Kutlu şehadetin ardından bize kalan
İsmail Heniyye, kendi ifadesiyle kutlu dava uğrunda feda edilen beden. Bir mülteci kampında doğan ve hayatının ilk yıllarını Gazze'deki geçiren bir Filistinli olarak dünyaya geliyor. Bu zorlu yaşam koşulları, zulüm altındaki hayat onu Filistin davasının ateşli bir savunucusu haline getiriyor. Mülteci kamplarındaki yaşamı, Filistin'in özgürlüğü için verdiği mücadelede onu daha kararlı ve azimli bir lider yapıyor. Heniyye, Hamas'ın önde gelen liderlerinden biri olarak, Kudüs’ü, Aksa’yı ve Gazze’yi savunmak için ömrünü ortaya koyuyor. Onun liderliğinde, Filistin direnişi güçlendi ve uluslararası alanda daha etkili bir ses haline geliyor.
Heniyye, Filistin halkının kalbinde taht kurmuş bir dava adamıydı. Onun mücadelesi, adalet ve özgürlüğün sembolüydü. Filistinlilerin günlük yaşamlarındaki zorlukları kendi deneyimleriyle anlayan Heniyye, davası uğrunda göz bebeği oğullarını ve torunlarını şehid verdi. Metaneti ile tüm dünyayı etkiledi ve birçok insanın İslam ile şereflenmesine vesile oldu. Hamas’ın siyasi büro başkanı olarak duruşu ve temsili ile davanın vakarını muhafaza etti. Onun her adımı, Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık hayallerini gerçekleştirme yolunda atılmış bir adımdı. Kutlu davamız uğruna mücadele etti ve şehid oldu. Şahidiz!
Ve şahidiz ki bu büyük dava adamının mücadelesi kimler tarafından düzenlendiğini bildiğimiz hain bir saldırıyla son buldu. İsmail Heniyye, Amerika ve İsrail eliyle haince bir suikast sonucu şehit edildi. Onun şehadeti, sadece Filistin halkı için değil, tüm İslam dünyası için büyük bir kayıptır. Heniyye'nin yokluğu, İslam aleminin içinde bulunduğu mahcubiyeti ve çaresizliği bir kez daha gözler önüne serdi.
Müslümanlar olarak utanmaktan utanır hale geldik. Çaresizliğimiz tahammül sınırlarını çoktan aştı. Mahcubiyetimiz kahrolma boyutuna ulaştı. Halkı müslüman ancak idaresi hain birçok Müslüman ülke, zalime artık dur demek için yeterince güçlü bir şekilde ses çıkaramıyor. Artık bu mahcubiyet ve bitiş hali tüm müslümanlar için bir uyanış, bir diriliş ve şahlanış getirmeli. Bu zulüm ve şımarıklık ancak ve ancak Müslümanların birlik ve beraberlik içinde tek yürek, tek bilek hareket etmesiyle son bulabilir.
Dünyanın aklıyla alay eden Amerika ve onun haylaz, terörist çocuğu İsrail'in zulüm politikaları artık sürdüremez, sürdürmemeli. Elbet birgün yok olacaklar lakin bu zulmün durmasında biz ne derece bir fonksiyon icra ediyoruz bu da bizim imtihanımız. Tarih boyunca zulümle abad olan hiçbir devlet kalıcı olmamıştır. Bu bakımdan Amerika ve İsrail'in de sonu da yakındır. Buna imanımız tamdır. İsmail Heniye'nin şehadeti, bu zulüm düzeninin çöküşünün son habercisidir. Dünya, adaletin ve hakkın er geç galip geleceği bir yer olacak. Heniye'nin mücadelesi ve şehadeti, bize adaletin ve özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Onun mirası, Filistin halkının ve tüm İslam dünyasının kalbinde yaşayacak. Şehitler ölmez, zira onlar ebedi bir direnişin sembolüdür. İsmail Heniye de bu ebedi direnişin en parlak yıldızlarından biri olarak yaşamaya devam edecektir. Onun yolunda yürümeye ahdedenler, adaletin ve özgürlüğün meşalesini taşımaya da devam edecek biiznillah…