Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2434.20
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Haziran 2021

Kuşun gözünden değil, uydudan bakın

İsrailli yazar Yuval Noah Harari, Hz. Musa Tur dağına gittiğinde hemen buzağıya tapmaya başlayan Yahudilerin gözünden, beşeriyetin yer küredeki serüvenini hikaye ediyor.

Harari, “Sapiens” kurgusunda saplantıyla, saçmalamayı da göze alarak, okuyucusunu bir dogma olan ateizme zorluyor.

“Varlığını inkâr etsek de yer çekimi yok olmaz”, “Radyo aktiviteye inanmasanız da radyoaktivite vardır” diyen Harari, kendisiyle amansız çelişkiye düşüyor.

Ateizm ısrarını bir yana bırakırsanız “Sapiens”, beşeriyet hakkında tafsilatlı bir muhteva sunuyor.

Harari’ye göre, Homo Sapiens (akıllı insan), Afrika’dan dünyaya merhaba diyor.

Bir çok insan türünden en sona, Neandertallerle, Sapiens kalıyor. Neandertaller, çoğunlukla Avrupa ve Kuzey Asya’da yaşıyor.

Biyoloji tarihindeki en ölümcül tür Sapiens, Neandertallerin neslini 28 bin yıl önce tüketir, tek insan türü olarak ”Sapiens” kalır.

Homosapiens, ekolojik seri katildir; bir çok bitki ve hayvanın soyunun tükenmesinin sorumlusudur.

Sapiens’in en bariz hususiyeti, gruplar oluşturabilme kabiliyetidir. Sapiens’i diğer mahlukata üstün kılan budur.

Karıncalar ve arılar çok büyük gruplar halinde çalışabilirler ancak, bunu çok sıkı bir şekilde yalnızca akrabaları ile yaparlar.

Kurtlar ve şempanzeler, karıncalardan daha esnek gruplar oluştururlar, ne var ki gruplarını sadece çok yakından tanıdıkları ile kurarlar.

Kurtlar 5-8’lik, maymunlar en fazla 60-70 kişilik gruplar oluştururlar.

Sapiens, çok esnektir ve sınırsız sayıda işbirliği yapabilir; sınırsız gücü bu yeteneğinden gelir.

Harari, Yahudiliğin şifrelerini verir gibidir. İsrail, gücünü Sapiens’in grup oluşturma özelliğinden aldığının iyice farkındadır.

Maymun klanlarında alfa erkekler bilek gücü ile değil, ittifaklar kurarak lider olurlar.

10 bin yıl evvel buğdayın evcilleştirilmesi, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olur.

Diğer dönüm noktası 200 yıl önce başlayan sanayi toplumudur.

Buğdayın evcilleştirilmesi ile çiftçilik başlar. Daha önceden geyiklerin, koyunların, tavşanların ardından koşan, ağaçlara tırmanan insan, tarlasına kaplarla su taşımaya, tarladan taşlar toplamaya başlar.

Böylece, eklem bozukluklarıyla, bel ve diğer fıtıklarla ilk kez tanışır.

Üretilen buğdaylar depolanmaya, buğdayları hırsız ve düşmanlardan korumak için depolar, duvarlar yapmaya, buğdayı yetiştirmek için yerleşmeye başlanır.

Çiftçilikle birlikte çocuklar anne sütünden ziyade tahılla beslenirler, doğumlar sıklaşır, bağışıklıklar zayıflar, çocukların bir yarısı 20 yaşını bulmadan ölürler.

Yerleşim yerlerinde, salgın hastalıklar kol gezmeye başlar.

Bir anlamda insan buğdayı değil, buğday insanı evcilleştirir.

10 bin yıl önce 8-10 milyon insan vardır. M.S. 1. Yüzyılda 250 milyon çiftçi ve 1-2 milyon avcı toplayıcı vardı.

Avcılar yüzlerce kilometre karelik alanlarda yaşarlar.

Avcılar gelecek haftayı ya da ayı düşünmez, planlamazlardı. Çiftçiler ise gelecek 10 yılı ve sonrasını bile hesaplamaya başladılar. Bu, kaygı ile tanışmamız demekti.

Her yerde ortaya çıkan yöneticiler ve seçkinler, çiftçilerin emeğiyle ürettiği fazla gıda ile beslenip, köylüleri de zar zor hayatta kalabildikleri bir hayata mahkum ettiler.

Acıların sebebi arzulardır; arzu etmezseniz, acı da çekmezsiniz. Bu, Budizmin temel düsturudur.

Dünya yüzeyi, 510 milyon, karalar ise 155 milyon km karedir. M.S. 1400’lerde, insanlar sadece 11 milyon kilometrekarelik bir alanda yaşıyorlardı.

Diğer yerler aşırı soğuk, kurak, sıcak, kuru ya da aşırı nemliydi. Tüm tarih, yeryüzünün sadece % 2’lik kısmında yaşandı.

Tarihi çok az insan yaptı, gerisi tarla sürdü.

Yüzlerce askerle yapamadığınızı bir rahiple yapabilirsiniz.

Süngü ile pek çok şey yapabilirsiniz, ama süngü üzerinde oturamazsınız.

Kuşun olduğu yerden değil, uydunun olduğu yerden görmek; yüz yıllara değil, bin yıllara bakmak gerekir.

1519’da İspanyol korsan Cortés ve diğer korsan sürüleri Meksika’yı işgal ettiler. Yerli Astekler, bu gelenlerin sarı madene ilgilerini hayretle karşıladılar. Bunun nedenini Cortés’e sordular.

Cortés, şöyle cevap verdi: “Çünkü ben ve arkadaşlarım ancak altınla iyileşebilen bir kalb hastalığından muzdaribiz!”

2000 yılında savaşlarda 310 bin, cinayetlerde 520 bin insanın öldü. Bu, toplam 830 bin ölüm, aynı yıl ölen 56 milyon insanın sadece yüzde 1,5’unu oluşturuyordu.

2002 yılı rakamları daha şaşırtıcıdır. 57 milyon ölümün sadece 172 bini savaşlar, 569 bini cinayetler sonucu gerçekleşmişti. Toplamda 741 bin ölüm, insan şiddeti nedeniyledir. Buna karşılık 842 bin insan intihar etmiştir. Ortalama bir insanın kendini öldürme riski, savaş, ve cinayetle öldürülme riskinden fazladır.

Arap ve İslam dünyasının pek barışçıl olmadığını düşünürüz ama, Arap ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra sadece bir Arap ülkesi diğerini; Irak, Kuveyt’i işgale kalkıştı. Müslüman dünyasına baktığımızdaysa sadece bir örnek ekleyebiliriz: İran-Irak savaşı.

Milliyetçilik, 19. Yüzyılda ortaya çıkmış ölümcül bir pandemidir.

Dünya’daki para 473 trilyon dolar, nakit ise 47 trilyon dolardır.

Sanayi toplumu tutumluluğu, tedavi edilmesi gereken bir hastalık sayıyor.

Roma’nın para birimi “Dinar”dı. Ürdün, Irak, Sırbistan, Makedonya, Tunus’un resmi para birimleri halen “Dinar”dır.

Romalılar yenilmeye alışık idiler, bunu yönetebiliyorlardı.

Tien, Çince cennet demektir. Liberalizm, Kapitalizm, Nazizm, Faşizm gibi Hümanist dinlerden komünizmin “Büyük Atılım”ı 1958-1961 arasında 50 milyon Çinlinin açlıktan ölümüyle sonuçlandı.

ABD, F-16 ve Cruise füzeleriyle “Demokrasi” ve “Özgürlük” taşıyor(!).

Lawrence filmi, Arapların Türklere isyanını anlatan, bir İngiliz destanıdır.

Tarım toplumları açlığın gölgesinde yaşarlardı, sanayi toplumunun en büyük derdi ise obezitedir.

1500’lü yıllarda dünyada 500 milyon Homo sapiens vardı, o yıllarda yıllık kişi başı üretim 550 dolarken, bugün 8.800 dolardır.

1500’lü yıllarda insanlar günde 13 trilyon kalorilik enerji tüketirken, günümüzde günde 1.500 trilyon kalori tüketmektedirler.

Bu sürede nüfus 14 kat artmışken, enerji tüketimimiz 115 kat artmıştır.

İnsan nüfusu, 1700 yılında 700 milyon, 1800’de 950 milyon, 1900’de 1,6 milyar, 2000’de 6 milyar, günümüzde 7 milyar oldu.