Kürtlerin En Büyük Düşmanı PKK'dır
PKK, Irak’ın Kürdistan bölgesinde 5 Haziran sabahı saat 05:00 sıralarında Peşmerge Güçlerine saldırdı. Saldırının ardından basın açıklaması yapan Peşmerge Bakan Yardımcısı Serbest Lezgin: ‘’Metina bölgesine güvenlik görevini icra etmek için giden Peşmerge teknik birliğine PKK’lılarca pusu kuruldu’’ dedi.PKK saldırısında 6’sı yaralı 5 Peşmerge hayatını kaybetti.
PKK’lıların bölgedeki bütün yollara mayın
döşediğini, daha önce de benzeri saldırılarla karşılaştıklarını ifade eden
Lezgin: ‘’Bundan sonra PKK artık saldırma
imkânı bulamayacaktır’’ ifadesi dikkat çekiciydi. Ancak esas dikkat çekici
açıklamayı Irak Bölgesel Hükumet Sözcüsü yaptı: ‘’Yapılan saldırı tüm Kürtlere yapılmış bir saldırıdır’’ dedi. Öyle
anlaşılıyor ki Irak Kürtleri PKK’nın gerçek yüzünü görüyor. Umarız ki PKK’ya
hâlâ sempati ile bakan kendi Kürtlerimiz de bu gerçeği en kısa zamanda görür.
Eskiden Orta Asya’da zihinleri kontrol
etmek için yaygın olarak kullanılan ‘’mankurtlaşma’’
yöntemi vardı. Savaş esirlerine uygulanan yürek parçalayıcı
‘’mankurtlaşma’’ yöntemiyle esirler öz benliğini, kültürünü, dinini kısacası
tüm değerlerini kaybederek düşmanlarının kuklası hâline getirilirdi.
O gün deve derisini kafalara geçirilerek
‘’mankurtlaştıralan’’ zihinleri, bugün başka araçlarla PKK ve sempatizanlarını
mankurtlaştırılmaktadırlar. Görüldüğü gibi PKK sadece Türkiye için değil, Kuzey
Irak Kürtleri başta olmak üzere bütün bölge için bir tehdittir.
Türkler ve Kürtler tarih boyunca hep bir arada
yaşayarak iç içe geçmiş adeta et ile tırnak gibi olmuşlardır. PKK üzerinden
Türkiye ve bölgenin kendi potansiyeline erişmesini engellemek için küresel
güçler tarafından açık gizli hep desteklendi.
E. Amiral Soner Polat (rahmetli) Jeopolitik
Rota kitabında: ‘’Bebekleri bile alçakça
katleden kanlı terör örgütü PKK her açıdan Batı’nın koruması altındaydı. NATO
toplantısına katılan her subay bu yalın gerçeği hemen anlardı’’ diye
yazmıştı.
PKK’ya verilen destek bugün ‘’SDG’’ adı altında hâlâ devam
etmektedir. Hâlbuki SDG, PKK’nın Suriye kanadı olduğu açık kaynaklardan da
anlaşılmaktadır. Ancak bazı NATO ülkeleri SDG’nin PKK’yla bir bağının
olmadığını söylemek için bin dereden su getirmektedir.
Ancak ‘’İblise neden İblislik yapıyorsun
diye sorulmaz’’ Dolaysıyla sömürgeci güçlerin PKK ve diğer terör örgütlerini
desteklemesinde şaşılacak bir şey yok. Daha iyi bir gelecek kurmak için iki
hususa dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi, Türkiye
olarak bizim de şu soruları kendimize sormamız lâzım: Kürtler tarihin üç kritik
dönemi olan Malazgirt, Çaldıran ve Milli Mücadele döneminde Türk kardeşleriyle
ortak hareket ettiği hâlde hangi hataların neticesinde bazı Kürt gençlerini
PKK’ya kaptırdık? Askeri anlamda başarılı operasyonlar oluyor ama sosyal ve
siyasal anlamda aynı başarıyı ortaya koyabiliyor muyuz?
İkincisi, özellikle
Doğu ve Güneydoğulu gençlerimizin şu soruları kendilerine sormaları gerekir: Bazı NATO ülkeleri PKK’ya niçin destek verir?
İsrail’in Nil ile Fırat arasında bulunan topraklara yerleşmek istediği sır
değildir. Peki, Fırat’ın kenarında kim yaşıyor? İsrail bu hedefine ulaştığı
takdirde, Filistinlilere yaptığı gibi aynı vahşeti Kürtlere uyguladığında,
PKK’ya bugün destek verenler Kürtleri İsrail’e karşı korurlar mı? Bazı dar
ufuklu kişiler bu söylediklerimizi komplo teorisi gibi düşünebilirler. Ancak
bölgedeki gelişmelere dikkatlice bakarlarsa bu planın ince ince işlendiğini
göreceklerdir.
Toparlayacak olursak, PKK maddi olarak bölgede
ekonominin gelişmemesine neden olurken, manevi olarak ta Kürtlere hep acı yaşatarak
büyük zarar verdiler. Onun için diyoruz
ki Kürtlerin en büyük düşmanı PKK’dır.