Kürt Türk dostluğunu bozamayacaklar!
Başlıktaki "dostluk" kavramını bilerek kullandım. Türk Kürt kardeşliği gibi içi boşaltılmış bir kavram üzerinden edebiyat yapmak istemedim. Ne demek istediğimi Kürtler daha iyi anlamıştır. Çünkü az çekmediler bu kardeşlik edebiyatından. Bilirsiniz Türkiye'de yıllardır "Kürtlerle Türkler 1000 yıldır kardeştir." "Etle tırnak gibidir." "Yaşasın Türk Kürt kardeşliği!" türünden sloganlar atıldı. Kürtler de yıllardır bu tür vurucu sloganları şaşkınlıkla dinlediler. Çünkü etle tırnak misalinde bile tırnak olmak nedense hep Kürtlere düştü.Ne var ki milliyetçisinden solcusuna varana kadar dillendirilen bu kardeşlik edebiyatı Kürtlerin hiçbir yarasına merhem olmadı. Çünkü bahse konu olan kardeşlik içi boşaltılmış, samimiyetsiz en vahimi de şarta bağlı olan bir kardeşlikti. Bin yıldır kardeşiz denilen insanların dilleri yasaklanırken, işkencelerden geçirilirken, faili meçhul suikastlara kurban giderken, akıl almaz insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılırlarken -ehli vicdan sahibi bir kesim hariç- en ufak bir tepki bile gösterilmedi. Çünkü bu kardeşlik şarta bağlı olan bir kardeşlikti. Kürtler tüm haklarından feragat ettikleri ölçüde kardeşlikten sayılıyordu. Örneğin anadilde eğitim talep ettikleri takdirde bırakın kardeşliği onlara birer bölücü, hain ve terörist insanlar olarak bakılıyordu. Bizim gibi düşündüklerinde, hak-hukuk, anayasada eşit yurttaşlık talep etmediklerinde ise sorun yoktu ve onlar kardeşlerimizdi! Bu yüzden Kürtler haklı olarak bu türden bir kardeşlik edebiyatına hiç pirim vermediler.
*
Bilenler bilir Marcus Tullius Cicero Dostluk üzerine yapıtında(De Amicitia) dostluk kavramını ele alır. Dostluğu anlaşmak olarak tanımlar ve iki insanın dost olabilmesinin kolay olmadığını bunun için bir takım niteliklere haiz olmak gerektiğinin altını çizer. Dostluk ancak iyi ve akıllı insanlar arasında gerçekleşir. İyi olmayan insanlar dost olamazlar der Cicero. Ona göre dostluk sürekliliği gerektirmeli ayrıca dostluk demek karşılıklı sadakat demektir. Dostlar arasında saygı da olmalı. Ve bu, ahlak, erdem ve şeref üzerine ilerlemeli. Bilhassa erdeme çok önem verin der Cicero. Çünkü onsuz dostluk kurulmaz. Gerçek dostluk ölümsüzdür. Budalalar ise asla dostluk kuramaz vs. Bereket versin Türkiye cumhuriyeti tarihinin en cesur en Kürt dostu olan AK Parti iktidar oldu da Kürtler bugüne kadar dillendirilen samimiyetsiz içi boş sloganlardan kurtuldu. Eski Türkiye'nin mağdurları yeni dönemde sahici, samimi ve kalıcı dostluklar kurmaya başladı. Üstelik bu dostluk sıradan, içi boş olan bir dostluk değil. Cicero'nun da altını çizdiği gibi karşılıklı saygı ve güven çerçevesinde ilerleyen bir dostluk
Ben kendi adıma iki yılını dolduran barış sürecinin sahici dostluğun en önemli adımlarından biri olarak görenlerdenim. Diğer taraftan Alman menşeli İttihat ve Terakki zihniyetinin yoğun baskı ve zulmüne maruz kalan kesimlerin aradan geçen onca yıldan sonra resmi ideoloji ile yüzleşme evresine geçtikleri şahane bir dönemin içindeyiz. Elbette bu kalıcı dostluğun kurulmasından rahatsız olan ve ülkede barış ve huzur ortamının tesis edilmesini istemeyen kesimler var. AK Parti bir taraftan barış görüşmelerini sürdürürken diğer taraftan da bu aşağılık kesimin maskelerini indirerek kamuoyuna deşifre etti. Bu kesimin Gezi kalkışmasından bu yana hedefinin "barış ortamını bozmak" ve ülkeyi 90'lı yıllara döndürmek olduğunu artık bilmeyen kalmadı.
Geçenlerde bir TV Kanalında Lice'deki heykel provokasyonundan sonra yaşanan bazı tatsız hadiseleri heyecanla anlatan bir yorumcuya denk gelmiştim. Kan bulmuş sivrisinek misali sürecin neredeyse tıkanma noktasına geldiğinden bahsediyordu. Bu kesimleri yabana atmamak gerekir. Bu ülkenin mağdur edilmiş kesimlerinin kanaat önderlerini, yazarlarını, sanatçılarını etkileyerek onların kafalarını bulandırarak eski Türkiye ideolojinin ideologları haline getiren ilginç bir yapıdan bahsediyoruz. Bir zamanlar resmi ideoloji ile yüzleşme gayreti gösteren kesimlerin bugün yaşanılan hadiseleri nasıl da resmi ideoloji yanlısı bir perspektifle yorumladığını ibretle izlemekteyiz. Keza bu ülkede kendinden başka ırk tanımayan bir zihniyetin figüranlık rolünü üstlenen Ermeni gençlerinin hazin halleri de öyle. Evet, işimiz zor. Yazı başlığımın kesin bir yargı ifade ettiğinin farkındayım. Bunu iki sebepten ötürü bilerek yaptım. İlki bu ülkede hala tekçi, ceberut devlet zihniyetiyle muhalefet eden ve büyük oranda halkın teveccühünü kazanmış cesur bir hükümet var. Bugün Kandil'le görüşme faydalı olur diyen bir hükümet yetkilisi ile barış konusunda taviz vermeyen bir PKK liderinin varlığı eski Türkiye rejim yanlılarını çıldırtmaya yetiyor. Kürtlerle Türklerin dostluk anlaşmasından nefret eden, çılgına dönen kirli yapılar hemen her türlü yola başvurmaktan kaçınmayacaklar ancak bu sefer de karşılarında biz vicdanlı Türkleri bulacaklardır Bu ülkede düşen bir Kürdün elinden ilk tutanın artık bir Türk'ün olması büyük önem arz etmektedir. Ben bu çerçevede vicdan sahibi Kürtlerle Türklerin barışın peşini bırakmayacağını düşünüyorum.Çünkü çözüm süreci artık bu ülkenin namusudur.
Duran Kalkangeçenlerde birçoklarını umutlandıran Lice'deki heykel operasyonu için yaptığı açıklamayla barış karşıtlarını süku00fbt'u hayaleuğratmıştı. Şu zamanda ne kadar çok şeyin değiştiğini görmemek için insanın kör değil art niyetli olması gerekir ki öyleler. 1 Eylül 2014 Dünya Barış günü Kürt ve Türk dostluğunun pekişeceği bir tarihtir. Bugünden tezi yok, Türkü, Kürdü, Alevi'si, Müslüman'ı, Ermeni'si kısacası bu ülkede yaşayan "her vicdanlı insan" dostluk duygularını özellikle böylesi zor zamanlarda pekiştirmeleri gerekir. Kürdüm Doğruyum Çalışkanım kitabın yazarı bir Türk olarak her ortamda ifade ettiğim bir cümleyi buraya bir kez daha yazarak noktalayayım. Bu ülkede Kürtler haklarını elde edene kadar ben bir Kürdüm. Darısı diğer Türklerin başınau2026
twitter.com/sivildemokrat