Kürtler Erdoğan'ı Bağrına Bastı
Diyarbakır, geçtiğimiz cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın tarihi mitingine ev sahipliği yaptı. Soğuğa ve olağanüstü güvenlik tedbirlerine rağmen, Diyarbakır Valilik meydanı hakikaten çok iyi bir heyecana sahipti. Son yılların en kalabalık ve coşkulu mitinglerinden biriydi. Dedik ya gelen Erdoğan'dı. Yani son dönemlerin en güçlü siyasi iradesi, en güçlü karizmatik lideriu2026 Erdoğan ismi, konuşmaları, mesajları her zaman bölgede büyük heyecan ve beklenti yaratmıştır. Erdoğan, Kürtlere hep umut olmuştur, sahip çıkmıştır, güven vermiştir. Özellikle bölge halkı, Erdoğan'la korkmadan ben Kürdüm diyebilmiş, Erdoğan'la rahat rahat Kürtçeyi yani ana dilini kullanabilmiş, Erdoğan'la "zorunlu ve mutsuz vatandaşlıktan, gönüllü ve mutlu vatandaşlığa" geçebilmiş, aidiyet duygusunu geliştirmiştir. 15 yıldır girdiği tüm seçimlerde halktan büyük destek ve teveccüh gören, girdiği seçimleri hiç kaybetmeyen, tek başına milyonları ikna edebilecek siyasi itibarı ve karizması olan; gün geçtikçe meydanları coşturan ve başkanlığa emin adımlarla koşan bir takım kaptanından bahsediyoruz.
YETER Kİ ELİNDE SİLAH VE TERÖR OLMASIN
Ve beklenen tarihi an gelmişti, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biji Serok Erdoğan" sloganlarıyla miting meydanındaydı. Ellerindeki Türk bayraklarıyla alanı dolduran binlere hitap etmeye başladı "Barışın ve özgürlüğün fedaisi biziz, biz sizi Allah rızası için sevdik, yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik, gizli gizli değil alenen sevdik; Diyarbakır Türkiye'nin mührüdür, bizim davamız sizinle, muhatabımız sizsiniz; bir daha terör bu topraklarda yaşam bulamayacak, davası, derdi, projesi olan herkesle konuşmaya hazırız, yeter ki elinde silah olmasın, terör ve şiddeti dayatmasın" sözleriyle gönül gözlerine hitap etti, yüreklere dokunmayı bildi. Hele hele "hakkınız olan ve ana sütü gibi helal olan demokratik, kültürel ve insani adımlarda asla geri adım söz konusu olmayacak, hiç endişe etmeyin, tek millet derken de sadece Türk, Kürt, Laz, Çerkez demiyorum, 80 milyonun tamamı tüm renkleriyle tek millet diyorum" sözleri var ya yüreklere nakış gibi işlendi, umudu, birliği ve kardeşliği daha da güçlendirdi.
GÖNÜLLER NASIL ONARILACAK?
İlgili bakanların güvenlik ve terör operasyonları, yakılan ve yıkılan evlerin inşası, istihdamın artırılması ile ilgili konuşmalarından sonra; eksik bir husus, dile getirilmeyen çok önemli sosyal ve psikolojik sorunlar vardı. Yanımdaki gazeteci arkadaşıma sordum "yakılan ve yıkılan evler, işyerleri onarılır, tahrip edilen alt yapı ve çevre düzenlenir de ya kırılan gönüller nasıl onarılacak, yaşanan acılar nasıl unutturulacak, insanlar nasıl tekrar mutlu olacak?" Çünkü bölge halkı PKK'nın sivil yerleşim yerlerine taşıdığı, hiçbir insani, vicdani, ahlaki kural ve kaide tanımayan kirli bir hendek ve çukur savaşıyla Cumhuriyet tarihi boyunca görmediği zulmü ve acıyı yaşamıştı. Adeta kendi vatanında mülteci konumuna düşmüştü; devlete de kızgındı, işten, aştan, evlerden, okullardan, camilerden ziyade yüz binlerce insanın yitip giden çocukluk anıları ne olacak, nasıl geri gelecek, yüreklerdeki bu travma hali nasıl tedavi ve restore edilecek?
KÜRTLER YIKANI DA YAPANI DA ÇOK İYİ BİLİYOR
HDP'den duygusal kopuş yaşayan Kürtlerin büyük bir kısmı siyasi rotalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın insani, vicdani ve İslami kimliğine çevirmiş durumda. Hiç kimse merak etmesin, Kürtler, kendi evlerini, ocaklarını, anılarını kimin yıktığını ve kimin de onardığını çok iyi biliyor. İşte kimileri gayri insani ve gayri ahlaki yol ve yöntemlerle yürekleri parçalar, medeniyetleri yıkar, gönülleri kırar, görülen o ki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'da Diyarbakır'a samimi kardeşlik duyguları içerisinde, kırılan gönülleri onarmaya, yıkılan medeniyetleri de inşa etmeye gelmişti, hoş gelmiş ve sefalar getirmişti.