Küresel Terörizmle Mücadele
Terör koalisyonu ülkemizi hedef almaya devam ediyor. Ülkemiz ise toplumsal barış ve huzur, güven ve istikrar için OHAL ve hukuk çerçevesinde terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele veriyor.
FETÖ: Türkiye'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri, kendi hain ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik (aristokratik) özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek için; hırsızlığa, kumpasa, şantaja, katliama, ihanete, teröre ve darbeye başvuran örgütün adıdır.
PKK: Türkiye Cumhuriyeti Hakimiyeti altında bulunan bir kısım toprakları, silahlı mücadele vererek devletin egemenliğinden ayırmak isteyen, bu amaçla çok sayıda, öldürme, yaralama, gasp, tehdit, adam kaçırma, bombalama ve toplu öldürme gibi eylemlerde bulunan ve halen de yurt genelinde silahlı eylemlerini sürdürmeye devam eden silahlı bir örgüttür.
DAEŞ: Cebir ve şiddet kullanarak baskı, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle Anayasa'da belirtilen Cumhuriyetin nitelikleri, siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik düzeni değiştirmek, ülkenin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç-dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütüdür.
Üç terör örgütü de Batı'nın "terör" ve "terörizm" tanımlarının hepsine uymaktadır. Hatta fazlası vardır. AB ülkelerinde ortak bir terör tanımı olmasa da belirlenen terör amacıyla işlenen ve terör suçu sayılan tüm eylemleri üç örgüt gerçekleştirmiştir. Üç terör örgütü de küresel bir tehdittir, ancak Batı buna rağmen terörle mücadelede Türkiye'nin yanında yer almamaktadır. Üç terör örgütünün terör faaliyetleri sınırları aşmıştır, ancak halen Batı tarafından gerektiğinde sığınma, psikolojik ve lojistik olarak desteklenmektedir. Türkiye'nin verdiği büyük mücadele desteklenmek yerine OHAL süreci hedef alınmakta, ülkemiz otoriter olarak gösterilmek istenmektedir. Oysa tam aksi bir durum vardır.
Bakın, ABD halen tam olarak aydınlatılamayan 11 Eylül saldırısı sonrası "Teröre karşı küresel bir savaş" ilan etmiş, başta insan hakları olmak üzere tüm evrensel değerleri hiçe sayarak "Terörle mücadele" adı altında Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etmiştir. Pakistan, Somali, Yemen başta olmak üzere birçok ülkede hukuksuz operasyonlara imza atmış, çok sayıda masumu öldürmüştür. Güvenlik birimlerine sınırsız yetki verilmiş, ölüm timleri oluşturulmuş, paralı askerlerle, ileri teknoloji silahlarla taş üstünde taş bırakılmamıştır. Baskılar artmış, cadı avları sürülmüş, gizli kamplarda işkenceler tavan yapmıştır. Gözaltı süreleri 6 aya kadar çıkarılmış, yargısız infazlar gerçekleştirilmiş, özel hayatı tamamıyla ihlal anlamına gelecek şekilde teknik takipler gerçekleştirilmiştir. Benzer süreçler İngiltere'de de yaşanmıştır. Geçmişe gitmeye de gerek yok. Fransa örneği var karşımızda.
Fransa, 13 Kasım 2015'te gerçekleşen terör saldırılarından sonra Kasım 2017'e kadar geçerli olmak üzere OHAL'i altıncı kez uzatma kararı aldı. Polis inanılmaz yetkilerle donatıldı, izinsiz ev aramaları, alı koymalar, sınırsız gözaltılar başladı. Süreç içerisinde aranan ev sayısı beş bini aştı. Suçsuz yere gözaltına alınanlarının sayısı bilinmiyor. Binlerle ifade ediliyor! Toplantı mı? Yasak. Gösteri mi? Teşebbüs edenlere sert müdahale, yargılama ve cezaevi. Eleştiri mi? Yüzlerce kişi sosyal medyada sadece beğeni yaptıkları sayfalar yüzünden tutuklandı.
Almanya ayrı bir skandal. Dinleme üssü. Hukuksuz dinlemelerin merkezi. Güvenlik birimlerinde yetki mi? Sınırsız. Polisin yetkileri arasında, tüm vatandaşların kimlik ve fotoğraflarına izin almadan ve uyarmadan ulaşma hakkı var. Sosyal medya mı? Terörü övme, zemin hazırlama ağır suç. Hücre cezası ise kaçınılmaz. Yargılama sürecinde ise adalet rafa kaldırılıyor.
Peki ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya neden eleştirilmez? Onlarca ihlalleri ortada iken dünya neden sessiz kalır? Durum böyle iken, soruşturma ve kovuşturmaların adil yargılama kuralları çerçevesinde yürütüldüğü Türkiye neden hedef alınıyor? Yine adil ve hukuki olarak verilen terörle mücadelemiz neden eleştiriliyor? Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu işbaşı yaptı, varsa mağduriyetler de giderilecek.. Peki Batı bunu neden görmüyor?
Neden mi? Onlar adını dahi koyamadıkları sözde terör örgütleriyle "mücadele ediyoruz" derken, dünyayı yaşanmaz hale getiriyor, biz dünya barışı için sorumluluk alıyor, küresel terörizmle mücadele ediyoruz.