Dolar (USD)
34.50
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2981.91
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Küskünlüğün Izdırabı

Sevgi ve saygı, insan olmanın özelliğidir. Bir arada yaşamanın ve beraber olmanın formülü, birbirimizi sevmek ve saymaktır. Aksi takdirde fitne, fesat, kin ve nefret yaygınlık kazanır. İki cihan mutluluğunun yolu, konuşmak, görüşmek ve hasbihal etmekle döşenmiştir. Riya, yalan ve gösterişten uzak sohbet, gönülden gönle giden yolları açar; insanı kalp ve ruh birliğine taşır. İşte o zaman güzellikler, hayır ve en yüksek iyilik gerçekleşir.

Kavga ve şiddet ortamında adalet terazi en iyi ölçektir ve en doğru hükmü verir. Haddi aşanlar ise, nizanın müsebbibi olarak adaletle terbiye edilir. Zira el-Âdil, hak ve hukuku gerçekleştiren adalet sahiplerini sever. Adalet, hak ve hukuku gözetmekle zulme alan bırakmaz. Zulüm, kardeşliği yıkan en büyük fitnedir. Allah korkusu, kardeşler arasında her türlü kırgınlık ve küskünlüğü bertaraf eden terazidir.

Kardeşler, birbirlerine sevmekle Allah’ı severler. Allah’ı sevdikçe iman nurundan sınırsız bir şekilde nasiplenip aydınlanırlar. Sevgiyi yok eden en büyük tehlike ise, küslüktür. Kardeşler arasındaki küskünlük üç günü geçmez. Yüz çevirme ve sırt dönme, kardeşlik hukukunda yer bulmaz. İman nuruyla aydınlanan kalpler ve gönüller, sevgi ve muhabbetin harcıdırlar. O aradan kalkarsa, bereket ve inayet sona erer.

Düşmanlık, tövbe ve mağfiret kapısını kapatır. Onun için küsmek, kan dökmeye eşdeğer bir günah olarak görülmüştür. Kardeşlik selamla başlar, selamı kesmekle biter. Selamı kesmeyen kardadır ve kazanan odur. Küslük ve kırgınlıkta selamı ilk veren kurtuluşa ermiştir. Selama mukabele etmemek, imanın güzelliğini görmemektir. Selam ve iman kardeştir. Kardeşliğin zedelenmesiyle, zedelenirler ve zarar görürler.

Küskünlüğün esiri olanlar, terkedilmeye mahkûm olurlar; yalnızlaşır ve yabancılaşmanın yükünü taşırlar. Bu yük, tebessüm ve bağışlanmayla hafifler. Nefis, gurur ve kibir, bu ağır yükten beslenir ve güçlenirler.

Küskünlük, acıma, şefkat ve merhameti öldürür; kin ve nefreti semirtir, azdırır. Tek bir beden gibi olan mü’minler, şikâyet ve gönül yaralarıyla nefretin girdabına düşüp adalet ve hakikat terazisini yitirirler. İman ehli, birbirlerini kırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici nefret dilini kullanmaz. Nitekim inanç, nizaları ve zulmü ortadan kaldırır.

Kötülüğün savulması, düşmanlığı samimi bir dostluğa dönüştürür. Onun için nebevî uygulama, “sulhu daima daha hayırlı” kabul etmektedir. Küslüğü gidermenin formülü, Allah’ın ipine sarılmak ve ondan ayrılmamaktır. Allah ve Resulüne itaat etmek, çekişme, başarısızlığa düşme ve gücün yok olmasını engeller.

Modern hayat ne yazık ki, insanları meta haline dönüştürdü. Hırs ve tamah, akılları ve kalpleri ifsat etti. İş ve dünyevî kutsallar, modern hayatın ikonları oldu.

İnsanlarımız birbirlerini kırmaya ve acıtmaya başladılar. Küskünlük ve dargınlık, aile fertlerinden başlayarak bütün cemiyeti etki altında bırakmaktadır. Bayram, düğün, yas ve sevinç günlerinde birbirlerini görmeye muhtaç insanlar, yüz yüze gelmemek için birbirlerinden kaçıyorlar, konuşmuyor, evlerini ziyaret etmiyorlar. Kardeşlerin birbirleriyle, babanın oğluyla, gelinin ve torunun babaannesiyle, dayının yeğeniyle, yeğenin teyzesiyle, kardeşin ablasıyla, kişinin sülalesiyle ve tüm yakınlarıyla küs olup dargın olarak yaşaması, birliğimizi sarsmaktadır. Muhabbet dilini, nefret, kin ve intikam diliyle gün be gün değiştiriyoruz; ve gönüllerin hâkim olduğu sevgi dilini maalesef artık kaybediyoruz.

Ayrışma sebeplerinin başında dünyevî kaygılar: meta, servet, miras, mal, mülk ve ticaret konuları gelmektedir. Engin gönüllerin ve kavi yüreklerin sahipleri, bilgeliğin iksirinden nasiplenmiş bahtiyarlardır.

Hâsılı, küsmek ve küskünlük insanı içten kemiren ve ona ızdırap veren ölümcül bir zehirdir. Dışlanmak, unutulmak, hatırlanmamak, küsmenin ağır bedelleridir. Bunun panzehri ise, yüce gönüllü bir şekilde bağışlayıcı olmak, şükretmek, dua etmek, affetmek, vermek, ziyaret etmek, yemek yedirmek ve beklentiye girmemektir.