Kürt seçmen oyunu bozdu
14 Mayıs’ta
tarihi bir seçim yaşadık. Hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı seçim
öncesi Türkiye siyasi sosyolojisi şifreleri üzerinden kurguladıkları stratejik
ittifakları ile seçmenin huzuruna çıktılar.
Bu seçim
öncesi Millet ittifakı seküler, milliyetçi, muhafazakâr, liberal hatta Kürt
seçmene hitap edeceğini iddia ettiği ittifakına çok güveniyordu. İttifakın
amirallerine göre millet ittifakı açık ara farkla ve ilk turda seçimi
kazanıyordu. Üstelik anlı şanlı anket firmaları da bu söylemi sayısal olarak
destekliyordu. Sosyal medyada kurulan sanal sandıklarda sayım çoktan bitmiş ve
millet ittifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu bu simülasyon ve
halüsinasyonel sanal dünyada Cumhurbaşkanı olarak ilan edilmişti bile.
Ancak 13 Mayıs
akşamı sanal olmayan sandıkların sayımına geçilmesi millet ittifakı için sonun
başlangıcıydı. Sayımlar sona erdiğinde ilk turda gerekli olan yüzde 50 +1 oyu
almasına ramak kalan Sayın Recep Erdoğan kesin zaferini sadece on beş gün
ertelemiş olsa da birinci turun mutlak ve kesin galibiydi. Millet İttifakı ise
gecenin tartışmasız kaybedeni dahası hayal kırıklığıydı.
Peki millet ittifakı neden
hezimete uğradı?
Bu
başarısızlığın birçok siyasi-sosyolojik nedenlerle gerekçelendirilmesi mümkün.
Ancak ben Millet İttifakı’nın en önemli stratejik hatasından biri olan “Kürt
seçmen” stratejisinden bahsetmek istiyorum.
Millet İttifakı
seçimin kazanılması için Kürt seçmenin ittifaka kazandırılmasının gerekliliğine
inanıyordu. Yaklaşık 13 milyon seçmen sayısıyla Kürt seçmenin öneminin altının
çizilmesi doğru bir tespitti. Buraya kadar her şey normal.
Ancak millet
ittifakı Kürt seçmene ulaşabilmek adına PKK uzantısı HDP/YSP’nin kapısını
çaldı. Dahası Kürt meselesinin çözümünde HDP/YSP’yi muhatap olarak kabul etti.
Oysa daha önce pek çok kez uyardığımız üzere Kürt sosyolojisini sadece HDP/YSP
üzerinden okumak fahiş bir hataydı. Hele hele HDP/YSP ye muhatap payesi
verilmesi millet ittifakı için bugünkü hezimetinin ayak sesleriydi.
Çok defa
önemle altını çizdiğimiz üzere Kürt seçmen sosyolojisinin en politik ve en
kalabalık grubunu “Demokratik ve Liberal Kürtler” oluşturuyor. Bu sosyolojinin
talepleri de HDP/YSP’nin sadık tabanını oluşturan seküler Kürtlerle benziyor.
Belki de o yüzden sıklıkla bu iki sosyo-grup birbiriyle karıştırılıyor veya
aynıymış gibi görülüyor.
Fakat
Demokratik Kürtlerin bariz iki farkı var. Birincisi politik bir seçmen grubu
olmaları ve bu nedenle siyasal taleplerin iktidar tarafından yerine
getirileceğine inanıyor olmaları, ikincisi ise siyasal taleplerinin birlik ve
beraberlik çatısı altında olması ve hukuk dışı ütopik amaçları ve dolayısıyla
şiddeti dışlamasıdır. Demokratik Kürt seçmen iktidardan beklediği söylemleri
duymadığı zaman iktidardan desteğini çekerek siyasal taleplerine rahatlıkla
kimlik kazandırabildikleri HDP/YSP sosyolojisine dahil olabiliyorlar.
Fakat
istedikleri söylemlerin iktidar tarafından dile getirilmesi ile blok halinde
HDP/YSP sosyolojisinden kopma kabiliyetine haizler.
Millet İttifakı’nın
idrak edemediği bu ince nüansı Recep Tayyip Erdoğan çok iyi biliyordu. Zaten
O’nu güçlü bir siyasetçi yapan en önemli vasfı milletini çok iyi tanıması değil
mi? Bu nedenle 13 Mayıs seçimleri hemen öncesinde Batman mitinginde Kürt
seçmene seslendi. İnkâr ve asimilasyon politikalarını sona erdiren kişi
olduğunu hatırlattı. Ancak bu yapılanların bir inayet olmadığını zaten
Kürtlerin ana sütü gibi helal hakları olduğunu söyledi. Yaptıklarının yeterli
olmadığını ama yaptıklarının yapacaklarının teminatı olduğunun altını çizdi.
Bu söylemler
ve içerdiği tespitler çok önemliydi. Demokratik Kürt seçmen uzun zamandan beri
duymadığı ve duymak istediği şeyleri bizzat Cumhurbaşkanın ağzından duydu.
Zaten Kürt seçmen Erdoğan’a inanıyor ve yaparsa yine Erdoğan yapar diyor. Kürt
seçmen bu seçimde de Erdoğan’ın arkasında durdu. Bunun sonucu olarak HDP/YSP
bir önceki genel seçimde %11 olan oy oranı %8,43 e, 2018 de aldığı 5.772.000 oy
sayısı ise 4.791.000’e geriledi. Geçen seçimde HDP/YSP ye oy veren Bir milyon Kürt
seçmen bu seçimde HDP/YSP ye oy vermedi. Bu rakamlara ilk defa oy kullanacak
bir milyon genç Kürt seçmeni de eklersek HDP/YSP’nin oy kaybı iki milyonu
buluyor. Bu rakamlarda yaklaşık %4 lük bir yüzdeye tekabül ediyor.
Ancak şu
uyarıyı yapmalıyım, sakın ola ki HDP/YSP’nin oy kaybetmesi Kürt seçmenin siyasi
etkisizliği olarak okunmasın. Nitekim bu hatalı okuma da Kürt seçmeni sadece
HDP/YSP ile eşitlemek olur ki siyaseten telafisi zor sonuçlar doğurabilir.
Ez cümle;
HDP’yi seçimin kilit partisi olarak göstererek PKK’ya statü kazandırmayı
amaçlayan büyük resimde ABD’nin Suriye de YPG ile benzer statü kazandırma
oyununu Recep Tayyip Erdoğan’ın son
andaki söylemlerini dikkate alan sağ duyulu Kürt seçmen bozdu. Oyun bozulunca
millet ittifakı da kaybetti. Sonrası mı?
Yedik içtik
Allah artırsın masayı kuran (Amerika) kaldırsın.