Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Mart 2024

​Kurumsal işlevsellik açısından Medreseler

İslam tarihinde Medreseler, bilim, din, ve felsefe eğitimine odaklanan önemli eğitim kurumlarıydı. Bu kurumlar, öğrencilere Dini ilimler öğretmenin yanı sıra felsefe, matematik, tıp, astronomi ve diğer bilim dallarında da eğitim veriyordu. Bu sayede İslam dünyası, Orta Çağ boyunca bilimsel ve entelektüel gelişmelere liderlik etti.

Bilinenin tam aksine İlk dönem Medreseler, bilgiye erişimi teşvik ederek İslam medeniyetinin altın çağını oluşturdu.

İslam tarihinde medreselerin kuruluş ve yayılışları tek bir sebeple izah edilemeyeceği gibi, medreselerin İslam tarihi boyunca tek bir işleve sahip olduğu da iddia edilemez.

Medreselerle birlikte ortaya çıkan en önemli yeniliklerden birisi ulema ile siyasi güç sahipleri arasındaki ilişkide yaşanmıştır. Medreselerde hakim kesim üzerinde etkin siyasi güç sahipleri, dindarlıklarının bir göstergesi olmasının yanında, hayatın her alanında söz sahibi olan ulemanın desteğini alarak sağlıklı bir dinî ve toplumsal hayat temin etmek, iç ve dış siyasi rakipler karşısında toplumun desteğini sağlamak ve kendi meşruiyetlerini garantiye almayı hedeflemişlerdir.

Şunu Bilmemiz lazım ki, İslam tarihinde hayatın herhangi bir alanında ortaya çıkmış bir kurumun tarihî ve coğrafi bağlamından koparılarak incelenmesi çoğu zaman yanlış sonuçlara götürebilmektedir. Örneğin, İslam’ın ilk yıllarından modern döneme kadar mevcudiyetini muhafaza eden kadılık kurumunun her dönemde aynı özellikleri taşıdığını veya daha çok siyasi bir görevi ifade eden vezirlik kurumunun bütün İslam devletlerinde değişmez bir şekilde aynı yetki ve sorumlukları ifade ettiğini iddia etmenin yanıltıcı sonuçlar doğuracağından şüphe yoktur.

Dini kurumların bu genel karakterini en iyi yansıtan örneklerden biri olan medrese her dönemde fiziki yapısı, kuralları, işleyişi ve fonksiyonu kesin olarak belirlenmiş şekilde faaliyet gösteren bir kurum olarak değerlendirilmemelidir. Bu nedenle, İslam dünyasında medreseler üzerine söylenecek bir sözün hangi dönem ve bölgeyi içerdiği büyük önem arz etmekte ve bu hususu gözden kaçıran her yorum bir ölçüde eksik veya hatalı olmaktadır.

Medreselerin hayatın pek çok alanıyla iç içe geçmiş girift yapısı, tarihî ve coğrafi değişimleri dikkate almayı zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla yapılması gereken, medreseler hakkında genelleyici iddia, tanım ve ifadeler yerine konu hakkındaki tespitleri, odaklanılan dönemin kendi şartları bağlamında değerlendirmek olmalıdır.

9. yüzyıldan sonraki dönemde ise medreseler, İslam dünyasında yaygınlaşarak büyüdü. Özellikle Abbasîler döneminde medrese sistemleri genişledi ve farklı bilim dallarında uzmanlaşmış okullar olarak ortaya çıktı.

Selçuklu dönemine gelince, medreseler genellikle dini bilimlerin yanı sıra mantık, felsefe, tıp gibi alanlarda da eğitim veren merkezlerdi. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise medreseler, devletin ve toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlendi. Medrese eğitimi, özellikle dinî ilimler ve hukuk alanında uzmanlaşmanın hedeflendiği kurumlardı.

Ancak zamanla, Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte bilimdeki değişimlere paralel olarak etkisi azaldı.

Günümüzde Müslüman coğrafyalarda medreselerin durumu ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Bazı ülkelerde geleneksel medreseler hala önemli bir rol oynarken, kimi ülkelerde modern eğitim sistemleri medrese sistemini geride bırakmıştır.

Özellikle Suudi Arabistan, Pakistan, Afganistan, İran gibi ülkelerde geleneksel İslam eğitimi veren medreseler genellikle dini eğitim verirken, bazıları aynı zamanda diğer bilim dallarında da eğitimler sunmaktadır.

Ancak Laik eğitim anlayışı benimseyen birçok İslam ülkesinde dinî eğitim genellikle devlet okullarında veya özel kurumlar aracılığıyla verilmektedir.

Öte yandan, bazı ülkelerde halen geleneksel medrese sistemi, modernleştirilmiş ve güncellenmiş bir müfredatla devam etmektedir. Bu ülkeler, geleneksel değerleri koruyarak aynı zamanda çağdaş bilim ve teknolojiye de odaklanmaktadır.

19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu'nda modernleşme çabaları kapsamında eğitim sistemi yeniden yapılandırıldı. 1924'te ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte laik bir eğitim sistemine geçilince bu süreçte, medrese sistemine olan vurgu azaldı ve modern okulların sayısı arttı. Ancak, günümüz Türkiye’sinde bazı geleneksel medreseler hala eğitim vermektedir.