzları imanlı göğüsleriyle karşılıyor ve püskürtüyorlar. Herkes bilmelidir ki, Erdoğan, Bahçeli, Yıldırım, Fidan, Akar ve ve Soylu’ya savaş açanlar ya Türkiye düşmanı dış güçlerin güdümündedir veya içerideki kanlı ihanet örgütlerinin sözcüleridir. Başka izahı yok. Türkiye varlık yokluk savaşı verirken, menfaat için düşmanla işbirliği yapan safdiller ise ileride çok pişman olacaklardır. Bu kardeşlerimiz, Kandil ve Pensilvanya’dan talimat alanlarla ortak hareket etmesinler, bu güzel ülkenin hasımlarını sevindirmesinler. Vakit varken vicdanlarının sesini dinleyip istikameti bulsunlar. Aksi takdirde ileride, utançlarından çocuklarının yüzlerine bakamayacaklardır. Yahya Kemal “26 Ağustos 1922” şiirini ordumuz için yazmıştı, hayatta olsaydı aynı mısraları haykırırdı: “Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbî, / Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbî, / Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, / Galib et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın”