Kürt seçmen üzerinden tarz-ı siyaset
Millet İttifakı koalisyon yapısı ile bir yandan işin niteliği gereği koalisyonun parçaları olan siyasi partilerin seçmenlerini bir araya toplayarak oy oranını artırmayı amaçlarken diğer yandan ideoloji mühendisliği ile Kürt seçmene kendi ittifaklarını doğru adres gösterme çabası içerisinde.
Sosyo-politik yönü gereği en
ilginç ve sıra dışı olanı Millet ittifakının Kürt seçmen üzerine kurguladığı
ideoloji mühendisliğine dayalı izlediği bu tarz-ı siyaset.
Bu seçimlerde 62 milyon
seçmenin yaklaşık 13 milyonu Kürt seçmenden oluşuyor. Bu sayı toplam seçmen
sayısının yüzde yirmisine tekabül ediyor. Bu nedenle ister kabul edilsin
ister edilmesin Kürt seçmenin bu seçimlerde kilit rolde olduğunu rakamlar tüm
objektifliği ile anlatıyor.
Kürt seçmenin toplam oyu içerisinde yüzde
elliyi aşan HDP’nin seçmeni var. HDP seçmenin içerisinde seküler Kürtlerle
beraber, demokratik Kürt seçmenin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Yine
aynı sosyoloji içerisinde muhafazakâr Kürt seçmende var. Önceden kültürel ve
siyasal talepler bakımından seküler Kürt seçmen, muhafazakâr kültürel Kürt
seçmen ve demokratik Kürtler olarak ayrışan bu sosyolojinin son dönemde siyasal
anlamda birbirlerine yakınlaştığına şahitlik ediyoruz. Farklı sosyolojik
kategoride olan Kürt seçmen kimlik siyaseti üzerinde tercih oluşturmaya
başladılar. Böylece kimlik talebi ve dolayısıyla tanınma talebi her şeyin önüne
geçti ve tüm Kürtlerin talebi oldu.
Millet ittifakı bu gerçekler
karşısında Kürt seçmenin çoğunun oyunu almadan iktidar hayali kuramayacağının
da farkında. Bu nedenle hem ittifakını hem de siyasetini Kürt seçmen üzerine
kurguladı.
Önce CHP, HDP ile angajman
içerisine girdi. Bu süreçte HDP üzerinden gelen terör eleştirilerine de CHP
göğüs gerdi. Amaç Kürt seçmen içerisinde yüzde elliyi aşan HDP’nin seçmenini
ittifaka kazandırmaktı. Diğer yandan ittifakın muhafazakâr partilerinde Deva
ve Gelecek Partisi kendi seçim beyannamelerinde Kürt seçmenin kimlik
taleplerine karşılık gelecek vaatlerde bulundular. Hatırlayın, Deva Partisi
anayasada ki vatandaşlık tanımını ve Türk kavramlarını tartışmaya açmıştı. Bu
tartışma Millet ittifakı kimlik talebi üzerinde birleşen muhafazakâr Kürt
seçmene Deva ve Gelecek partisiyle ulaşma stratejisinden başka bir şey değil.
Kürt seçmene vaatler havada uçuşurken ittifak içinde ki partilerin milliyetçi
seçmenini de kıvamda tutmak gerekiyor. Özellikle milliyetçi seçmen kimliğinin
en belirgin olduğu İyi Parti seçmeni bu tarz-ı siyaseti sindirmeye çalışıyor. Millet
ittifakı ise milliyetçi seçmeni konsolide etmek için Mansur Yavaş’ı sahaya
sürdü. Mansur Yavaş özellikle Orta Anadolu’da ki mitinglerde ki milliyetçi
söylemlerle İyi Parti seçmenin şüphelerini gidermeye çalışıyor. Ancak
Yavaş’ın milliyetçi söylemleri ile Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
özellikle HDP’nin söylemlerini tasdik eden söylemleri arasında çok büyük
tutarsızlıklar olduğu seçmenin gözünden kaçmıyor.
İlgiler için bir uyarı yaparak
konuyu kapatalım; Millet ittifakının nabza göre şerbet siyaseti vaatler ile
gerçek görüşleri arasında fikri türbülans yaratıyor. Bu fikri türbülans
siyasette samimiyet ve dürüstlük düzeyini de tanımlıyor.
Buna nam-ı diğer; köprüyü
geçinceye kadar siyaseti de diyebiliriz. Anlaşılıyor ki o köprü geçilene kadar
herkes dayı konumunda. Köprü geçilmeden kimin dayı olduğu ise belirsizliğini
koruyacak. Ancak köprü geçilirse şayet sonrasında dayı olmadığı halde dayı
itibarı görenler için zor bir süreç başlayabilir.