Küreselcilerin insan sevgisi gözlerimi yaşartıyor
Ne acayip bir dünyada yaşıyoruz. Dünya gittikçe psikopatlar
tarafından yönetilen bir açık hava akıl hastanesine dönüşüyor.
"İnsanlar,
cehaletin kalın perdesi arkasından, gerçeği göremiyorlar. Katillerine kucak
açıp onları alkışlıyorlar" demişti Goethe. Evet, inanması güç bir
“şevkle” yapıyoruz bunu.
Maske takmamız söylendi, yaptık. “Birbirinizden uzak durun” denildi,
“tamam” dedik. İşletmelere kapılarını kapatın emredildi, itaat ettiler.
Bize sürekli sedyelerde taşınan ve entübe edilen hastaları
gösterdiler, korktuk. Elimizi verdik
kolumuzu kaptırdık anlayacağınız.
Buna rağmen Hitler'in
bir melezine dönüştüler. Modern tıp bilimi bu denli kült haline gelmemişti. Hala
toplumun bir kısmına cahil, sürü, işe yaramaz, aptal, manyak muamelesi
yapıyorlar.
Bilemiyorum belki de yıllardır okullar ve kitle iletişim
araçlarıyla beyinleri iğdiş edilen, düşünme melekeleri zedelenen insanlar
böylesi olağanüstü durumlarda sağlıklı düşünemiyorlar. Oysa “gerçek” o kadar
aşikâr ki.
Bir simülasyonda yaşıyoruz. Kendilerini Tanrı sanıyorlar. Her
şeyi kendileri dizayn ediyor.
Esasen kötünün iyi,
yalanın gerçek, hastalığın sağlıklı ve doğal olmayanın doğal olması için doğal
ve ahlaki düzeni tersine çevirmekle ilgili birçok konuda mahir bir network var
karşımızda.
Allah’ı ve tasarımını kendi çıkarlarını ve sapkınlıklarını
temsil eden şeytan ile değiştirmek gibi bir emelleri var. Medya organlarını da kendi
şeytani gerçeklik vizyonlarını gerçekleştirmek için kullanıyorlar.
Ancak nasıl olduysa Alman
haber kuruluşu Bild, karantinalara, maske zorunluluklarına, psikolojik ve
fiziksel işkenceye yol açan pandemi yalanlarının yayılmasına katkılarından dolayı
resmi bir özür yayınladı.
Gazete, okurlarına “Sizden bizi bağışlamanızı istiyoruz”
dedi.
*
Küreselciler biz insanları o kadar çok seviyor olmalılar ki(!)
salgın sebebiyle ölmemizi asla istemiyorlar. O yüzden acilen aşılamamız
gerektiğini, gerekirse bu konuda zor kullanacaklarını bile açıktan ifade
ediyorlar.
Özgürlük mü? Sağlığından daha mı önemli?
Tüm dünyada sigaradan
yılda yaklaşık 8 milyon kişinin ölmesini de bu denli içerliyorlar mı bilmem
ancak salgından ölmemizi istemiyorlar!
Dünyada her gün yaklaşık 25 bin insan açlıktan ölüyor ve yetersiz beslenen insan sayısı da
687,8 milyonu aştı. Olsun, sevgi pıtırcığı küreselcilerimiz(!) hepimizin
sağlığıyla yakından alakadar oluyor.
Sadece Afganistan,
Pakistan, Irak ve Suriye’de 2 milyondan fazla Müslüman kanı döküldü. 13 milyon
insan yerinden yurdundan oldu. Suriye’de ise 700 bin insan hayatını
kaybederken 10 milyona yakın insan göçe zorlandı.
Ne önemi var ki salgında hepimizin sağlığını düşünen insan
dostu küreselciler var ya!Öyle ki
bizi bizden daha fazla düşünüyorlar.
Bakınız ABD Hava Kuvvetleri'nin “Bir Kuvvet Çarpanı Olarak Hava Durumu: 2025'te Hava Durumuna Sahip
Olmak ” başlıklı belgesinde küresel iklim değişikliği için “hava durumunu değiştirme” tekniklerinden
bile bahsediyor!
“Dünyanın hava durumu
artık yeni nesil gelişmiş elektromanyetik silahların bir parçası olarak
değiştirilebilir” diyorlar.
ABD Hava Kuvvetleri'nin AF
2025 Nihai Raporu belgesine göre; hava değişikliği, "savaşçıya bir düşmanı
yenmek veya onu zorlamak için çok çeşitli olası seçenekler sunuyor. Bu
seçenekler sel, yangın, kasırga ve kuraklıkların tetiklenmesine kadar uzanıyor
ve depremler.
Korkmayın hemen. Bakın nasıl ki salgında ölmemizi
istemiyorlarsa küresel iklim değişikliği çerçevesinde de bize güzel bir dünya
bırakmak niyetindeler(!)
İnanmazsanız kutsal kitaplarına bakın.
“Baktım ve önümde solgun bir at vardı! Binicisinin adı
Ölüm'dü ve Hades de onu yakından takip ediyordu. Onlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla ve yeryüzünün vahşi
hayvanlarıyla öldürmeleri için dünyanın dörtte biri üzerinde yetki verildi.”(Vahiy
6:8)
“İlk melek borazanını çaldı ve kanla karışık dolu ve ateş geldi ve yeryüzüne
savruldu. Toprağın üçte biri yandı,
ağaçların üçte biri yandı ve tüm yeşil çimenler yandı.” (Vahiy 8:7)
“Ve bu saat, gün, ay ve yıl için hazır tutulan dört melek, insanlığın üçte birini öldürmek için
serbest bırakıldı.”(Vahiy 9:15)
Ey Müslüman kardeşim sen de baktın mı?