Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Kasım 2020

Küresel Ticaret Haritası Yenileniyor

Küresel ekonomi değişim ve dönüşüm yaşarken yeni ticaret antlaşmaları ile ticaretin yol haritası da yeniden şekilleniyor.

Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülke dünyanın en büyük serbest ticaret antlaşması olarak bilinen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık anlaşmasını imzaladı.

İlk olarak 2012 yılında başlayan müzakereler 19 bakanlık düzeyinde toplam 46 müzakere gerçekleştirildi.

ASEAN üyesi Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam ülkelerinin yanında Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zellanda ülkelerinin de dâhil olduğu bu antlaşma ile küresel ekonomi yeni bir boyut kazanacaktır. Çünkü antlaşmayı imzalayan ülkelerin toplam nüfusuna bakıldığı zaman 2,1 milyarlık bir kalabalık bir nüfusa denk geldiğini görülüyor.

Küresel GSYH’nin %30’una tekabül eden bu ülkelerin ekonomik büyüklüğü hali hazırda “Batı”dan “Doğu”ya kayan küresel ekonominin merkezini daha da hızlandıracak gibi görünüyor. Bu antlaşma ile Çin, Japonya ve Güney Kore ilk defa aynı serbest ticaret antlaşmasına dâhil oldu.

2008 küresel finans krizi sonrasında artan ekonomik korumacılık politikaları neticesinde küresel ekonomi eskisi kadar hızlı büyüme gösterememişti. Obama döneminde ABD ile AB arasında müzakereleri gerçekleştirilen Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı görüşmeleri ve ABD ve Pasifik ülkeleri arasında yapılan Trans Pasifik Yatırım Ortaklığı görüşmeleri Trump döneminde onaylanmayarak gündemden kaldırılmıştı.

Güney Çin Denizi meselesinden dolayı aralarında güç mücadelesi olan bu ülkelerin böylesi bir antlaşma imzalaması küresel ekonominin geleceği açısından son derece önem arz ediyor. Bunun yanında Çin öncülüğünde başlatılan Tek Kuşak Tek Yol projesi ile Asya’nın Avrupa’ya bağlanması da gerçekleştirilebilirse küresel ticaret artık yepyeni boyutlara ulaşacaktır.

Bu antlaşma ile Çin’in bu bölgede ekonomik anlamda hâkimiyetini artıracağı düşünülürken ABD ve Avrupa’lı şirketler serbest ticaret bölgesi dışında kalacağı için dezavantajlı duruma düşecektir. Çin menşeili ürünlerin kendi ülkesine ucuz fiyatlarla girip yerel işletmeleri zayıflatacağı düşüncesiyle Hindistan müzakerelerden çekilmişti. Ancak yine de Hindistan için kapılar tam olarak kapanmadı açık kapı bırakıldı. 1,4 milyarlık nüfusu ile Hindistan’ın bu antlaşmaya dâhil olması bölgenin küresel ekonomideki geleceğini daha farklı bir şekilde etkileme potansiyeline sahip olacaktır.

15 ülke parlamentolarında imzalanması ile yürürlüğe girecek olan bu antlaşma ile “Batı” ülkelerinin bu bölgede ekonomik olarak etkinliğinin azalması bekleniyor. Trump ile hızlanan küresel ekonomideki korumacılık politikalarının Biden döneminde hızla tersine dönmesi beklenmiyor. Nihayetinde Biden geçtiğimiz günlerde şirket temsilcileriyle yaptığı görüşmede yerli üretimi destekleyeceklerini de belirterek, “Otomobilden petrole, Amerikan üretimi alacağız. Hiçbir hükümet kontratı ürünlerini ABD’de üretmeyen bir şirkete verilmeyecek.” diyerek korumacı politikaların sürdürüleceğinin sinyalini verdi.

SSCB’nin dağılması sonrasında ABD ve Avrupa’nın küresel ekonomik ve siyasi gücü hızla artmıştı. Ancak son dönemde Çin’in ekonomik gücü artarken nüfuzunun da arttığı görülüyor. Aynı şekilde Rusya ve Türkiye’nin de güçlendiğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda düşünüldüğü zaman Küresel sıklet merkezi Asya Pasifik bölgesine doğru kayarken Türkiye bu iki bölgenin ortasında olması dolayısıyla bir hayli önem kazanıyor. Nitekim Almanya savunma bakanı bu antlaşma ile ilgili olarak “Dünya’nın en dinamik bölgesindeki bu anlaşma, küresel gücün Pasifik’e doğru kaydığını gösteriyor.” ifadelerini kullanırken Almanya Dış Ticaret Birliği Başkanı de bu konuda “Alman şirketlerinin bu 15 ülkede satış fırsatları da nispeten kötüleşecek” açıklamasında bulundu.

BREXIT süreci ile birlikte ekonomik, siyasi ve askeri anlamda zayıflamaya başlayan AB bu anlaşma ile yeni bir hamle yapmak zorunda kalacaktır. Bir süredir Gümrük Birliği Antlaşması’nın güncellenmesini isteyen Türkiye ile önümüzdeki dönemde yeniden masaya oturabilirler.

Küresel ekonomi yeniden şekillenirken Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafik avantajı kullanarak yeni küresel ticaret haritalarında önemli bir yer edinme sürecinde olduğunu da söyleyebiliriz. Yurt içinde ve sınır ötesinde büyük ölçüde başarılı olan terörle mücadele ile ticaretin güvenliği de büyük ölçüde artmış olacaktır. Kara, demir ve hava yolu alt yapı yatırımları ile de Türkiye küresel ticarette önemli bir aktör olma yolunda ilerliyor.