Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2021

​Kürtler

Kürtler hakkında konuşanların haddi hesabı yok. Neredeyse herkes aklına geleni söylüyor. Bilhassa bazı ekran konuşmacıları, neredeyse gece gündüz bu konudatemelsiz fikir beyan ediyor: Kürt vatandaşlar, Kürt seçmenler, Kürtlerin hakları, “Kürt Sorunu” vs. Peki bu konuları ele alanlar, gerçekten Kürtleri tanıyor mu, meselelerini biliyor mu? Hayatları boyunca bir “Kürt eli” sıkmış, onu gönülden kucaklamış mı? Değilse bu konuda nasıl konuşabiliyor?

Hayatımın yaklaşık 20 yılı Kürt vatandaşlarımızın arasında geçti. Aynı şehirde Türkler ve Araplar da vardı. Sadece diller farklıydı.Hisler, inançlar, âdetler ve idealler hep aynıydı. Aynı çarşı pazarda buluşuyor, aynı yollarda yürüyor, aynı camilerde birlikte namaz kılıyor, aynı sofralarda oturup yemek yiyor, aynı kahvelerde çay içiyorlar. Bu birliği hangi ruh sağlıyor? Kısa ve kesin: “İslam kardeşliği.” Evet farklı ırkları aynı gönül dünyasında buluşturan ve tutkal gibi onları aynı potada birleştiren yüce dinimizdir, inanç birliğidir. Bu gerçek değişmez. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimize gidiniz. Bu illerimizdeki vatandaşlarımız arasında zerre kadar ayrılık gayrılık göremezsiniz.

Hem içeride ırkçı ve seküler kesim, hem de yurtdışındaki emperyalist ülkeler tarafından istismar edilmeye çalışılan Kürtler, bu oyunları görmüyor mu sanıyorsunuz? Her gün onlar adına konuşup ahkâm kesenler bölge insanınıne ölçüde tanıyor? Kürtler ezici çoğunlukla Müslümandır ve dindardır. Tasavvuf büyüklerine veya medrese âlimlerine bağlıdır. Olmayalar da sıkı şekilde inandığı dinin icaplarını yerine getirir. Bu şehirlerimizdeki camilerinvakit namazlarında,mabetleri dolduranların ekseriyeti Kürtlerden oluşuyor.

Malazgirt Zaferi’yle birlikte bu topraklara yerleşen Türkler ve Kürtler yaklaşık bir asırdır sulh içinde yaşıyor. Ev hâlleri, âdetleri, inanışları aynıdır. Saddam, Halepçe’de beş bin Kürt kardeşimizi katlettiğinde Türkiye’de herkes gözyaşı döktü. Hepimizin yüreği yandı. Tıpkı Bosna’da, Karabağ’da, Kudüs’te, Kırım’da, Suriye’de ve Doğu Türkistan’daki katliamlara isyan ettiğimiz gibi.

Kürtler, Kudüs Fatihi Selahaddini Eyyubi’yi çok severler; Anadolu’yu Türklere ve Kürtlere yurt yapan Muhammed Alparslan’a da muhabbet beslerler. İdrisiBitlisi’denBediüzzaman Said Nursi’ye kadar nice âlimi, mutasavvıfı yetiştiren bu kutlu beldelerin çocukları birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe inanmışlardır. Tahrik ürünü bir iki isyanı saymazsak tarih boyunca bu sadakat içinde olmuşlardır. Bölgede sağlam bir inanç ve barış iklimi hâkim olmuştur.

PKK, Marksist Leninist bir örgüt; Kürtlerin dini İslam’a düşman. Bu örgütü kurduranların en büyük amacı Kürtleri bölmek, parçalamak, İslam’dan koparıp zayıf hâle getirmektir. Buna muvaffak olamadılar. Kanlı örgüt, 15 Ağustos 1984 Eruh Baskını ile birlikte bölgede huzuru bozmaya, sivil vatandaşlara, emniyet güçlerine saldırmaya başladı. Yaşlılar, kadınlar, bebekler vahşice katledildi. Gençler, dağlara kaçırıldı. Kürtler, birlikte yaşama kültürünü benimsemiş bir millet. Bugün doğup büyüdükleri şehirlerin yanı sıra İstanbul, İzmir, Mersin gibi büyükşehirlerimizde de ahenkli bir şekilde yaşıyor, iş hayatına katkıda bulunuyorlar. Sosyal hayatta mükemmel uyum içindedirler.

1990’lı yıllarda “Kürt realitesi” tanındı. Ama asıl olumlu gelişmeler 2000’li yıllardan itibaren başladı. Son 20 yılda bölgeye yapılan büyük yatırımların herkes farkında. Muğla’da ne varsa Hakkâri’de de onu görüyoruz. Edirne’deki yolların benzeri Siirt’te de vardır. Eskiden iki üç ilde üniversite varken şimdi 81 şehrimizde yüksek tahsil yapılabiliyor. Fabrikalar, köprüler, tüneller, barajlar her yerde açılıyor. Ekonominin yanı sıra kültürel hakların tamamı verildi. Artık hiç kimse Kürtçe konuştuğu için ayıplanmıyor, asla yasak yok! Bu kazanımların çoğunu şimdiki hükümetin gerçekleştirdiği aşikâr.

Kürtler, Türkiye’de ayırıma tabi tutulmadıklarını biliyor. Bu sebepten kızıl örgüte öfkeliler. Sadece destan yazan yiğit “Diyarbakır Anneleri” değil, bütün Kürt anaları çocuklarını çalanlarla savaşıyor. Yavrularını alıp dağlara kaçıran, onları kullanıp hoyratça harcayan maşaların kumpasını anneler bozuyor.

Kalan son teröristler toplanıyor. Bir zamanlar onbinlerce militanın barındığı dağlarda aldatılmışların sayısı artık 190’ın altında. Teslim olanlarda artış var. Örgüt Türkiye sınırları içinde çözüldü, Irak ve Suriye’de ise panik hâlinde. Mehmetçik nefes aldırmıyor. Kürtler ABD’ye, İsrail’e ve diğer emperyalist güçlere güvenmiyor. Bugünlerde pompalanan “Kürt Sorunu” aldatmacasına da inanmıyor. Olmayan sorunu istismara yeltenenler,Kürt Oyu’nun peşinde. Vefalı, kadirbilir Kürtler, ferasetleri ve basiretleriyle kurulan kirli tuzağı görüyor. Sırası gelince istismarcılara gereken dersi elbette verecektir.