Küreselleşmenin Sonuna Doğru
Özellikle son 10 yılda dünya sıkıntılı bir dönem yaşamaktadır. 11 Eylül saldırıları ile başlayan süreç 2008 küresel finans krizi ile patlak vermiş, 2012 yılında ulusallaşma akımı hız kazanmış günümüzde de kendisini açıkça belli etmeye başlamıştır. 2008 yılından sonra dünya ülkeleri ekonomide 1400'ün üzerinde korumacı politikayı hayata geçirmiş, bu durum küresel ticaretin ve beraberinde küresel ekonominin zayıflamasına neden olmuştur.
Dünyada dengeler yeniden kurulmakta tahterevallinin aşağıdaki kısmı yukarı yukarıdaki kısmı da aşağı inmeye başlamıştır. Dünyada kurulan yeni dengelerde tek dünya devleti kurmaya çalışan küresel sermayeye "Dur!" denmiş ve süreç tersine dönmeye başlamıştır. Küreselleşmeyi başlatan ABD-İngiltere-Küresel Sermaye ortaklığı bozulmuş artık yeni bir döneme geçilmiştir. Nitekim cuma günü başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, yaptığı konuşmada "Bugünden sonra topraklarımızı yeni bir vizyon yönetecek. Bugünden itibaren önce Amerika gelecek" sözleriyle bunu açık bir şekilde ilan etti. Başkanlığı döneminde yürüteceği politikanın temelinin "ABD'ye tam bağlılık" olacağını ifade eden Trump, "Fikirlerimizi açıkça konuşmalıyız, anlaşmazlıklarımızı dürüstçe tartışmalıyız, ancak her zaman birlikten yana olmalıyız. ABD birleştiğinde yenilemez" dedi. Yine aynı konuşmasında Trump "Buradaki zaferler sizin zaferleriniz olmadı, onların elde ettikleri başarı sizlerin başarınız olmadı. Değişim başlıyor çünkü bu an sizin anınız. Washington DC'deki iktidarı alıyoruz ve sizlere halka veriyoruz." sözleriyle uzun zamandır küresel sermayenin yönetiminde olan ABD yönetiminin artık el değiştirdiğini ve küreselleşmenin eski gücünü kaybedeceğini ilan etti. Yaptığı konuşmada "Milliyetçi kanımız ortak. Aynı bayrağın altında kalbimiz çarpıyor. Köprüler, havalimanları, tüneller, bu şahane ulusun hizmetine sunulacak" sözleriyle milliyetçi akımın daha da yaygınlaşacağının işaretini verdi.
Trump, Alman Bild ve İngiliz Times gazetelerine verdiği ortak mülakatta küreselcilerin en önemli organlarından NATO ile ilgili "NATO'nun sorunları olduğunu çok daha önce de söyledim. Birincisi modası geçmiş bir örgüt, çünkü çok uzun zaman önce kuruldu. İkincisi ülkeler ödemeleri gereken aidatı ödemiyor" dedi. Bunun yanında Trump'ın dikkat çeken bir açıklama daha yaptı. Trump ABD para birimi doların, kısmen Çin'in kendi para biriminin değerini düşük tutması sebebiyle "Bizim şirketlerimiz onlarla rekabet edemiyor çünkü paramız fazla değerli. Ve bu bizi öldürüyor" dedi. Trump seçim kampanyası sırasında "yoğun" vergi indirimleri ve 1 trilyon dolara kadar çıkabilecek altyapı harcamaları taahhüt ederken serbest ticaret antlaşmalarına karşı olması ve ABD dışındaki ABD firmalarının ABD'ye mal satmaları durumunda %35 vergi ödeyeceklerini belirtmesi küreselleşmenin tersine dönmesini ve korumacı politikaların küresel ticaretin daha da azalacağının işaretini vermektedir. Diğer taraftan İngiltere Başbakanı Theresa May yaptığı basın toplantısında "AB'den ayrılıyoruz ancak Avrupa'dan ayrılmıyoruz. Mal ve hizmetlerinizi almak istiyoruz, kendimizinkileri de sizlere satmak istiyoruz. Mümkün olduğunca serbestçe ticaret yapmak istiyoruz. Ortak pazarda kalmak istemiyoruz. Bunun yerine AB ile serbest ticaret anlaşmasına varmak istiyoruz. Birleşik Krallık'ın ortak ticari politikanın ya da ortak dış gümrük ücretinin parçası olmasını istemiyorum. Tüm bunlar, ülkelerle kapsamlı ticaret anlaşmaları yapmamızı engelleyen Gümrük Birliğinin ögeleri. AB ile gümrük anlaşması yapmamızı istiyorum. Bu yeni bir gümrük anlaşması anlamına da gelebilir ya da Gümrük Birliğinin kısmi üyesi olmak anlamına da gelebilir." dedi. Ayrıca konuşmasında küreselciliğin aksine korumacı politikaların uygulanacağının da işaretini verdi. May, "en zeki ve en iyinin ülkeye gelmesine izin verme" stratejisinden vazgeçilmeyeceğini ancak göç sisteminin ulusal çıkarlar doğrultusunda kontrol altına alınacağını belirtti. Bu arada Davos'a katılan ilk Çin Devlet Başkanı olan Şi Cinping "Dünyanın sorunları için küreselleşmeyi suçlamak anlamsız" diyerek küreselciliğin yeni adresi olduğunu ilan etti.
Türkiye ise bu süreçte, kendisine vurulan prangalardan birer birer kurtulmakta kurtulmakla kalmayıp aynı zamanda gücünü de artırmaktadır. Anayasa değişikliği ile bürokratik oligarşiden kurtularak devletin işleyişini tıkayan mekanizmanın yerine hızlı bir şekilde iş üreten bir sistem kurulacaktır. Halihazırda Türkiye bir süredir yollar, köprüler, nükleer santraller, hava limanları çalışmalarına başlamış alt yapı yatırımlarına hız vermişti. Ekonomik saldırıların arttığı son dönemde Merkez Bankasının yapmış olduğu stratejik hamleler son derece akıllıca ve önemlidir. Yine bu bağlamda uzun vadeli önlen olarak kısa vadeli şokların etkilerinin azaltılması, döviz kurları ve finansal piyasaların olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi, tasarrufların yatırımlara döndürülmesi, dev projelerin ve uzun vadeli yatırımların hayata geçirilmesine yardımcı olacak Türkiye Varlık Fonu kurulması çalışmalarına başlamıştı.