Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2963.60
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 May 2019

Küresel siyasetin geleceği

Dünyayı küre olarak düşünürsek ‘küresel siyaset’ dediğimizde dünya çapında yürütülen siyaseti ifade etmiş oluyoruz. Bu çerçevede dünyadaki gelişmelere baktığımızda, dünya kaynaklarının paylaşımı konusunda küresel güçlerin birbiriyle sürdürdükleri rekabet, bütün bölgeleri etkileme potansiyeline sahiptir.

Küresel siyaseti şekillendiren mevcut aktörlerin kimlerden oluştuğuna baktığımızda ABD, Çin, Rusya ve Avrupa olduğunu görüyoruz. Hindistan, Brezilya, Türkiye ve İran ise, muhtelif ittifak seçenekleri çerçevesinde dengeleri etkileyecek önemli oyunculardır.

Uluslararası dengelerin hızla değiştiği, dünyanın belirsiz bir ortama sürüklendiği son yıllarda, nüfus ortalamasının üzerindeki okumuş kesimin zihninde oluşan soru ‘’Ne olacak?’’ Gelecekle ilgili kesin yargılara varmak güç olsa da küresel güçlerin politikalarını ‘izleyerek nasıl bir gelecek bizi bekliyor’ sorusu üzerinde düşünmemiz lazım.

Meseleye bu açıdan baktığımızda küresel güçlerin birbiriyle olan rekabetinin temelinde üç unsur görüyoruz. Birincisi, ekonomik çıkar ve hükmetme isteği. İkincisi, teknoloji geliştirme yarışının sebep olduğu gerginlik. Üçüncüsü, kültürel rekabettir.

Dünya kaynaklarının aslan payı ABD’ye, artıklar da Avrupa’ya akıyordu. Ancak şimdi Çin’de bu kaynaklara ortak oldu. Hele son yılarda Çin’in uzay çalışmaları başta olmak üzere her alanda teknolojiye yaptığı yatırımlar ABD’yi endişelendiriyor.

ABD’yi endişelendiren sadece Çin ve Rusya değildir. Aynı değerleri paylaştığı Avrupa’dan da endişeleniyor. Özellikle ‘’Avrupa kendi ordusunu kurmalı’’ söyleminden sonra Fransa’da devam eden ‘’Sarı Yelekliler Hareketini’’ ABD’nin organize ettiği ileri sürüldü.

Avrupa’da ABD’ye karşı duyulan öfke gittikçe kökleşiyor ve bu durum bir tehdit algılamasına dönüşürse, askeri bir güç olmanın gerektirdiği harcamaları Avrupalılar yapacaklardır. Çok açık bir ifadeyle, böyle devam ederse yakın bir gelecekte taraflar birbirine karşı askeri meydan bile okuyacaklarını düşünüyorum.

Küresel güçler doğrudan bir çatışmanın taraflara yükleyeceği maliyetleri düşünerek, rekabeti ‘üçüncü’ ülkeler üzerinden sürdürecekler.

Bir tarafta bölgesel etkiden küresel etkiye erişen yeni ortaklar, diğer tarafta bu ortaklığı içine sindirememiş ABD var. Küresel siyasetin geleceği eski ve yeni ortaklar etrafında çatışacağını düşünüyorum. Türkiye ise, tam da bu çatışma alanın fay hattı üzerinde yer almaktadır. Mesele ciddi ve derindir.